"Ne?Sen...Nasıl?"
"Seni hatırladım Care."
Eleanor her şeye rağmen Caroline'a yaşlı gözleriyle gülümsedi.Bir şeyler hatırlıyordu,hatırladığı şey hoş olmasada hatırlıyordu.
"Bu imkansız,beni hatırlamanın imkanı yok."
"Biliyorum,biliyorum.Hafızamızı sildiler tek hatırlamamız gereken,tek hatırladığımız şey ismimiz."
Caroline,Eleanorun dediklerini sindirmeye çalışıyordu.
"...Ama demek ki her şeyi silmemişler.Care bana inanmalısın ne gördüğüme eminim seni gördüm."
Eleanor duraksadı ve gözünden bir damla yaş yere düştü.
"Gözlerindeki korkuyu gördüm Care.Sana yardım etmeye,seni kurtarmaya çalışıyordum ama izin vermediler,vermediler..."
Caroline hiçbir şey söylemiyordu ve Eleanordan uzaklaşmak istiyordu.
"Caroline lütfen!Bana inanmalısın..."
"Üzgünüm Eleanor gitmeliyim."
Caroline,Eleanorun yanından ayrılmak üzere kapıya yöneldi.Onun dediklerini anlayamıyordu.Eğer dedikleri doğruysa onun diğerlerinden ne farı vardı,nasıl hatırlayabiliyordu?Caroline durdu,arkasını döndü ve Eleanorun yanına oturdu.
"Pekala seni dinliyorum.Sabah söylediğin ve az önce yaşadıkların,hepsini ama hepsini en baştan anlat."
Eleanorun içinden bir yük kalkmıştı sanki.Caroline ona inanıyordu ve onu yargılamıyordu.Eleanor tam ağzını açıp konuşacaktı ki içeriye tanımadığı bir çocuk daldı.
"Evet Gally?"
"Alby seni çağrıyor,yaralılar için."
Caroline ayağa kalktı ve Eleanora fısıldadı."Geri döneceğim."Caroline odadan çıktı ama Gally denen çocuk hala içerideydi,Eleanor ayağı kalktı ve başını 'ne var' anlamında salladı.Gally ona anlam veremediği bir bakış attı ve odadan çıktı.Eleanor bir iç çekti yaklaşık beş dakika sonra o da dışarı çıktı.
Herkes görevlerinin başından ayrılmış,başka bir şey ile ilgileniyordu.Eleanor bir gariplik olduğunu sezmişti.İlgisini ağacın dibine çökmüş,küçük ince bir dalla toprağı eşeleyen Chuck çekmişti."Chuck iyi misin?"Chuck cevap vermedi muhtemelen Eleanoru farketmemişti ve çok dalgın gözüküyordu."Chuck?"Çocuk yerinden sıçradı,kafasını kaldırıp Eleanora baktı.Eleanor,Chuckta birşey olduğuna artık emindi."İyi misin?"Kafasını 'evet' anlamında salladı.
"Bence değilsin,anlat bakalım.Neyin var?"
"Bir şeyim yok,iyiyim ben."
"Hadi ama buna inanmamı mı bekliyorsun."
Chuckın gözleri sulanmıştı.
"Hey hey hey,n'oldu?"
"Burdan gitmek istiyorum!Burayı sevmiyorum!"
"İnan bana bunu isteyen tek kişi sen değilsin."
"Sen ne anlarsın ki,daha buraya yeni geldin!"
"Pekala,sen ne zamandır burdasın?"
"Rahat bırak beni."
Chuck ayağa kalktı ve gitti,Eleanor Chucka ne olduğunu merak etmişti.O neşeli,sevimli çocuktan eser kalmamıştı.
"Ergenliğe giriyor anlaşılan."
Bu Gallydi.Eleanor onu umursamadı ve gitmek istedi Gally onu kolundan tuttu,gitmesine izin vermedi.
"Kolumu hemen bırak."
Eleanor her kelimeyi heceleyerek söylemişti.Gally ona garip geliyordu açıkçası ondan pek hoşlanmamıştı.
"Sakin ol çaylak."
Newt hemen araya girmişti Eleanor Newtin zamanında geldiğini düşündü çünkü Gallyle aralarında hiç hoş şeyler geçmeyeceğini düşünmüştü."Gally,sende kızın kolunu bırak."Gally,Newti duymuyordu bile,Eleanor ve Gally birbirlerine ölümcül bakışlarından yolluyorlardı."Bırak dedim!" Newt,Gallynin eline vurdu ve Gallynin eli artık Eleanorun kolunda değildi,Gally yanlarından ayrıldı."Onun nesi var!?"dedi Eleanor,kendine hakim olmaya çalışarak.
"Bilmiyorum."
"Hala buraya bakıyor."
"Farkındayım."
İkiside uzun bir süre Gally'e baktılar."Newt!Buraya gel,Minhoyla konuşacağız."Newt,Eleanora el sallayıp Alby'nin yanına gitti.İkisi birlikte Eleanorun daha önce hiç gitmediği hatta hiç bilmedi bir yöne doğru yürüyorlardı.Eleanor ne konuşacaklarını merak etmişti.Belkide tüm bu gerginliklerin sebebi Minhonun ağzından çıkacak iki çift lafa bağlıydı.Eleanor merakına yenik düşüp gizlice onları takip etti.Ikisi bambudan yapılmış fazla büyük olmayan bir yapıtın içine girdiler.Eleanor onlar içeri girdikten sonra yapıta yaklaştı.Içeriden sesler geliyordu,Minhonun sesini duyabiliyordu ama ne dediğini anlamıyordu.Yapıtın etrafından dolandı,bir pencere gördü.Oradan sesler daha net anlaşılıyordu.Eleanor kafasını kaldırdı ve pencereden içeri baktı.
"Altıncı bölümde anlam veremediğim bir şekilde bir geçit açıldı ve o lanet yaratıkkardan biri oraya girdi ardından geçit kapandı."
"Nasıl yani?"
"Bilmiyorum ama orayı gördüm.Daha önce hiç görmemiştim ya da dikkat etmemiştik bilmiyorum,sanki görünmez bir geçitti."
"Harika...Oraya nasıl gireceğiz?"
"Bu aptallık.Içeride ne olduğunu bilmiyoruz."
"Peki,ya o geçit buradan çıkış biletimizse?"
Minho yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve pencerenin dışında bir şey olduğunu farketti.Minhonun kendisinin durduğu yere baktığını görünce başını hemen eğdi ama Minho,Eleanoru çoktan görmüştü.
"Çocuklar...Bir misafirimiz var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LABİRENT
FanfictionTam kurtulduklarını sandıkları anda İSYAN'ın hala enselerinde olduğunu farkedecekler...Eleanor ve dostlarıyla harika macerelara sürükleneceksiniz. Kendinizi bu kitaba ait hissedeceksiniz. James Dashner'ın yazdığı Labirent Serisini kendime göre kurgu...