Sevgili Taehyung,
Beni öpüşünden sonraki gün okula adımlarımı attığım an bazı insanların tuhaf bakışlarına maruz kalsamda buna aldırış etmeyerek sınıfa doğru adım atmaya devam ettim.
Sınıfa girdiğim an gözlerim seni arasada bunu belli etmek istemeyerek arka sırada klasik cam tarafın olan yerime çektim. Midemde daha seni görmeden siyah kelebekler uçuşurken , kalbim de deli gibi hızlı atıyordu.
Montumu çıkaracağım an da fırsattan istifade bir şekilde sınıfa gözlerimi gezdirirken arkamda hissettiğim o nefesle bedenim ve ardından tüm duygularım titredi.
"Gözlerin beni arıyor" dedin kulağıma fısıldarcasına.
Montumu çıkarmaya çalışsamda arkamda varlığını hissetmek elimin ayağımın birbirine dolanmasını sağlıyordu.
" Seni aramıyor" diyerek montumu çıkararak askılılara doğru yürüdüm.
Ben askılıklara doğru yürürlen sen arkamdan bir şeyler söyleyerek geliyordun.
Sınıftaki birkaç kişi bu değişikliği fark ettiği an da kafamı sana çevirdim.
Çevirdiğim o an da büyük bir sarsıntıya uğradım.
Dudağının kenarında kabuk bağlamaya yüz tutmuş ama yeni oluşmuş bir yara ve gözünün altında bir mezarın üstündeki mor çiçekleri andıran bir morluk mevcuttu.
"Taehyung!" diye bağırarak o an sesimin yüksek ya da alçak çıkmasını dizginleyemedim.
Endişe , merak , korku ve üzüntüyü o an aynı anda yaşıyordum.
Benim bu tepkimi bekliyormuş gibi burukça gülümsedin.
"Y-yüzüne ne oldu?"
"Mi Cha" diyerek ellerini saçlarıma götürerek başımı okşadın.
Bu davranışın beni sakinleştirememişti.
"Sana bunu kim yaptı ve neden yaptı Taehyung?"
Acı , damarlarımda yeniden akmaya başlarken gözlerimin dolduğunu hissettim.Kırılgan bir kızdım bu doğru ama bedenim fiziksel acıya dayanıklıydı.
Göz yaşlarım acıya dayanıklıydı fakat bir tek sana dayanıklı değildi Taehyung.Sana bir şey olması sonucunda hiçbir şey göz yaşlarımı dizginleyemezdi.
O an olduğu gibi.
"Güzelim , ağlama " diyerek bana sarıldığın an gözlerimi sıkıca kapattım.
"Sana bunu kim yaptıysa ona gününü göstereceğim" dedim ağladığım için bir bebeği andıran ses tonumla.
Kıkırdadın.
Gülümsemenle birlikte bir günü kalan bir kelebeğin adeta bin günü oldu.
Ruhu ölü olan bir kız çocuğunun , ruhu canlandı.
"Bunu yapacağını biliyorum"" O zaman söyle?"
Yüzüne yeniden baktım. Sana yakından bakarak sarılmaya alışık olmasam da alışmaya çalışıyordum.
Titreyen sağ elimi dudağındaki yaraya götürerek dokundurdum.
Canın yanmış olmalı ki gözlerini acı içinde sıkıca kapattın.
"B-ben özür dilerim" diyerek özür dilemeye başladım.
Amacım canını yakmak asla değildi ve canının yanması benim canımın yanmasıyla eş değerdi Taehyung.
" Sorun değil"
O an öksürük sesi duyduğum an senden birkaç adım uzaklaştım.
Öksüren kişiye baktığımda ise dudağı aynı senin gibi yaralı olan bir Park Jimin gördüm.
"Jimin!"
Zihnimdeki dağınık yapboz parçaları yerlerine yerleşirken zihnim daha da bulanıyordu.
Gerçekler zihnimi bulandırıyordu.
"Yoksa siz ikiniz kavga mı ettiniz?" diyerek hem sana hem Jimine baktım.
Jimin beni görmezden gelerek montunu astığı an da onun kolundan tuttum.
Bir an duraksayarak tuttuğum koluna baktı ve hızlıca kolunu ellerimin arasından çekti.
Onun bu haraketi beni affalatsada sana doğru yürüdüm.
"Neden ikiniz kavga ettiniz?"
"İkiniz yakın arkadaş değilmiy-"Sözümü keserek o midemi yakan cümlenin kulaklarıma dolmasına izin verdin.
"Park Jimin sana aşıktı Mi Cha ve dün parktayken bizi gördü"
Duyduğum cümleyle birlikte gözlerinin içine baktım.
Şaka olmasını diledim fakat kurduğun bu cümle şakanın yanından bile geçmiyordu.Kimi gerçekleri bilmek insanları boşluğa düşürebiliyormuş Taehyung. Bunu en iyi Park Jimin'in beni sevdiğini senin ağızından öğrendiğim zaman anladım.
Seni seviyorum
-Park Mi Cha
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fate Of Hell
General Fiction" Bunları sana hiç bir zaman hissedemeyeceğin bir yerden yazıyorum Kim Taehyung"