0.9

148 32 17
                                    


Dokuzuncu Bölüm| ⚖️

Donakaldım.

Bu beni aşıyordu artık ama.

Kendime gelmem için sağ elimi kaldırıp kendime bit tokat attım.

Evet, artık iyiyim.

Selin: iyitkm

Bilinmeyen numara: Şhh bilmiyormuş gibi yapacağız dedim, fazla çaktırıyorsun.

Gıcık.

Selin: Neyi?

Bilinmeyen numara: Aferin. Ben de iyiyim. Sen iyiysen ben zaten iyiyim.

Selin: Tamam o zaman.

Bilinmeyen numara: Kızlar gelmedi mi?

Selin: Yok da sen kızların bize geleceğini nerden biliyorsun.

Bilinmeyen numara: Meslek sırrı. :))

Kapımın tıklatılma gereği duyulmadan açılmasıyla telefonu bırakıp kapıya döndüm.

"Biz geldik." dedi büyük bir coşkuyla Ceyda, yanında ona göz deviren Sena ile içeri girerken.

"Görebiliyor." dedi Sena.

Ayağa kalktım ve ikisine birden sarılmaya çalıştım. Olmayınca ilk önce Sena'ya sonda da Ceyda'ya sarıldım.

"Nasılsınız kızlar?" dedim coşkulu bir sesle.
Ardından hemen cevap aldım.

"Buraya seni konuşmaya geldik" dedi Sena. Belli ki Ceyda ona bazı şeylerden bahsetmişti.

"Neyimi konuşacağız kız?" dedim, şakaya vurmak en iyi taktiktir.

"Hiç boşuna yorma kendini" dedi Ceyda, kendini yatağıma attı ve bağdaş kurarak oturdu.

"Aynen" dedi Sena da bana yemiyorum bakışları atarken.

"Tamam be!" dedim, "Böyle olmaz ama ben cephanelik hazırlayayım bize, gelirim hemen."

Tam çıkacakken, "Dur kız!" dedi Ceyda ve çantasının yanındaki poşeti gösterdi.

"Şunları da al, gelirken aldık." dedi emekli dayı oturuşuyla.

Böyle onu ciddi almakta zorlanıyordum ama kafamı tamam anlamıyla aşağı yukarı sallayıp poşeti aldım ve mutfağa geçtim.

Sude abla annemle çay içiyordu.

Annem eliyle ocağı gösterip "Çay yaptım içersiniz" dedi.

O sırada Sude abla bana gülümsüyordu.

"Sağ ol anniş." dedim ve yanaklarından öptüm.

Kızların getirdiği poşette değişik abur cubur çeşitleri vardı hepsini tabaklara yerleştirdim ve bir tepsiye koydum.

Çayları da başka bir tepsiye koyunca Sude abladan yardım istemek zorunda kalmıştım.

Odaya girmeden önce biraz ses çıkardım ki pot kırmasınlar. Ne de olsa abimin karısıydı. Ona bir şeyler anlatabilirdi.

Kızlar mesajı almış olacak ki odaya girdiğimizde sus pus oturuyorlardı.

...

Ceyda;

Selin odadan çıktıktan sonra yatağa iyice yayıldım.

Sena da çalışma masasının önünden sandalyeyi almış ve yatağın yanına getirmişti.

O, ona yerleşirken benim belime bir şey batıyordu.

Elimi atıp ne olduğunu anlamaya çalışırken bunun bir telefon olduğunu anladım.

Tabiki de Selin'in telefonuydu. Kendi kendime göz devirirken Sena bana uzaylı görmüş gibi bakıyordu.

Ona sırıtıp, aslında aklıma gelen fikre sırıtmıştım ama neyse...

Telefonun ezberlediğim şifresini açtım ve Whatsapp'a girdim.

Sena hâlâ bana ne yapıyor bu şebelek maymun bakışı atıyordu.

Ona gel gel yaptım elimle, ilk başta yerinden kıpırdamadı ama sonra merak etmiş olacak ki kalktı ve yanıma oturdu.

Ona ekranı gösterdiğimde "Yuh!" dedi.

"Oha bu bana bahsettiğin mi? Resmen aşkını ilan etmiş." dedi sonra telefonu elimden aldı ve başından okumaya başladı.

"Kim acaba?" dedi.

Bizde bilmiyoruz ki Senoşcuğum.

"Bizde bilmiyoruz ki kanka." dedim ona bakarak.

Bana göz devirdi ve "Hadi ya, bilmediğinizi neden söylemedin" dedi.

Bu kız bana neden laf sokuyordu?

Bu yatak neden bu kadar rahattı?

Babam pasta yapmayı nerden öğrenmişti?

Ayh ne diyorum lan!

Birinin kafama vurmasıyla aydınlanma yaşadım ve dünyaya döndüm.

"Nereye daldın lan? Kafan gitti yine senin?" dedi telefonu kapatarak yatağın yanındaki sehpa gibi olan şeye koydu.

Adı neydi onun?

Tam ben bunun üzerine düşünmeye başlayacakken ilk önce dışarıdan birkaç ses duyuldu sonrada içeriye Selin ve Sude abla girdi elinde tepsilerle.

Benim şu andan itibaren tek dikkatimi çeken şey tepsilerin üzerindekiler, beni pas geçin.

...

Selin;

Yatağa kızların aldığı abur cubur tepsisini koydum ve koymamla Ceyda'nın tepsiyle bütün olması bir oldu.

Yatağın yanındaki komodine de çay tepsisini koydum.

Sena bana gülümsüyordu, bu gülümseyişi anlamlandıramamıştım.

"Hadi kızlar siz eğlencenize bakın bir şey olursa seslenirsiniz." dedi ve odadan çıktı Sude abla.

Çıkmadan son kez teşekkür edebilmiştim.

Kızlara döndüğümde Ceyda hâlâ elindeki tepsiye odaklıydı, Sena ise biriyle mesajlaşıyordu.

Ceyda'nın önünden tepsiyi çektim. "Benimle ilgilenin!" dedim. Buraya benim için gelmişlerdi.

İkisinin de bakışları bana döndü.

Ceyda'yı yatakta itekleyip, yanına yerleştim. Sena da sandalyesini iyice yaklaştırdı.

Gıybet time.

...

Multimedya; Sena

RÜZGÂR GÜLÜ |yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin