BÖLÜM:11

19 2 2
                                    

31.03.2020 Pazartesi

   

                                 Etkilenme

Bazen duyguların ve düşüncelerin dağılması sizi bir boşluğa düşürebilir, tıpkı beni de düşürdüğü gibi. Bu boşluk hissi de beraberinde birçok duyguyu getirir, karamsar olursunuz, çaresiz hissedersiniz, kimsenin sizi anlamadığını ve kimseye bir şey anlatamadığınızı düşünürsünüz. Tüm bunların normal olabileceği bir kez bile aklınıza gelmez lakin derdinizi çevrenize bir şekilde anlattığınız zaman bunların normal şeyler olduklarını, her insanın bazen böyle hissedebileceklerini söylerler size. Sonra siz de inanırsınız bunların normal olduklarına, önemsemezsiniz ama erken müdahale hayat kurtarır bunu da bilirsiniz, önemsememek olmaz bu durumda da. Bu yüzden kimseye anlatmamak ve onlardan da anlatmadığınız halde sizi anlamalarını beklememek gerekir.

Şu anda bu dalgın halimle karşımda oturup hem yemek yiyen hem de bana bir şeyler anlatan Jimin'i anlamam çok zordu. Onun beni anlamasını, niçin dalgın olduğumu sormasını beklemeyecektim, az önce öyle düşünmüştüm.

"Neden yemiyorsun Taehyung?"

"Karnım aç değil."

"Bence karnın aç ama sen hissetmiyorsun."

"Hissetmediğim halde nasıl aç olabilir Jimin-ah?"

"Ye şunu.." diyerek önümdeki yemekten kendi kaşıklarım ile biraz almış ve bana doğru uzatıyordu. Bıkkınca kaşığı ağzıma alırken diğer taraftan bir ses duyduk:

"Taehyung kendin yiyemiyor musun?" Diyerek yanımdaki sandalyeyi çekip oturmuştu Jungkook.

Ona yandan bir bakış attım, cevap vermedim. O da sonra Jimin'e döndü:

"Nesi var bunun neden konuşmuyor?"

İyice sinirleniyordum ve içimde ona cevap vermek için yanıp tutuşan yere söz geçiremeyip sandalyede ses çıkararak ona doğru döndüm:

"Bunun mu!?"

Jimin'deki gözleri hızlıca bana dönmüş ve gülümsemişti.

"Lafın gelişi hemen alınmasana.." diyerek dudaklarını büzdü ve dikkatimi oraya vermemi sağladı. O sırada incelemeden edemedim, neden incelediğimi bile bilmiyordum lakin içimdeki duyguları kontrol etmek bir hayli zor geliyordu şuan bana. Üst dudağı yok denircesine küçük ve şekilliydi, alt dudağının üzerinde fazla güzel duruyordu ve ben nasıl onu ilk görüşümde bunu
fark edemedim diye sordum kendime. Sürdüğü lip balm dudaklarının üzerinde parlıyor ve tahrik edici bir ıslaklık bırakıyordu. O iki et parçasına dokunmak nasıl bir duygu olurdu? Diye düşündüm o an. Defalarca kez dudaklarımı yalamış ve dişlerim arasında işkence etmiştim onlara, ben bunun farkında şimdi varıyordum. Gözlerimi oradan çekmek istiyordum, bunu neden yapıyordum bilmiyordum ve düşündüğüm şeyler ayıp şeylerdi. Karakterime uyan şeyler düşünmüyordum ve bu durum beni fazlasıyla rahatsız etmişti. Gözlerim dudaklarındayken sesi ile kendime gelebilmiştim nihayet:

"Dudaklarına işkence etmeyi bırak.." sakince söylediği şey anında vücudumdaki olanca kanı beynime sıçratırken gözlerimi ondan çekip önüme dönmüştüm. Kafamı hafifçe kaldırıp karşımdaki bedene baktım ve elleri ile oynadığını gördüm.

"Ben su almaya gidiyorum." Diyerek masadan kalktı ve Jungkook ile beni yalnız bıraktı. Ben ise içime nereden geldiğini bilmediğim bir cesaret ile Jungkook'un gözlerine baktım:

"Benimle uğraşmayı kes.."

Bana ne oluyordu böyle? Vücut ısım fazlasıyla artmıştı, nefes alışverişlerim hızlanmıştı ve az önceki dalgınlığım yerini dağılmışlığa bırakmıştı. Jungkook'tan etkilenmemek elde değil. Ne saçmalıyorsun sen? Bu nasıl bir sestir ki çevreme karışıyor? Ben miyim bu? Benim düşüncelerim, benim duygularım mı? Bir erkekten etkilenebileceğini düşünmüyordum doğrusu.

I'm A Mess |Taekook| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin