Doğa'nın içinde kaybolmuştum. Ben kendimde kaybolmuş ve bir daha dönmemek üzere yemin etmiştim. Ben hayatımı kendi elleriyle parçalamış bir katile adamıştım. Ruhumun azabında kaybolmuştum. Bana karşı yalvarışına baş kaldırmıştım. Ben en çok kendimi kaybedişime yalvarmıştım. Tenha bir caddenin ardında olan biten hayatıma bakıyordum. Boş caddelerde atılmış çığlıkların getirdiği acının baş harfi idim. Bir annenin kürtaj masasında bıraktığı ruhuydum. Bıraktığı çocuğu ve geride kalan acılarının çığlıklarıydım. Acının en gerçek çığlığını boş bir caddede atmıştım. Duyulmayan çığlıklarımın getirdiği yangınların içinde saklanmıştı bedenim, benliğim. Doğa'nın görünen yüzünün ardında kalanlarını sadece ardında kalanlar bilirdi. Görünen yüzüm yaşamdı. Yaşamın acısıydı. Yanık bedenlerin kavrulduğu yerdi suretim. Bendim onları kavuran ateş onlardı beni kavuran...
Sarı ve krem arasında mekik dokuyan sayfaların içinde yüzen yazıların beni boğacağını bilemezdim. Hissettiğim kadar hissedemediğiniz hikayelerim vardı. Kitabın ilk sayfasında güzel bir el yazısıyla yazılmış siyah mürekkebin dağıttığı yazılar vardı. Sayfalar mürekkep ile kirlenmiş buna göz yummuştu. Ben en çok yaşadıklarıma göz yummuştum. Gül Hatun'un yazılarından çıkan kelimeler bana bahşedilmişti.
"Canımın içi Eflal'im, Bana olan nefretini, öfkeni biliyorum. Hayır! Diyecek olsan bile bilirim ki içten içe kızan bir kız çocuğu bırakmıştım dünyaya. Seni ilk kucağıma aldığım vakit, kucağıma bırakılan okyanus gözlü kızın güzelliğinin canımı acıtacağını biliyordum. Sen olduğunu biliyordum. Seni bu hayata sürüklediğimi biliyordum. Bizden, ailemizden, soyumuzdan nefret ettiğini Toprak'ın ölümünün sorumluluğunun seni perişan edeceğini biliyordum. Öleceğini biliyordum. Ben birçok şeyi biliyordum küçük kızım. Seni küçük yaşta kucağımdan düşürmüş kendimi tonlarca kumun altına bırakmıştım. Ben öldüğüm zaman sen, biliyorum ki serpilmiş ve çok daha güzel bir Şahmaran olmuştun. Soyumuzun en güzel yılanı olmuştun. Benim gücümün binlercesi senin parmak uçlarında duruyor olacaktır. Yaşadığın hayatı sana yaşattığım için üzgünüm. Bilmediğin bu dünya içinde seni yuvarladığım için ise pişmanım. Anneannen olmaktan pişmanım. Torunum olmaktan pişmansın. Annene gelecek olursak, annenin kanser bünyesi üzerinde yerleşmeyen Şahmaran'lık duramamıştı. Hastalıklı bünyelere uğramazdı. Doğduğun gün parmaklarında beliren izleri sadece yılanlar görebilir güzel kızım. Benden sonra gelecek olduğunu bizler biliyorduk. Babanın bana olan nefretini gözlerinde gördüğüm gün bir kez daha pişman olmuştum. Annene uğramayanın sana da uğramayacağını düşünmüş ve sevinmişti. Fakat kızım, bilirsin ki sandıkların asla gerçekleşmezdi bunu en iyi sen bilirsin. Yaşadıklarımı yazacak olsam çizdiğim bu kitaba sığdıramazdım. Sana ana hatlarıyla sunduğum bu yazıda kendini görecek ve bazen benden, kendinden nefret edecek bazen de şaşıracaksın. Hayatını okumaya hazır ol benim güzel Şahmaran'ım. Duha'nın gözleri burada olsun. Sadece senin hayatına değil Duha'nın benimle sürmüş olduğu hayatı da anlatacağım. Benimle hayatına adım adım küçük kızım. Gül Hatun."
Kafamın içinde varlığını sürdürenler beni terk etmişti. Duha, susmuş beni bekliyordu. Bir sonraki sayfayı çevirecek cesareti kendimde buluyor muydum? Ben yaşayacaklarımı göremeye bu denli hazır mıydım? Olsun ve bitsin diyecek bir hayatı ellerimde tutabilir miyim? Ben ölmeye hazır mıydım? Duha'nın iri gözleri gözlerimin önünde duruyor ve bana karşı hazır bir şekilde bekliyordu. O, hazırdı. Yaşayacaklarına, duyacaklarına hazırdı. Beni, ben yapacak olanlara hazır bir şekilde yaşamaya tamamdı. "Oku." Titrek bir nefesi ciğerlerime çekmiştim. Elimde tuttuğum sayfayı çevirmiş kırmızı dağınık yazıları okumaya çalışmıştım. Siyah mürekkepten eser kalmamış acının rengi ile yazılmaya başlanmıştı. Gül Hatun'un soyu bizi en çok yaralayan olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahmeran
FantasíaArkandayım... Maranların soyunun en güçlü kadınıydı. güzelliği yılanların zehri ile harmanlanmıştı. Pullarıydı varlığını yok eden acısıydı öldürdüğü insanların kanı ve sizdiniz arkanızda gördüğünüz suretin resmi. Kırmızıydı ölümümün rengi ve siyahtı...