°•° Şirine °•°

7.3K 337 38
                                    

◇5◆

Eve gidince direk odama gittim. Zaten beni soran bir ailem olmadığından işim kolaydı. Yatağa uzandığım zaman bugünün ne kadar uzun sürdüğünü düşündüm. Bir de Bora'yı Bugün yolda karşılaşmamız tesadüf müydü ? Yoksa beni takip mi etmişti ?

Düşüş anımızı hatırlayınca hafif bir gülümseme yayıldı yüzüme. Sonra anında silindi. Furkan. Başımdan o kadar çok şey geçmiştiki onu unutmuştum. Şarjdaki telefonumla Furkan'ı aradım. Açmadı. Bir daha aradım. Sonuç yine aynı.

Kapının sertçe vurulmasıyla kafamı telefondan kaldırdım. (MEDYA) Bu saatte kim gelirdi ki ! Babam içmiş çoktan sızmıştı. "İkraa !! İkraa !!" diye bağıran sarhoş bir sesin ardından kapıya tekrar vuruldu. Açmamayı düşündüm ama o babam olacak herifin uyanmasını istemezdim. Bu gürültüyle kalkarsa sinirli olurdu ve sinirli halini düşünmek bile istemiyorum.

Kapıyı hızlıca açtığımda karşımda yere yığılmış Furkan'ı gördüm. Elindeki bira şişesiyle oynuyordu. Beni farkedince dengesizce kalkmaya çalıştı başaramayınca yere düştü. Bu sefer kalkmaya niyetlenmeyip oturduğu yerden bağırmaya başladı. "Ben bunu hak edecek ne yaptım ha ?!!? Sırf bu mahallenin leş bir köşesinde doğduğum için mi çektiğim bu acılar ? Bu yüzden mi ? Bu yüzden mi o fotoğraf ?" sonlara doğru sesini kaybettiğinden durdu nefes aldı sonra tekrar bağırarak devam etti.  " Biz seni okula gidiyor diye biliyoruz ama hanımefendi üniversite köşelerinde aşk yaşıyor. Zengin bebelerin üstüne çıkıyor !! "

"Yeter artık !! " diyip kapıyı kapatmak için arkamı döndüm. Kalbim hızlıca atmaya başladı. Babam olacak adam elinde bira şişesiyle durmuş bana bakıyordu. O an kaçıp gitmek istedim ne olacağını biliyordum çünkü.

Ben bunları düşünmeye dalmışken cam kırıkları ve bacağımdaki tarifsiz acı bana acımasızca aptallığımı anlatıyordu.

Acının bacağımdaki etkisiyle yere çöktüm. Gözlerim yaşlardan bulanık görürken etrafa bakındım. Duyduğum bağırışmalar anlamsız geliyordu. Kelimelere anlam yükleyemedi o an beynim. Sadece görüntü vardı. Babamı engellemeye çalışan sarhoş Furkan ve o kahrolası babam.

Furkan babamı sakinleştirmeyi başardığında babam sızıp kaldı. Sabah bu olanları hatırlamazdı. Bende hiçbir zaman unutmazdım. Furkan ' ın bana doğru yaklaştığını gördüğümde "Bana dokunma ! " dedim fısıldayarak. İnatla beni kaldırmaya çalışınca " Bana dokunma dedim sana !! " diye bağırdım bu sefer.

Bir iki birşey geveleyip çıktı dışarı. Kapıyı arkasından kappattığında geriye ben , sessizlik ve babam kaldık. Hiç bu kadar ileri gitmemişti hep birkaç sıyrıkla kurtulurdum. Ama bu seferki bacağımda birsürü derin çizik ve kan bırakmıştı. Birdaha hiçbirşeyin eski yaşantımız gibi olacağını bile bile yine eskiyi düşündüm. Bu bana sadece acı versede düşündüm. En azından bacağımın acısını hafifletiyordu.

Çalan telefonumu duyunca yerimden bile kıbırdamadım. Ama babamın huysuzca mırıltısını duyunca kalkıp telefonu açtım. Güneş'in panik dolu sesi kulağımı doldurdu.

"Geliyoruz İkra !! Sakin ol hiç birşey yapma tamam mı ? Derin derin nefes al !" Ben hiç birşey demeyince telefonu kapattı. Gözümü cam kırıklarına dikip düşüncelere daldım ne düşündüğümü bilmeden öylece durdum sadece. Ta ki Güneş'le Kaan gelene kadar. Kaan beni kucaklayarak arabaya kadar taşıdı. Hiç konuşmamıştım. Güneş kapıyı kitleyip elinde telefonum ve çantamla gelip arkaya yanıma oturdu. Araba hareket edince usulca Güneş'in dizlerine yattım. Saçımı okşarken "İyi misin tatlım ? " dedi fısıldarca.

"Değilim !! O lanet kazadan sonra hiç iyi olmadım ki zaten. "

Güneş ' in akan yaşlarıyla benim yaşlarım birbirine karışırken "Biliyorum tatlım biliyorum." diye fısıldadı.

ArsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin