°•° Film Koleksiyonu °•°

8.6K 371 65
                                    

◇2◆

Dışarı çıktığımda sinirden kapının önüne çöktüm. Hoca'ya ve Güneş'e olan sinirimden ağlayacaktım şimdi. Doğru tahmin. Yüzümü koridordan geçen insanlardan saklayarak sessizce ağlamaya başladım. Sinirimi ağlayarak boşaltıyordum. Ve bu oldukça iyi geliyordu. Sakinleşince kafamı hafifçe kaldırdım. Tam karşımda duran çocuğu farkedince dibim düştü. Tamam bir sevgilim olabilir ama tatlı çocuk görünce kayıtsız kalamıyor yani insan. Böyle düşüncelere dalmış çocuğu izlerken onunda bana baktığını farkettim.  Gülümsüyordu. Güldükçe gamzeleri daha da belirginleşti. O kadar güzel gülüyorduki beni de gülümsetmişti.

Çocuğu incelemeye başlayınca elindeki kamerayı gördüm. Kamerayı bana tutmuştu. Beni mi çekiyordu ?

"Ve biter ! " dedi kendi kendine. Koridorda kimse olmadığından ben de rahatlıkla duymuştum. Kamerasının adını bilmediğim dikdörtgen şeklindeki parçasını içeri doğru ittirdi. Kısacası kamerayı kapattı.

"Beni mi çektin sen ?" diye sorduğumda ayağa kalktı ve bana doğru gelmeye başladı.

"Evet. Güzel bayanları çekip biriktirdiğim bir kısa film koleksiyonum var. İstersen sana gösterebilirim. " dedi ukalaca. Her erkeğin ortak noktası 'öküzlük'. Her gördüğün bayana sarkmasan ölür müsün ?

" Buda yeni taktiklerden mi ? Vay be kendinizi aşmışsınız. Ayrıca siler misin onu ?" dedim artık bende ayağa kalkmıştım. Ona doğru bir adım attım. Benden bir iki karış daha uzundu.

"Silemem."

"Neden ? "

"Çünkü canım öyle istiyor. "

"Canının istediği herşeyi yapamazsın."

Bana cevap olarak tek kaşını kaldırdı ve arkasını dönüp gitmeye başladı. Burdan tek kaşını kaldıran tatlı erkeklere sesleniyorum tamam çok karizmatik gözüküyorsunuz kabul ama çok fenada sinir bozuyorsunuz. Yani en azından bana göre öyle.

Elinde duran kamerayı kendime çektim ve koşmaya başladım. Hem koşuyor hemde silme tuşu gibi birşey arıyordum. Bulduğum anda video yu sildim. Sevinçle arkamı dönünce arkamda koşmakta olan çocuk kendini frenleyemedi ve ikimizde yere kapaklandık. Kameranın kırıldığına dair bir ses duydum. Aynı zamanda da kısık sesli bir küfür de işittim.

Üstte kaldığım için canım yanmamıştı hatta gülüyordum. Gözlerimi açınca gülüşüm yüzümde donup kaldı. Daha önce hiç bir erkeğe bu kadar yakınlaşmamıştım. Furkan'la bile bu kadar ilerlememiştik. Hep mesafeyi koruyan ben olmuştum. Şu halimi görse olacakları bile düşünemiyorum. Aşırı kıskançtır benim sevgilim.

"Beni peşinden koşturan ilk kızsın." dedi bay sapık espiri yapmaya çalışarak.

Cevap vermedim. Veremedim. Birbirimizin gözünün içine bakakalmıştık. Neden kalkmıyordum ki ? Ben kalkmadığım için çocukta kalkamıyordu. Tam kalkacakken bir flaş patladı yüzümüze. Çekeni görmek için telaşla etrafa bakındığımda bize doğru gelen Güneş'i gördüm. Çeken kişiyi bırakıp daha bir telaşla yerimden kalkmaya çalıştım. Tam ayağa kalktım derken topuğu kırılan ayakkabım dengemi kaybettirdi ve tekrar düştüm. Ama bu sefer arkaya doğru düştüm yani yere. 

Yerden kalkınca ayakkabılarımı elime aldım ve bana gülen Güneş ' e neredeyse tıslayarak "Komik değil ? " dedim. Sonrada etrafa bakınıp çocuğu aradım. İlerde sinirli bir şekilde telefonla konuşuyordu.

"O kimdi ? Ne yapıyordunuz orada ? Çocuğun da meteordan farkı yoktu hanii. "diyen Güneş'ten gözümü ayırıp tekrar çocuğa baktığımda ortalıkta yoktu.

"Ergen ergen konuşma Güneş ! " diye Güneş'i gereksiz yere azarladım. Sonra da geri sınıfa doğru yürümeye başladım. Güneş ' te peşimden geldi. Defterlerimi ve çantamı yerden aldım.

"Senin için not tuttum." dedi Güneş en sevimli yüz ifadesini takınarak. Bu haline gülümsedim sonra tekrar ciddi yüz ifademi ve ses tonumu takındım.

"Sen ? " dedim tek kaşımı kaldırarak.

"İşte olabildiğince. Alışık olmadığım için biraz zor oldu ama başardım." dedi küçük bir kız çocuğu gibi.  Bu haline daha fazla dayanamayarak

" Gel buraya !! " dedim ve ona kocaman sarıldım.

"Affettin mi ? " dedi kulağımın dibinde bağırarak. Onu kendimden uzaklaştırdım ve "Bir kahve karşılığında düşünebilirim." dedim.

" Kahve senin köpeğin olsun İkra Sultaaann." dedi bağırarak.

"Şapşal " dedim sadece onun duyabileceği bir ses tonuyla. Sonra beraber kantine doğru yürümeye başladık.

Kantine girince herkes bize bakmaya başladı. Üstüme birşey mi dökülmüş diye bakarken gözüme çıplak ayaklarım takıldı. Tabii ya ayakkabılarım !! Daha yeni almıştım yaa !! Ben ayakkabılarıma acıyarak bakarken Güneş'in telefonuna gülümseyerek baktığını farkettim.

"Neye bakıyorsun sen öyle ? " diyerek bende telefonun üzerine eğildim. Telefonunu benden kaçırdı. Kaşlarımı çatıp "Neye bakıyorsun öyle ?" dedim.

"Sinirlenmeyeceğine söz verirsen gösteririm." dedi kendini gülmemek için zor tutuyordu.

"İyi tamam." dememle ekranı bana yavaş yavaş çevirdi. Bir fotoğraftı gösterdiği. Fotoğraf ta o çocuk vardı.

"Aa bu çocuk o !! " dedim şaşkınlıkla.

" Evet canım üstündeki o kızda sensin. "

Hadi canım o ben miyim? Ne kadar güzel çıkmışım. Hiç düşmüş gibi bir halimiz yok.

Ne diyorum ben yaa !?!?! Hiç düşmüş gibi bir halimiz yokmuş. Ne gibi bir halimiz olabilir ki ?

"Sanki yatak odasında çekilmiş gibi duruyor." diyen Güneş ' e gözlerimi büyüterek baktığımda "Ama öyle çıkmış. Tamam sustum." diyiverdi hemen.

"Kim paylaşmış bunu ?" dedim sanki birşey yapabilirmişim gibi.

" Onur Gökel " dedi ekrandan ismi okuyarak.

" O kim be ?? " dedim çirkinleşerek.

"Nerden biliyim BE !! " dedi benim taklidimi yaparak. Çantadan gelen boğuk sesle telefonumu aramaya başladım.

"Furkan arıyor. " dedim ve telefonu açtım.

"Kampüsün çıkış kapısına gel konuşacağız. " diyen öfkeli Furkan' ın sesinden sonra telefonun kapandığını belirten 'dııt dııt' sesini duydum.

Derdi ne bunun ?

ArsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin