°•° Çikolata Soslu Vanilyalı Dondurma °•°

5K 275 10
                                    

Evett bunu bir geri dönüş bölümü ilan ediyorumm. Tekrar hoşgeldim. Sizde hoşgeldinizz. Umarım çok okuyucu kaybetmemişişmdir. Yorumlarınızı bekliyorum.

◇13◆

Sabah güzelim havayı ciğerlerime çekerek uyandım. Ciğerlerim bayram edercesine sevinirken gözlerimi zarzor açtım. Yanıma döndüğümde Güneş yoktu. Aceleyle çadırdan çıkmaya çalıştım. Biraz zor oldu ama başardım. Ayağa kalkıp sağı solu taradım. Hemen sahile indim. Sağıma bakınca bomboş taşlık alanı gördüm. Kafamı hemen sola çevirdim ve rahatlama hissiyle derin bir nefes aldım.

Güneş ve Arda battaniyeyle sarmaş dolaş yatıyorlar taşlık kumun üstünde. İçimden gidip Güneş'in boğazına sarılmak geçsede kendimi güç bela tutup tekrar geri çadıra gittim. Uyku tulumunun içine girip tekrar uyumayı denedim ama çalan telefon yüzünden kalkmak zorunda kaldım.

Arayan : Aşkım

Şu ismi biran önce değiştirmeyi kendime hatırlatarak çalan telefonu susturdum. Ama düşüncelerimi değil. Kendi kendime barışıp barışmayacağımı sorguladım. Onu özlemişmiydim ? Hayır. Eksikliğini bile hissetmiyordum. Daha önceki ayrılıklar gibi kalbimde acımıyordu. Ona karşı birşey hissetmiyordum.

Bu ilişki bitmeliydi. Hatta geç bile kalınmıştı.

Beş - on saniye boş boş önüme baktım. Ardından tekrar çalmasıyla hırsla telefonu açtım. 

"Aşkım ba-"

"Aşkım deme bana. Yok senin aşkın maşkın. Bitti. Anlıyor musun ? Bitti!"

"Kızım bir dinle ya !! Bir anda kan beynime sıçradı tamam mı ?? Seni. Seni başkasıyla görünce deliye döndüm ben anlıyor musun ?? Ben. Ben çok özür dilerim. Seni ne kadar sevdiğimi görmüyor musun kızım? Sen iste ben şuracıkta nedenini sormadan senin için canımı veririm. Yap-" Soluksuz konuşuyordu. Sinir ve telaşın karışımı ses tonu kulağımı es geçip direk kalbime dokunuyordu sanki.

"Sormadan canını verirsin ha ?? Sormadan âhkam kesmesinide biliyorsun ama. Daha açıklamama izin vermeden. Sen . Sen bana herifin parası var diye seni bıraktığımı söyledin. Sen beni ne sanıyorsun ya ? Ağzına gelen herşeyi söyleyeceksin sonra bir an gözüm döndü diyip kendini affettireceksin öylemi ?"

"Değil. Öyle değil." Fısıltısını duymuştum ardından kafasını iki kere bir yerlere çarpmasını duydum. Boğazımda düğümlenen acı daha fazla büyümeden buna bir son vermeliydim. Yoksa sesim incelecek ve güçsüz görünecektim. Ki bu şuan için istediğim en son şey. Hadi hadi İkra bitir şu işi.

Ağzımı açtım ama çıkmadı sesim. Boğazıma oturan yumru izin vermiyordu. Ve gittikçe büyüyordu.

"Kız bitti diyor anlamıyorsun sen ?" Ben daha ne olduğunu anlamadan Bora telefonu elimden çekmiş ve konuşmuştu. Hangi ara içeri girdi bu yahu ?

Furkan'ın bağırışlarını ta burdan duyuyordum ama umrumda değildi. Bütün dikkatim Bora'nın üstündeydi. Koyu mavi gözlerini gözlerime dikmiş telefonu kulağında tutuyor ama dinlemiyordu. Bedenini iyice bana yaklaştırdı telefonu fırlatırcasına Güneş'in tulumunun üstüne koydu. Gözlerini bir an bile benden ayırmadan yapıyordu tüm bunları. Sessizlik ve arada bir öten kuşun sesiyle sanki başka bir diyarda gibiydik. O kadar kaptırmıştımki kendimi gözlerine baş parmağı tenime temes ettiği an irkildim. Ama o bundan hiç etkilenmemiş şekilde bakışlarını baş parmağıyla sildiği göz yaşlarına çevirdi.

"Ağlama artık." Şükürler olsunki mantığımın bir parçası hala benleydi yoksa kendimi bu sesin büyüsüne kaptırmış bir şekilde kafamı aşşağı yukarı sallamış bir şekilde bulabilirdim.

Gözleri hala yüzümü incelerken birşey söylemem gerektiğine karar verdim. Ve on ağzımdan çıkan ilk şey "Teşekkür ederim. "oldu.

°•° °•° °•°

Kahvaltımızı kumsala serdiğimiz bir kilimin üzerinde yaptık. Aklımdan birtürlü çıkmıyordu olanlar. Dokunuşu. Gözleri. 

Çadırdan ayrıldığımızdan beri yüzüne bakamıyordum. Sanki bakarsam herşeyi yüzümden okuyacak gibi geliyordu. O yüzden aceleyle Güneş'in yanına gittim. Anlarını bozmam umrunda olmadan aralarına girdim. Çünkü onla bidaha başbaşa kalamazdım. Beni savunmasız bırakıyordu.

"Ee siz şimdi nesiniz ?" dedi Bora herzamanki öküzlüğüyle ve beni düşüncelerimden uzaklaştırdı. Çatalındaki salatalığı ağzına götürmekte olan Güneş bu soruyu duyar duymaz kıpkırmızı kesildi. Kıkırdamaktan kendimi alamadım. Neyseki durumu farkeden Arda araya girdi. Güneş'in boştaki elini tutarak.

"Biz çıkmaya başladık. Yani sevgili. Evet. Güneş benim sevgilim." Arda bakışlarını kenetlenmiş ellerinden kaldırıp Güneş' e baktı.

Mutluluktan ağzım kulağıma varana kadar gümsedim. Kafamı çevirip Bora'ya baktığımda onun ise sadece gülümsediğini gördüm. Ama bu içten bi gülümsemeydi. Dudakları azcık daha açılsa belki o muhteşem gamzelerini bile görebilirdik. Ahh işte bu vanilyalı dondurmanın üstündeki erimiş bol çikolata gibi olurdu. Çikolatasızda dondurmayı yiyebilirdiniz ama çikolatayla birleşince tadı enfes bir hal alırdı. 

ArsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin