5

2.3K 221 179
                                    

Saçlarımı kurulayıp aynada kendime baktım. Siyah saç kullanmayalı uzun zaman olmuştu, sarıya çok alışmıştım. Tuhaf hissediyordum, bir gecede değişmiştim. Kendimi tanımıyordum, içimde yabancı bir his vardı. Yabancı bir benlikle dolanıyordum. Taehyung gibi, her şey yabancıydı.

Parmaklarımı saçlarımdan geçirip şekil verdim, daha iyi göründüğümü düşünüyordum. Taehyung sarı renginin beni tatlı gösterdiğini söylerdi. Artık tatlı ya da sevimli olmak istemiyordum. Daha fazlasını istiyordum.

Banyodan sessizce çıktığımda kalbim çok hızlı atıyordu. Taehyung'un tepkisini çok merak ediyordum. Birkaç adım attım ve donakaldım. Yatak boştu, Taehyung gitmişti. Beynim bunu algılamakta zorluk çekti, Taehyung yoktu.

Midem kasıldı, bir anda derin bir ağrı saplandı karnıma. Olduğum yerde çöküp kollarımı karnıma doladım, çok şiddetli bir acıydı bu. Başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor gibiydi, bütün kemiklerim parçalanıyor gibiydi. Dudaklarımın arasından acı dolu bir inleme çıkarken ellerimle sıkıca karnımı tutuyordum. Kendimi bacaklarımın üstüne bıraktım, başımı eğip nefes almaya çalıştım. Sanki boğuluyor gibiydim. Bana neler oluyordu?

Orada öyle durdum bir süre, ne kadar sürdü algılayamadım. Hatırladığım tek şey çektiğim acıydı, daha önce bu kadar keskin bir acı çektiğimi anımsamıyordum. Karnımdaki ağrı bir süre sonra hafifledi, derin nefesler alıp veriyordum. Vücudum titriyordu. Taehyung'a ihtiyacım vardı. Ama o burada değildi.

Zorlukları yerden kalktım, ağrı kesiciye ihtiyacım vardı. Kapıya doğru ağır çekimde ilerledim. Her adım attığımda ayağımın altına iğneler batıyor gibiydi. Bağırmak istedim, sesim çıkmadı. Kapıyı açtığımda aşağı kattan gelen sesleri duydum. Daha çok tıkırtı sesiydi, ayrıca hafif bir şarkı mırıltısı duyuyordum. Korktum.

Hızlıca Woo'nun odasına gittim, Woo hâlâ yatağında uyuyordu. Öyleyse aşağıdan gelen sesler kime aitti? Taehyung? Bu ihtimal kalbimi hızlandırdı. Bütün acı vücudumda parçalanıp dağıldı, yok oldu. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Merdivenleri koşarak indim. Şarkı mırıltısı daha yakındaydı. Taehyung olduğuna emindim, bu onun sesiydi. Koşmaya devam ettim ve mutfağa girdim. İşte oradaydı, elinde birkaç tabak vardı, kahvaltı hazırlıyordu. Hiç gitmemişti.

Beni gördüğünde şaşırdı, gözleri saçlarımda takılı kaldı. Nefes nefeseydim. Vücudum hâlâ titriyordu. Küçük adımlarla yanına yaklaştım ve buğulu gözlerimle ona baktım, kollarımı uzattım. Gittiğini düşünmek canımı sahiden çok yakmıştı.

"Güna- ne? Saçlarına ne oldu?" Elindeki tabakları tezgaha bıraktı ve kollarımdan tutup beni kendine çekti. Vücutlarımız birleşti, kollarımı sıkıca sardım ona. Hiç gitmesin diye sıkıca sardım. O da bir kolunu belime sardı, diğer elini saçlarımda gezdirdi. Birkaç saniye sonra duraksadı.

"Jimin, titriyorsun. Ne oldu? Bana bak, neden titriyorsun? İyi misin?"

Ellerini çekip yanaklarıma koydu, yüzümü kendi yüzüne doğru çevirdi. Gözlerime baktığında gülümsedim biraz, sanki bütün acım uçup gitti. Onun kolları arasında olmak bu dünyadaki en iyi hissettiren şeydi. Ona sahip olmayı, bana sahip olmasını seviyordum.

Başımı yavaşça iki yana salladım, gözlerimdeki buğu yok oldu. "Üşüdüm biraz, şimdi geçer." Sesim dünden sonra biraz kısık çıkıyordu. Yorgundum.

Taehyung bana dikkatlice baktı. Parmaklarıyla yanaklarımı okşadı, burnumun ucunu öptü. Gülümsemem genişledi, hepsi bu kadardı. Bütün kırgınlıklarım, bütün düşüncelerim yok oldu. Şu anda bu dünyada sadece ben ve Taehyung vardı, düşündüğüm başka bir şey yoktu. O da gülümsedi bana bakarken. Ellerinden birini enseme doğru götürdü, saçlarıma dokundu parmak uçlarıyla.

Leaving Tonight // VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin