BÖLÜM:22

18 2 0
                                    


18.04.2020 Cuma

Park Jimin:

Taehyung'un gözlerine her baktığımda önceden ucu bucağı olmayan parıltılar görürdüm; kendi yansımamı izlerdim, yüzünde belli olurdu her bir düşüncesi her bir duygusu.. şimdi arkadaşımın yüzüne bakıyordum ve hiçbir şey anlayamıyordum, gözükmüyordu hissettikleri gözlerinde. Ve bu beni derinden yaralıyordu.

Onu Hoseok Hyung ile tanıştırmak, onda bir değişim yaratır ya da bize açılmamasına rağmen ona bir şeyler anlatır belki diye düşünmüştüm ama büyük yanılmışım. Beş gün olmuştu, Hoseok Hyung arada ziyaretimize geliyordu, Taehyung'a çok yakın davranıyordu ama gel gör ki Taehyung bunları görmezden geliyor ve dikkatini vermiyordu. Ama bazı durumlar vardı ki hem bizim hem de Hoseok Hyung'un dikkatini çekmişti: Bazen sanki Taehyung'un içinden bambaşka kişilikler çıkıyor, bize ani ve ondan beklemediğimiz cevaplar veriyordu. Yine çok düşünüyor ve Hoseok Hyung'un tabiri ile halisülasyonlar görüyordu.

Gördüğü halisülasyonlardan bazıları onu çok korkutuyor olmalıydı ki esmer teni birden bembeyaz kesiliyor ve dili tutuluyor hiçbir şey söyleyemez hale geliyordu. Onu öyle hallerde görünce hepimizin içi acıyordu, fırsat bulduğumuz bir zaman diliminde bir araya geliyorduk ve ağlıyorduk biriciğim için. Onun içinde tuttuğu, bize akıtamadığı gözyaşlarını biz akıtmaya çalışıyorduk.

Diğer yandan onun için yaptığımız onca şeye rağmen bir sonuç elde edememek çok üzücüydü. Bütün çabalarımız boşa gidiyordu ve geride elimizde kalan tek şey boş umutlar, üzüntüler ve acılar oluyordu. Taehyung'un hayatını az buçuk biliyordum ama benden sonra da bir şey yaşamış olmalıydı, yoksa benim kendisinden ayrıldığım Taehyung ile şimdiki Taehyung arasında dağlar kadar fark vardı.

"Arabayı dikkatli sür Jimin.."

Her vakit Taehyung'u düşünür olmuştum artık. Aklımdan hiç çıkmıyordu, içinde hala duyguları vardı. Bizi seviyordu ve bizi kendi parçası yapmıştı artık. Aksi durumu olması hepimizi çok yaralardı.

"Jimin sen iyi misin!?"

Yanımda bağıran bedene bakmamla frene basmam bir oldu. Yaptığım ani fren ile de kemerlerimiz olmasına rağmen biraz öne savrulduk.

"Sorumu geri alıyorum iyi falan değilsin."

"Bildiğin soruları sorma o zaman Yoongi." Diyerek yüzüne baktım.

"Gergin olmanı istemiyorum."

"Ben de istemiyorum ama elimde değil." Diyerek derin bir nefes verdim ve kafamı direksiyona eğdim.

Yoongi'nin elleri sırtımı sıvazlamaya başlamıştı.

"Her şey yoluna girecek.."

"Hiç sanmıyorum." Önüme eğdiğim kafam yüzünden çıkan boğuk sesimi umursamadım ve bıkkınca bir nefes vererek kafamı direksiyondan kaldırıp arabayı çalıştırdım.

"Bana.. şey.."

"Söyle Yoongi.." hafifçe yanıma baktığımda kafasını aşağı doğru eğmiş ve dişleri ile dudaklarına eziyet eden bir Yoongi ile karşılaşmıştım. Söyleyeceği şeyi az çok tahmin edebiliyordum ama benim can parçam mutlu değilken, benim içim rahat etmiyordu. Onunla birlikte mutlu olmam gerekiyordu önce aksi takdirde Yoongi ile kuracağım mutluluğu kendime hak sayamazdım.

"Bana bir.. şans.. verecek misin?"

"Bunu daha önce konuşmuştuk.."

"Konuştuğumuzu biliyorum, seni üzgün görmek istemiyorum Jimin."

I'm A Mess |Taekook| Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin