Yardım Çağrısı
Hissettiğim çaresizlik elimi ayağımı birbirine dolamıştı ve ben karşısında bulunduğum adamın gözü önünde gözlerimin dolmasına izin vermiştim. Düşünceleri hissediyordum ben, bunun ne demek olduğunu bilir misiniz? Kendimi anlayamayışımın üzerine bir de duyularım arasındaki karmaşıklık ekleniyordu ve ben yıkılıyordum. Tüm bu şeyler çok ağır geliyordu bana ve ben bunların, tüm yaşam isteğimi ve gücümü çekip almalarına izin veriyordum, tepkisiz kalıyordum hepsine. İçimde bir yerlerde savaşan birileri vardı, hissediyordum bunu lakin kim, ne uğruna savaşıyordu bilmiyordum. Şu anda herkesin gözleri benim üzerimdeydi ve ben bu durumu sindiremiyordum. Arada cesaretli davranıyordum, arada da saklanıyor, korkuyordum. Bir şeyler bekliyordum. Umut denebilir miydi buna bilmiyorum lakin bu bekleme isteği hep vardı benimle.
"L-Lütfen!"
Kendimden bihaber söylediğim tek kelime aslında yeteri kadar açıklayıcı değil miydi içimdeki tüm fırtınayı belli etmek adına. Neler oluyordu böyle, ben hep böyle düşünecek ve düşüncelerin beni en sonunda delirtmesine izin mi verecektim? Hayatımın merkezine kendimi koymuştum ve kendimden başka düşünecek hiçbir kimsem yoktu, bu daha mı iyiydi? Kendimi kendime alıştırmak daha mı güzeldi?
Bir kurtarıcı olsa iyi olurdu aslında. Kurtarıcı mı? Ben yoksa bu zamana kadar hep bir kurtarıcı beklemiş olabilir miydim? Hem bu kurtarıcı da nereden çıkmıştı şimdi? Nasıl düşünebilmiştim ben bunu? Belki de hiçbir zaman gelmeyecekti bu kurtarıcı, hem beklenti içinde olmam bile gelmeyeceğini göstermez miydi? Saçmalama, hayatımda elbet birileri oldu. Kurtarıcı deyince neler canlanıyor kafamda öyle? Kesinlikle, yani elbet birileri yardım eder şuan bana. Kurtarıcı deyince nerelere gitmişti düşüncelerim..
Lan biri de çıksın desin Profesör ben Taehyung ile birlikte yapmışt-..
Neyden söz ediyorsun sen bunu düşünmek de nereden çıktı şimdi? Yani insanlar böyle mi yardım eder birbirlerine? Sen yardım ne demek biliyor musun ki?"Profesör biz Taehyung ile birlikte yaptık!"
Ne zaman yere eğdiğimi bilmediğim bakışlarımı biraz daha yerde tuttum ve memnuniyetle isteğimin yerine gelmesini kutladım. Her isteğim olsaydı keşke, bu durumda doyumsuz hissetmekten haz alıyordum. Neler saçmalıyorum ben? Bu atılım da neyin nesi şimdi?
Kafamı yerden kaldırdım ve sesin geldiği yeri incelemeye başladım. Gözlerimi insanlar üzerinde gezdirdikten sonra elini kaldıran kişide takılı bıraktım. Kaşlarını ciddiyet ile çatışını gördüm, profesöre sinirlenmiş olmalıydı. Ve sonra bir şey daha farkettim, bu kişi bu sabah arabasına çarptığım kişiydi. İsminin Jimin olduğunu öğrendiğim kişi, profesörden onay bekleyene kadar yerinden kalkmadı. Ben ise bana bakmayan bakışlara vermiştim odağımı, sinirliydi lakin göstermek de istiyordu. Profesöre yapabileceklerini göstermek istiyordu.
Karşımdaki adam kafasını onay verircesine eğdi ve Jimin'in önündeki kağıtları toparlayıp yanıma ilerlemesine izin verdi.
"Rica ediyorum bize bir müddet zaman verin."
Onay beklemeden yanıma geldi ve bedenimi zoraki bir hareket ile köşeye ittirdi. Fazla gelen davranışı karşısında rahatsızlık duydum ve ne yapmak istediğini anlamaya çalıştım. Bu ne demekti böyle, yani nasıl beni zorlamaya kalkışırdı ki? Bana değen kolunu hızlıca kendimden çektim ve konuşmasını sağlamış oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm A Mess |Taekook|
Fanfiction/2018-2020/ "...Benimle o kadar güzel oynuyorsunuz ki. Seslerinizi duymaktan bitkin düşmüş durumdayım lakin sizler bu durumuma kulak asmıyorsunuz bile. Sadece yapmam, hissetmem ve söylemem için daha birçok nice şey istiyorsunuz o kadar..."