0.4

233 51 49
                                    

Dördüncü bölüm| ☕

Evet, bir hafta boyunca adımı biliyor diye etrafta gezdikten sonra bu duruma alışmıştım artık.

Aşık olmak o kadar kolay mı be? Adımı biliyor bir kere. Senin adını biliyor mu?

Neyse, ne diyordum?

Heh!

Olay var olay. Hem de en büyüğünden. Ben matematik sınavından çıkmışım moralim haliyle bozuk. Spor salonuna bir hüzünle girdim ki ne göreyim! Bizim... Ay! Nerden bizim, benimkiyle(!) sevgilisinin tartıştığını duydum ve tüm utanmazlığımla kenara geçip dinlemeye başladım.

Benim canım, yelloza bağırıyordu.

Her ne kadar 'hoşuma gitti, bir daha yap.' demek istesem de diyemedim tabiki.

Ne diye bağırdığına gelecek olursam bu yelloz bir başkasıyla mesajlaşıyormuş. Hayır, inanabiliyor musunuz? Bayağı aldatıyor yani. Ayrılırlar bence. Ayrılmalılar. Ayrılın.

Kesin ayrılırlar ya.

Neyse biraz daha dinleyeyim.

"Aa Selin, nasıl geçti canım sınavın? Ben hiç yapamadım ya! Hiç de çalışmamıştım zaten." Bir anda yanıma gelen arkadaşımla odak noktam bir anda dağılıvermişti.

Kızım bir sus ya! Nerden geldin sen şimdi? Ayrıca yemezler yani hepimiz biliyoruz ki bütün gece çalıştın, hepsini de yaptın. Hadi git, yallah!

"Ya, öyle mi? Benimki de idare eder ya!" Diyerek geçiştirmeye çalıştım ama nafile. Kaçış yok, Selin. Kaçış yok.

"Selin, sen bir yere mi bakıyorsun?" deyip baktığım yere bakmaya çalışınca, hemen kendimi siper edip "Bir yere baktığım yok. Sen hangi soruları yapamamıştın?"  bunu dememle sanki bu anı bekliyormuş gibi sınavından bahsetmeye başladı. E ben de kurtulmuş oldum böylece.

Bir süre onu dinledikten sonra arkama baktığımda ikisi de orda değildi.

Of! Ayrıldılar mı acaba?

Ayrılsınlar.

O kız hak etmiyor onu.

"Sen hak ediyor musun?"  dedi derinlerden gelen ses. O kadar derinlerden ki ben bile zor duydum düşün sen onu.

Hak ediyorum tabi. Bir kere seviyorum sonra seviyorum bir de seviyorum yani, seviyorum demiş miydim?

-Sus, tamam seviyorsun.

-Seviyorum ya!

-Ok.

...

Sınıfta sevinçten dört köşe bir şekilde soru çözerken, ayrılma ihtimallerini düşünüp duruyordum. Bu arada Ceyda'ya her şeyi anlattım tabii ki. O da bu konuyla alakalı engin yorumlarını benden mahrum etmeyip, ayrılma olasılıkların yüksek olduğunu söyledi. Şimdi sorsanız bana ayrılsalar sen yanına gidip hislerini mi açacaksın. Cevabım hayır olur. Ama onları yan yana görmek benim için çok zor. Bencilce biliyorum ama kendime engel olamıyorum.

Neyse, konumuza dönelim.

Sayfadaki son soruyu da çözüp arka sayfayı çevirdiğimde kitabımın arasında bir şey buldum. Bir kağıt. İçinde görmek istemeyeceğim türde şeyler yazıyordu.

Onu sevdiğini biliyorum ama beni görmeni o kadar istiyorum ki. O güzel gözlerin her teneffüs onu değil beni arasın etrafta istiyorum. Olamayacağız belki ama sana içimdekileri anlatmanın zamanı geldi. Çok yakında...

"Ceyda!" dedim kısık bir sesle. "Benimle dalga geçtiğini söyle." dedim onun yazısıyla uzaktan alakası olmadığını bilmeme rağmen.

"Niye dalga geçeyim ki kanka? Yoksa dalga geçeceğim şeyler mi yaptın?" dedi gülerek kafasını testinden kaldırırken.

Gözleri elimdeki kağıdı buldu ve...

"Siktir!" dedi büyük bir sesle.

...

RÜZGÂR GÜLÜ |yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin