9

2.3K 234 147
                                    

Bazen kendimi yalnız hissediyordum. Yanımda somut olarak bazı kişiler olsa da yalnız hissediyordum. Elimi tutan birisi olsa, aynı anda sırtımı sıvazlayan biri olsa yine yalnız hissederdim. Çünkü beni anlamadıkları için hep yalnız kaldım. Bu birilerini görmek veya duymakla ilgili değildi, tüm mesele kalpten geçiyordu. Ben genellikle düşüncelerimle başbaşa kaldım, yalnız başıma kaldım. Taehyung beni yalnız bıraktı.

Elimde tuttuğum fırçayla atölyenin ortasındaki tabureye oturmuş önümdeki tuvale bakarken tam da bunu düşünüyordum. Yaklaşık üç saattir resimdeki bir ayrıntıyla kafayı bozmuştum ve ne kadar düzeltmeye çalışırsam o kadar batırıyordum.

Bak yalnız kaldın Jimin, insanlar senden sıkıldı.

O gece geçti gözümün önünden, Taehyung'un eve geç kalıp ilk defa beni habersiz bıraktığı gece. O gece hissettiğim her şeyi tekrardan hissettim, sanki yeniden oradaydım. İçimde aynı korku vardı. Aynı bağırışlar vardı. Aynı kırgınlıklar vardı. Belki de bu kırgınlıklar hiç geçmemişti.

Peki ya neden korkmuştum, neden korkuyordum? Taehyung'a bir şey olmasından mı, benden sıkılmasından mı, başka birisine gitmesinden mi, ailemizi bırakmasından mı... Korktuğum her şey başıma tek tek geliyordu. O gidecekti, o benden sıkılmıştı, artık istemiyordu.

Artık sabahları uyandığımda yanımda olmuyordu. Öpücükler, kucaklaşmalar, kahkahalar yoktu, hissettiği aşk yoktu. Daha çok acı vardı, gözyaşı vardı, çığlıklar vardı. İçimde susmak bilmeyen çığlıklar vardı. Kafamın içinde susmayan sesler vardı.

Fırçaya odaklandığımda elimin şiddetli bir şekilde titrediğini fark ettim. Düşüncelerimden uzaklaşıp şaşkınca önümde duran tabloya baktım, saatlerdir uğraştığım yerin üstünü siyah fırça darbeleri kaplamıştı. Düşüncelere daldığım sırada bilinçsizce yapmış olmalıydım, bu deliceydi, kendimden korktum. Kötü olan tablo tamamen işe yaramaz bir hale gelmişti, tam bir hayal kırıklığıydı. Tıpkı benim gibi, hayal kırıklığıydı.

Bu çocuk benim çocuğum değil, bundan sonra sadece senin çocuğun! O tam bir hayal kırıklığı. Her zaman böyle olacak.

Babamın beni ve annemi terk etmeden önce söylediği sözler çınladı kulağımda. Yıllar önceki hiç geçmemiş olan acı kendini tazeledi. Kafamın içindeki bu sesler gittikçe yükseliyordu. Duymak istemedim. Başımı iki yana sallayıp gerçek hayata dönmeyi denedim.

Fırça elimden düştüğünde elimin titremesini geçirmek için diğer elimle sıkıca tuttum. Bir elektrik dalgası gibi diğer elim de titremeye başladı ve oradan da tüm vücuduma yayıldığını hissettim. Korkuyordum, neye uğradığımı şaşırdım.

Endişeyle ayağa kalkıp birkaç adım gerilerken ayağım boya kutularına çarptı. Boyalar yere devrilip zemine ve ayakkabılarıma bulaşırken kendimi kaybettiğimi hissettim. Göğsüm hızla inip kalkıyordu, nefesimi kontrol edemiyordum. Önümde duran tabloya baktığımda içimi derin bir korku kapladı, baktıkça göğsüm sıkışıyordu.

Hızlıca tabloyu ittiğimde ters bir şekilde yere devrildi. Ellerimin her yeri boyalıydı, sanki tablodaki renkler bir anda elime geçmişti. Ellerime bakarak ağlamaya başladığımda odada durmaksızın tur atmaya başladım. Babamın, annemin, Taehyung'un, Woo'nun, Jungkook'un, geçmişteki arkadaşlarımın, öğretmenlerimin, hatta ben yedi yaşındayken evimizin altında oturan yaşlı teyzenin sesi zihnimde yankılanıyordu. Sadece bağırmalar vardı, azarlıyorlardı beni. Bütün hatalarımı yüzüme çarpıyorlardı.

Bundan kaçmak istedim. Odada deli gibi dolaşmaya devam ederken duvarda asılı olan bir tabloyu elime aldım ve bütün gücümle yere fırlattım. Aynı anda bağırmaya başladım, hâlâ ağlıyordum. Diğer tabloları da elimden geçirdim, hepsini masadan aldığım makasla parçaladım, yere atarak zarar verdim, tekmeledim.

Leaving Tonight // VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin