Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bırak, sabır sana sabretsin ki
Acıyı bal eylesin."
-Mevlana
(Multimedia; Yulia Savicheva - Esli v Serdce)
-Eylül 2010-
İSTANBUL
Güneşin en güzel sarısına ev sahipliği yapan bu Eylül günü birçok kişinin hayatında dönüm noktası olmaya adaydı. Seferihisar'daki o özel ve güzel okulda hiç bitmeyecek bir dostluğun temelleri atılırken İstanbul sokaklarında karmaşık işler cereyan ediyordu.
Simsiyah filmle kaplı arabanın arka koltuğunda oturan adam, ileride park eden motorun sürücüsünü izliyordu. Sürücü, kaskını çıkarıp motorun arkasında bulunan sepetten aldığı simsiyah torbayı sımsıkı tutarak önünde durduğu saçma sapan binaya girmek için hareketlendi. Bina saçma sapandı evet; çünkü burada birinin yaşama olasılığı yok gibi bir şeydi. Ama önemli değildi, kendine verilen emri yapmalıydı o kadar! Elinde tuttuğu emanet yerine ulaşmalıydı. Soru sormak yoktu!
Sürücü içinde ne olduğunu bilmediği her tarafı kapalı bu torbayı merak etmiyor değildi ama yapmadı, bakmadı hiç sağ elinde tuttuğu o torbaya. Sanki izlendiğinin farkındaymışçasına bilinçli yapıyordu her ne yapıyorsa.
Binanın merdivenlerine doğru birkaç adım atmışken ne olduğunu anlayamadan yerde buldu kendini! Üzerine atlayan maskeli adam karşılık vermesine müsaade etmeden tartaklamaya başladı onu. Kendisine neden saldırıldığının tahminini hızlıca yapan genç kurye elindeki torbayı maskeli adamdan uzak tutmaya çalıştı. Vücuduna ne zarar gelirse gelsin umrunda değildi. Elindeki torba çok daha mühimdi!
Sağ avucunda sımsıkı tuttuğu o torbayı üstüne atlayan kişiye vermeye hiç niyeti olmayan kurye hem torbayı koruyor hem karşısındakine yumrukları ve tekmeleriyle karşılık veriyordu. Pek yaralayıcı olmayan bir kapışma başladı aralarında. Saldıran kişinin tüm dikkati torbadaydı. Gencin ise o torbayı korumakta.
Olanları uzaktaki siyah aracının içinde izleyen adam ise halinden epey memnundu! Çok doğru bir çocuk seçmişti! İftihar eden bir tebessüm yayılırken yüzüne işaret ve orta parmağıyla "durdur" işareti yaptı önündeki sürücü koltuğunda oturan adamına.
Sürücü kısa bir korna çaldı ve motorcuya saldıran genç çocuk hızlıca uzaklaştı.
Çıktığı kavganın izlerini üzerinden atan genç kurye sımsıkı tuttuğu için moraran elleri arasındaki torbayı hızlıca binanın ziline basıp içerden çıkacak olan yaşlı adama verip buradan gitmek istiyordu. Üstüne başına çeki düzen verdikten sonra merdivenleri çıkmaya başladı. Art arda birkaç kere bastı zile. Birkaç dakika bekledi, kimse yoktu ortada. Başkası olsa çoktan giderdi. Ama o başkası değildi, öyle bir lüksü yoktu! Elindekini teslim edene kadar ayrılamazdı oradan! İçerden o yaşlı adam çıkana kadar beklemek zorundaydı.