6

2.3K 234 308
                                    

Gergindim. Çok gergindim. Taehyung'un yanında oturuyordum, diğer yanımda Hoseok hyung vardı ve tam karşımda o kız vardı, Yujin. Geldiğinden beri diken üstünde oturuyordum. Ayrıca sabahtan beri geçmeyen karın ağrım ve baş ağrım vardı. Şu an ise sinir katsaysım gittikçe artıyordu.

"Bay Kang'ın bu olayla ilgisi olduğu belliydi zaten." Birkaç kişi daha vardı ve hepsi ilgilendikleri davalar hakkında konuşuyordu. Hiçbir şey anlamıyordum.

Woo salonun ortasında oyuncaklarıyla oynuyordu ve şu an burada oturmaktansa onunla oynamayı tercih ederdim. Yanaklarımı sıkıntıyla şişirdim ve çoğu bitmiş olan yemeklere baktım. Taehyung misafirler geldiğinden beri yüzüme bakmıyordu, tek odağı onlardı. Zaten tüm gün onlarlaydı, sinirliydim. Ama beni asıl sinirlendiren şey herkesten daha çok Yujin ile sohbet edip gülmesiydi.

Dirseklerimi masaya yasladım ve ağrıyan başıma masaj yaptım. O sırada gözlerim Yujin'in üstündeydi. Zayıf bedenini ortaya çıkartan dar bir elbise giymişti, bakımlı parlak saçlarını salık bırakmıştı, geldiğinden beri Taehyung ile konuşuyordu, sürekli gülümsüyordu. Dikkat çekiyordu, benim aksime. Taehyung bu yüzden mi onunlaydı? Bakışlarımı Taehyung'a çevirdiğimde yüzünde küçük bir tebessümle Yujin'i dikkatle dinlediğini gördüm.

Karnıma bir sancı girdi, aynı anda kalbime de. Masadan destek alarak ayağa kalktığımda mırıldandım. "Lavaboya gidiyorum." Büyük ihtimalle kimse bunu önemsemiyordu.

Masadan uzaklaşıp yukarı kata yöneldiğimde ellerimi karnıma bastırdım. Birkaç lokma yemiştim sadece, ama midem bulanıyordu. Hiçbir şey yemek istemiyordum, sadece kilo vermek istiyordum. O kız gibi zayıf olmak istiyordum.

Elimle lavabonun kapısını itip içeri girdiğimde gözlerim yaşardı. Ağzımda çirkin bir tat oluştu. Hızlı adımlarla ilerleyip klozetin önünde eğildim, bir anda yediğim birkaç lokmayı da kustum. Nefes almak bile zor geliyordu. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı, titrememi durduramıyordum. Dün üşütmüş olabilirdim ya da hepsi altüst olmuş psikolojimin vücuduma etkileri olabilirdi. Birkaç dakika orada oturdum, zorlukla kalktığımda ağzımı suyla çalkaladım ve yüzümü yıkadım. Aynada kendime baktım, gözlerim kızarıktı, yüzüm bembeyaz olmuştu. O sırada aralık banyo kapısı tıklatıldı.

İrkilip kapıya doğru döndüğümde bir elimi lavaboya koyarak destek aldım. Hoseok hyung şaşkınca bana bakıyordu. Kaşlarını kaldırıp elini dağınık saçlarından geçirdi. "İyi misin? Gelebilir miyim?"

Başımı ağırca salladığımda kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. Gülümsemeye çalıştım. Hoseok hyung küçük adımlarla bana yaklaştı ve elini omzuma koydu. Eliyle dostça omzumu sıvazladı.

"İyi durmuyorsun, hasta mısın?" O an her şey benim için sınırdaydı. Her zamanki gibi tutamadım kendimi, gözyaşlarımı, duygularımı. Gözlerimi kapattığımda yaşlar yanaklarımdan süzülmeye başladı.

"Hyung..." titreyen sesimle mırıldandığımda Hoseok hyung beni kendine çekti ve kollarını omzuma sardı. Sessiz olmaya çalışarak ağlamaya devam ettim. Şu an bana sarılmasını istediğim kişi Hoseok hyung değildi, eşimdi.

Hoseok hyung hiçbir şey söylemedi, sadece sarılmaya devam edip sırtımı sıvazladı. Ben ise içim dolmuş bir şekilde kısık sesle sayıklıyordum. "Yoruldum artık, bıktım hyung. Bunları hak edecek bir şey yapmadım."

Kelimelerimin arasına hıçkırıklarım karıştığında zorlukla susturdum kendimi, dakikalardır aynı şeyi söylüyordum. Yorgundum, kaldıramayacağım şeyler vardı. Bu ihaneti kaldıramıyordum. Bağırmak istiyordum, gidip Taehyung'a bunun hesabını sormak istiyordum. Aynı zamanda onu kaybetmekten deli gibi korkuyordum.

Leaving Tonight // VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin