Keyifli okumalar...
Plaktaki değişen müzik ile herkes kendine gelmiş ve İrem'in yönlendirmesi ile masaya oturmuşlardı. Hala inanamayan Carla Hanım bir yandan da geç bulduğu kızının elinden çıkan yemeklerle daha da mutlu olmuştu.
"Evet herkes tatlısını bitirdiyse tam vaktidir!" İrem tatlısının son lokmasını da ağzına atıp tükettikten sonra heyecanla ayağa fırladı.
"Yatsı namazının mı?"Alaz, İrem'in bir anda ayağa fırlamasına takılarak yanıt verdi.
"Alaz acaba senin espri anlayışın neden gün geçtikçe kötüye gidiyor?"
"Alaz cidden bu kötüydü. Kabul et oğlum."
"Tamam teslim oldum." Alaz, ellerini yakalanmış gibi havalandırıp hayatındaki iki kadına en tatlı tebessümünü bahşetti o anda.
"Şebek ya." Carla Hanım oğlunun hala içinde kalan çocuksu yanına gülüp tekrar İrem'e döndü;
"Neyin vakti geldi kızım. Alaz sağolsun arada kaynadı gitti."
"Doğum günlerinde ne vakti olur? Tabii ki hediye vakti." Deyip kenarda olan küçük karton poşeti eline alıp Carla Hanıma uzattı.
"Ne gerek vardı kızım. Siz benim hediyelerimsiniz zaten."
"Adet yerini bulsun istedim. Açmayacak mısın anne?"
"Olur mu öyle şey. Açıyorum hemen." Carla Hanım karton poşetin içinden küçük siyah kutuyu çıkardı. Alaz da daha önce göremediği(!) için başını uzatıp görmeye çalışıyordu. Kutuyu açınca içinden; dışında kabartmalı çiçek ve dal desenleri olan, gümüş, içine fotoğraf konulabilen, kapaklı, uzun bir kolye göründü.
Carla Hanım, önce İrem'e bakıp sonra kolyenin içini açtı. İçinde Alaz ve babasının fotoğrafı vardı. Carla Hanım baş parmağı ile yavaşça kaybettiği kocasının fotoğrafını okşayıp kapağını kapattıktan sonra göğsüne bastırdı. Gözünden bir damla yaş düşerken kollarını açıp sıkıca İrem'e sarıldı.
"Söyleyecek bir şey bulamadım bu hediyenin üstüne." Carla Hanım sarılırken mutluluktan ve gururdan söyleyecek tek bir kelime bulamamıştı.
"Sarılman en güzel cevap anne. Boşver konuşma."
Alaz karşısında sarılan iki kadına bakınca bir kez daha böyle bir kadın ile hayatına devam ettiği için kendi ile gurur duydu. Bugüne kadar annesi İrem dışındaki hiçbir sevgilisini beğenmemiş, hep bir bahane bulmuştu. Ve annesinin düşüncesi çok önemliydi onun kalbinde.
Hediyeler verilip, tebrikler sunulduğunda saat geç olmuş ve Alaz, İrem'i evine bırakmak üzere yola çıkmıştı.
~~~~~
"Çok teşekkür ederim."
"Hı?" İrem arabadaki sessizlikte yola odaklanmış otururken, Alaz'ın dediğini anlayamamıştı.
"Teşekkür ederim dedim."
"Ne için?"
"Annem çok mutlu oldu. Hem yemek hem de hediyen için. Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar mutlu gördüm onu. Bu senin sayende. Sen olmadan önce bu kadar mutlu edemiyordum annemi. Hatta hastalığında biraz benim payım da vardır."
"Alaz saçmalama. Senin ne payın olabilir. Tümör bu, senin yerleştirdiğin bir şey değil."
"Belki ben yerleştirmedim ama gençken çok üzdüm annemi. Üniversite zamanlarımda, ondan habersiz İtalya'dan ayrılıp, burada herkesten habersiz, hasta yaşadığım dönemlerimde... "
![](https://img.wattpad.com/cover/170335926-288-k710732.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşli Mutfak |ASKIDA|
Aktuelle Literatur"Aşık olunacak bir şey olmadığı için işime aşığım." ALAZ TUNA BAYRAKTAR Sonunda başarmıştım. Yıllardır hayalini kurup, uğruna emekler harcadığım mesleğime kavuştuktan sonra en başarılı restoran listesindeki...