31.03.2020 PazartesiMutluluk
Merak ediyordum da gelecekte mutluluğu hak edebilecek miydim? Şu andaki yaşamımda mutluluğun tek bir şeyini hissedememiş olarak söylüyorum bunu, duruma yabancı olduğumu belirtmek için. Mutlu olduğum, tebessüm ettiğim anlardan bahsetmiyorum ben, içimde sonsuza kadar mutlulukla yeşeren ağaçlardan, mutlulukla esen rüzgardan ve geceleri mutlulukla gökyüzüne dizilmiş yıldızlardan bahsediyorum. Bunların benim sahipliğim altına girmelerinden bahsediyorum.
Şu anda bunları hak edecek hiçbir şey yapmamıştım, kazanamamıştım daha onları. Benim için şu anda mutluluk kaybedilen bir oyundan ibaretti. Mutluluk diye bir şey yoktur bence. Mutluluk dediğiniz şey anlıktır, o anda hissedersiniz olur biter. Daha fazlasını düşünüp arzulamak sizin ahmaklığınız. Böylece kendinizi kandırmış olur, umut etmeye başlarsınız. Ses.. yine söylemiştin söyleyeceğini. Seni tanıyamıyorum, kimsin sen? Kaç gündür içimde konuşup duruyorsun, tedirgin ediyorsun beni.
Önceden çok yakındık aslında. Saçmalık.. deliriyorum sanırım. Hayır hayır kafamı toplamam lazım benim, böyle saçmalıkları düşünmemeliyim. Kendine gel Taehyung, derin bir nefes aldım ve önümdeki sıcak çikolataya uzandım.Parmaklarım ile fincanı kavradığımda fincan elime tam oturmuştu ve sıcaklığı beni mutlu etmişti. Mutluydum şuan, tebessüm ettim.
Gözlerimi fincanın içindeki çikolataya sabitledim birden. Dumanlar çıkıyordu üstünden, kaynardı. Görünüşü ne cezbediciydi ne yoğundu böyle. Daha önce sıcak çikolataya hiç bu gözden bakmamıştım. Hele ki kokusu, bana haz vermeye başlamıştı. Yoğun kıvamı dilim ile birleşince ağzımın içine yayılan tat, damağımın çıkardığı zevk notası, yutkunuşum ve son darbe olarak da dilimin dudaklarım ve ağzımın içindeki tadı sömürmesi..
"A-ahh!.."
"Taehyung! İyi misin?"
Ellerim ile yanan burnumu temizlerken bir anda ayağa kalktım ve elimdeki fincanı yere düşürdüm. Bir anda neler olmuştu anlayamamıştım doğrusu. Burnumun yanması ile kendime gelip acıyla inlemiştim.
Burnumu temizlemeye çalışırken Jimin'in endişe kokan sesini duydum. Sonrasında ise gözlerimi onun yüzüne çıkardım ve: "B-burnum.." diyebildim.
"Çikolata kendinden geçirdi herhalde.."
Jungkook'un sesini duymamla sıkılan çeneme dikkat kesildim. Yanan burnumun verdiği acı ve çenemin kasılması sinirlerimi zorluyorlardı.
"Nasıl kendinden geçmiş olabilir ki?" Dedi Jimin.
"Fincanın içindeki çikolatayı sikiyordu resmen. İçine düştü."
"Hey Jungkook, kelimelerini dizginlemelisin!"
"Hadi, hadi güzelim iç sen çikolatanı.." Ae'ya tıslar gibi konuşmasından sonra gözlerini tekrardan bana çevirdi ve yoğun bir şekilde izlemeye koyuldu tekrardan.
Vücuduma yayılan duyguyu anlayamıyordum. Çikolatayı düşünürken nasıl etkilenmiş olabilirdim? Bildiğimiz çikolataydı işte! Neresi haz almamı sağlamış olabilirdi?
Jungkook'un ettiği laflara olan sinirim ile yanlarından ayrıldım. Nereye gittiğimi bilmiyordum, lavabo ne taraftaydı bilmiyordum. Merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım. Son basamağı çıkacağım sırada belimde bir el hissettim ve hızlıca arkamı döndüm.
Jungkook'un ukala ve sinir eden bir tavır ile bana bakmasını bekliyorken, şu anda tam tersi bir durumdaydı. Bana çok yoğun ve ciddi bakıyordu. Elleri buz gibiydi, gömleğimden içeri girmiş de sanki çıplak bedenime dokunuyor gibi hissediyordum soğukluğunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm A Mess |Taekook|
Fanfic/2018-2020/ "...Benimle o kadar güzel oynuyorsunuz ki. Seslerinizi duymaktan bitkin düşmüş durumdayım lakin sizler bu durumuma kulak asmıyorsunuz bile. Sadece yapmam, hissetmem ve söylemem için daha birçok nice şey istiyorsunuz o kadar..."