Ona her şeyi anlatmaya karar vermiştim. Artık taşıyamıyordum bu yükü, o da farkındaydı. Bir şeylerin çözülmesi gerekiyordu. Sonucu ne olursa olsun artık dayanamıyordum.
Soğuktan dolayı içeriye girmiştik. Alt kata inmiş, yemek masasına karşılıklı bir şekilde oturmuştuk. Gergince masanın üstünde duran ellerimle oynuyordum. Taehyung ise bir saniye bile gözlerini benden ayırmıyordu.
"Jimin-" Derin bir nefes alıp sözünü kestiğimde gözlerimi kapattım. Ellerimi sabitledim, bacaklarım titriyordu. "Taehyung..."
"En başlarda sürekli eve geç gelmeye başladın, seni hep bekledim, beni erteledin, arkadaşlarınla eğlendin ve sarhoş olup eve geldiğin geceyi, bana söylediğin sözleri unutamıyorum."
Gözlerimi aralayıp başımı kaldırdığında Taehyung'un gözleri hâlâ benim üstümdeydi. Kaşlarını hafifçe kaldırmış merakla bana bakıyordu. "Sevgilim, hepsi bu mu? Bunun yüzünden mi bu hale geldik?"
Kırgın bir şekilde gülüp başımı iki yana salladığımda gözlerimi masaya diktim. Görüntüler zihnimde dolaşmaya başladı. "Bir gün sana sürpriz yapmak istedim, seni özlemiştim. Bana vakit ayırmıyordun, çok işin var diye düşündüm. Çıkış saatine yakın ofise geldim, seni gördüm Taehyung..."
Kelimeler boğazıma dizildiğinde önümde duran sudan birkaç yudum aldım. Her yerim yanıyor gibi hissediyordum, ellerim de titremeye başlamıştı. Başımı kaldırıp Taehyung'un gözlerinin içine baktım. "Seni o kızla gördüm, Yujin. Siz çok yakındınız, sürekli gülüyordunuz, hatta sigara içiyordunuz. Aranızda bir şeyler var sandım."
Taehyung'un kaşları çatıldığında sözümü kesti, sesi kızgınlıktan çok kırgınlık barındırıyordu. "Seni aldattığımı mı düşünüyorsun? Hem de Yujin'le?"
Ona bakıp sustuğumda gözlerim dolmaya başladı. Başımı eğip hafifçe onaylar bir şekilde salladığımda Taehyung sinirle oturduğu yerden hızlıca kalktı. Mutfağın içinde dolanmaya başlayıp kendi kendine gülüyordu. Berbat hissediyordum, bunları anlatmak içimi rahatlatmıyordu, tam tersine daha kötü hissediyordum.
"Sen benimle hiç ilgilenmiyordun. Sürekli onlarla birlikteydin, özellikle o kızla yakındın. Bize geldiklerinde bile gözün onun üstündeydi, hiç düşünmedin mi beni?" Sonlara doğru yükselen sesimle gözyaşlarım akmaya başladı. "Yanımda olmuyord-"
"Yeter!" Taehyung'un sesiyle irkilip olduğum yere biraz daha sinerken dudaklarımı birbirine bastırdım. Taehyung elini masaya koyup bana doğru eğilirken gözlerimiz buluştu. Sinirden boynundaki damarları ve titreyen göz bebeklerini görebiliyordum. "Seni aldatacağımı nasıl düşünürsün? Jimin, beni tanımıyor musun?"
Yutkunmaya çalıştığımda başımı biraz daha geri çektim, beni korkutuyordu. Gözlerimi kaçırıp sessiz kaldığımda masadaki elini yumruk yapıp masaya sert bir şekilde vurdu. Elinin acıdığına emindim, ama bir şey yapamadım. "Sen... Sürekli onunlasın, ben düşündüm ki..."
"Düşündün ki; sana deli gibi aşık olan ben, başka birisiyle seni aldattım. Hem de sigara içerek. Onunla güldüğüm için mi seni aldattım?" Gülerek söylediği şeyler kalbimi delip geçerken başımı kaldırıp ona baktım. Parmaklarıyla ensesini ovuyordu, göz göze geldiğimizde arkasını dönüp cama doğru ilerledi. Ardından ben de yavaşça kalktım.
Beni aldatmamıştı. O kız kimdi, neydi onun için bilmiyordum ama beni aldatmamıştı. Çok yanlış düşünmüştüm. "Taehyung..." Arkasından yaklaştığımda sırtına dokunmak için elimi kaldırdım, ama dokunamadım. Ona dokunmaya hakkım yok gibi hissediyordum. Elini ensesinden indirdi ve göz altlarını sildi. O da ağlıyordu.
Bana doğru döndüğünde aramızda aşılamayacak kadar büyük bir duvar oluştuğunu hissettim. Taehyung gözlerime bakmadı, ona doğru bir adım attığımda iki adım geriledi. "Kaç yıl oldu Jimin? Biz beş yıldan fazladır birlikteyiz değil mi? Beş yıl... Çocuğumuz var bizim, evimiz var, her şeyimiz var. Sana her şeyimi verdim, her şeyi vermek için çabaladım. Ama senin bana olan güvenin nereye gitti? Beş yıldır kendinden çok bana güvenen sendin, şimdi ne değişti?"
Hıçkırmamak için dudaklarımı ısırıyordum. Gözyaşlarım görüş açımı bulanıklaştırıyordu. Bu olanlar benim hatamdı. Kendi kendime olaylar üretmiş, gerçek olmayan şeylere inanmıştım. Taehyung o anda yüzüme baktı, utançla başımı eğdim. Mırıldandım. "Taehyung, ben..."
"Bu şekilde olmaz Jimin. Güven olmadığı sürece hiçbir şey ilerlemez, ben yapamam. Beni hiç tanıyamamışsın." Duyduğum kelimelerle kulaklarım uğuldarken başımı hızlıca kaldırdım ve ona baktım. Beni terk mi ediyordu? Asıl korktuğum şey tamamen benim yanlış anlamam yüzünden mi gerçekleşecekti?
"O kız benden çok küçük, daha bu sene mezun oldu. Annesi de babası da yok, kimsesi yok. Çok başarılı, onu yıllardır tanıyorum. O benim kız kardeşim gibi, o da beni abisi olarak görüyor. Bir erkek arkadaşı var zaten, aramızda sandığın gibi bir şey yok... Ben kime neyi anlatıyorum ki? Sen en başında gelip bana sormak yerine kendi dünyanı kurmuşsun."
"Evet hatalı olduğum bir şey varsa o da onunla sigara içmemdi. Bazen içiyorum, çünkü ihtiyaç duyuyorum. Bunu da anlamazsın ki sen..."
"Ne yaptıysam sizin için yaptım Jimin. Oğlumuzu iyi bir şekilde büyütmek için yaptım. Seni mutlu edebilmek için yaptım. Olmamış baksana, bu şeyler yüzünden kendini ne hale soktun. Git ve kendine bak aynada, ne kadar değiştiğini gör. Beni senden uzaklaşmakla suçlarken asıl kendin benden uzaklaştığını gör."
Yüzüne bakamıyordum. Başımı eğmiş dakikalardır aynı şekilde duruyordum. Söylediği her kelimede haklıydı ve bu kelimeler benim kalbime zehirli bir ok gibi saplandı. Her şeyi ben mahvetmiştim. Hıçkırıklarım onun sesine karıştığında sustu. Parmaklarını belli belirsiz oynatıp bana uzatmaya çalıştığını gördüm. Sonra duraksadı.
Yanımdan çekip gittiğinde yere çökmüştüm. Ona gitme diyemiyordum, kendimi savunamıyordum. Yaptığım tek şey her zamanki acınası halimle kendimden geçene kadar ağlamak oldu.
Bu olanları hak etmiştim.
-Gelecek bölümlerde olmasını istediğiniz bir şeyler varsa buraya yazabilirsiniz. Tıkandım, yardıma ihtiyacım var fikirlerinizi bekliyorum. 💜
