2

2.7K 239 165
                                    

Hissettiğim sıcaklıkta yatakta biraz daha kıvrılırken gözlerimi açmadım. Çalan alarm umrumda değildi, gözlerimi açmak istemiyordum, gerçek hayata dönmek istemiyordum. Birkaç saniye sonra alarm sustu, sevgili eşimin uzun parmakları benim dağınık saçlarımda dolaşmaya başladı.

Bu anı seviyordum, sabahları beni böyle uyandırması içimde kelebekler uçuşturuyordu.

Ama o sabah öyle olmadı. Gözlerimi zorlanarak açtığımda hissettiğim sıcaklığın Taehyung'un vücudundan geldiğini anladım. Önce ondan uzaklaştım, sonra saçlarımda duran elini yavaşça ittim. Yüzüne bakmaya çekindim, bakamadım. Ona sırtımı dönüp üstümden kayan battaniyeyi omuzlarıma kadar çektim.

Canım yanıyordu. Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum, karnım ağrıyordu. Kalbimin ortasında tuhaf bir şey vardı, nefes almakta zorlanıyordum. Çok kırgındım.

Taehyung elini belime koyup arkamdan bana sarıldığında gözlerim yanmaya başladı. Gözlerimi sıkıca kapattım gerçeklerden kaçmak istercesine. Keşke dün gece yaşananlar bir rüya olsaydı.

"Bakmayacak mısın bana?"

Yüzümü yastığa doğru bastırdığımda başımı iki yana sallamaya çalıştım. Beni biraz daha sıkı sardı. Kalp atışlarını sırtımda hissettim. Dudaklarını enseme bastırdı, huylandım. Ama bu sefer gülemedim her zamanki gibi, gözlerimden yaşlar akmaya başladı.

"Özür dilerim, bebeğim çok özür dilerim. Lütfen bana dön, konuşalım. Çok üzgünüm Jimin..."

Kulağımın dibinde fısıldamaya devam ederken aynı şekilde durdum. Onunla konuşmak istemiyordum, ona kızgındım, ona kırgındım. Yutkunmakta bile zorlanıyordum. Benden sıkılmıştı.

Tutamadım kendimi, hiçbir zaman tutamamıştım zaten. Başımı kaldırıp ona doğru döndüm. Gözlerimi açıp gözlerine baktığımda gece onun da ağladığını anladım. Berbat duruyordu.

Bana dikkatlice baktı, adem elmasından yutkunduğunu anladım. Gerçekten dağılmış duruyordu. Ona yardım etmek istedim. O benim eşimdi. Ona destek olmam lazımdı, bir şeye ihtiyacı olduğunda bana gelmeliydi.

Avucunu açıp yanağıma yasladı. Baş parmağıyla gözümün altındaki ıslaklığı sildi. Ama ben yeni gözyaşları akıttım. O da durmadan sildi, hepsini sildi, öptü gözlerimden. Saçlarımı okşadı, yanağımı okşadı ve ben biraz daha ağladım.

"Benden sıkıldın mı? Ne olacak şimdi? İstemiyor musun beni?"

Titrek çıkan sesimle gözlerine bakıp mırıldandım, ağlamaya devam ediyordum. Bir anda beni kendine hızlıca çekti, kollarını sıkıca sardı. Sanki dünyanın bütün kötülüklerinden saklamak istercesine, sızımın geçmesini istercesine sarıldı. Bilmiyordu ki bütün sızım, bütün kırgınlıklarım onun yüzündendi.

"Bir daha söyleme böyle şeyler, senden nasıl sıkılırım ben? Dün olanlar... Aptalın tekiyim, o şeyleri söylemek istemedim Jimin yemin ederim. Sarhoşluğuma ver o dediklerimi, kendimde değildim bile. Sinirimi senden çıkardım, sevgilim affedebilir misin beni?"

Sırtımda gezinen elleriyle gözlerimi kapattım sıkıca. Gözlerimdeki yaşları durduramıyordum. Taehyung her an beni bırakıp gidecekmiş gibi hissediyordum. Bundan nefret ettim.

"Dün neden bana haber vermedin?"

Dudaklarını saç diplerimde hissettim. Öptü birçok kez, sokuldum ona biraz daha.

"Yeni bir davam var ve beni çok zorluyor. Kafam çok karışıktı, telefonumu sessizde unutmuşum. Yemekten sonra eve gelecektim ama beni de sürüklediler. Biraz içip dönerim diye düşünmüştüm ama kendimi kaybetmişim. Saati fark etmedim bile, ne kadar içtiğimi hatırlamıyorum. Aptalın tekiyim."

Acıyan gözümü ovuşturup başımı salladım. Gözlerimi açıp ona baktığımda dolu gözleriyle bana bakıyordu. Elimi uzatıp gözünün altını sildiğimde kaşlarımı çattım.

"Aptalın tekisin... Ama Tae, neden bu kadar sinirliydin? Ben mi bir şey yaptım?"

Gülümsedi belli belirsiz. Öptü avucumdan, gülümsemek istedim. Bir anda bütün kırgınlıklarımı alıp iyileştiriyordu. O gülümseyince bütün üzüntümü unutuyordum. Ben onun gülümsemesi için yaşıyordum.

"Davayla alakalı bir şeyler oldu. Karışık bir şeyler, çözmekte zorlanıyoruz. Tüm gün çok gergindim, herkese sinirlendim. Sonra aptalın teki olduğum için onlara olan sinirimi küçük bebeğime yansıttım. Çünkü biliyorsun, aptalın tekiyim. Ayrıca aptalın tekiyim diye seni ağlattım tüm gece. Gözlerin şişmiş, tanrım... Ne kadar apta-"

Dudaklarımı birbirine bastırıp Taehyung'un söylediklerine kıkırdamaya başladım. Kendimi tutamıyordum onun karşısında. Beni nasıl güldüreceğine biliyordu. Şu an çok sevimliydi, onu alıp öpmek istiyordum. Bütün olanlar aklımdan uçup gitmiş gibiydi. Kıkırdamamla sustu, bana baktı.

Sonra o güzel yüzüne büyük bir gülümseme yayıldı. Derin bir nefes aldı, dudaklarını alnıma bastırıp boğuk sesiyle mırıldandı.

"Özür dilerim, seni üzmekten nefret ediyorum. Senden hiç sıkılmam Jimin, bunları düşünme."

Kollarımı uzatıp ensesine sardım. Başımı sallayıp onun hizasına gelirken dudaklarına baktım. En son dün sabah öpmüştüm onu, buna nasıl dayanıyordum?

"Bir daha böyle bir şey olursa bana haber ver, sinirliysen beraber olmalıyız. Konuşuruz ve hallederiz, zor zamanlarında benden kaçmanı istemiyorum."

Taehyung da dudaklarıma kilitlenmiş bir şekilde bakarken birbirine yaslanmış vücutlarımızı biraz daha birleştirdi. Dudaklarını dudaklarıma bastıracakken gözlerimi kapattım.

Dudaklarını hissetmeyi beklerken hissettiğim tek şey çığlık atarak üstümüze atlayan Woo oldu.

O sabah hep beraber güldük, eğlendik ve güzel vakit geçirdik. Taehyung dün olanları telafi etmeye çalıştı. Woo'yu kreşe bıraktık, arabada biraz öpüştük, sonra da atölyeye gittim.

Akşam güzel bir yemek hazırlayıp onu bekledim. Ailecek yemek yiyelim istedim. İşinin çıktığını haber verdi. Yeni davası çok önemliydi ve Taehyung işini titizlikle yapan biriydi. Davranışlarını buna bağladım.

Sonuç olarak yaklaşık bir hafta boyunca bizimle hiç akşam yemeği yemedi. Ben de her gece Woo'yla uyudum. İçimde gitmeyen bir burukluk vardı. Bazen geceleri saçlarımda gezen dudaklarını hissettim, sabahları ise vücudumda gezinen ellerini.

Uzun bir süre böyle sürdü, sanki her gün bizden biraz daha uzaklaşıyordu. Bizi ikinci sıraya atıp işini ilk sıraya almıştı.

Yoksa onun için ilk sırada başka bir şey, başka biri mi vardı?

Leaving Tonight // VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin