- 4 -

3.1K 401 286
                                    

Jimin aralarındaki mesafeyi hızla kapatan ve garip bakışlarını üzerine diken Taehyung'dan kaçmak için bir kaç adım geriye attığında sırtı arkasında kalan lambadere çarptı. Bir santimetre daha gidemedi geriye.

"Saçmalama. Taehyung kendinde değilsin. Bırak kolumu lütfen. Canım acıyor, bırak!" Sertçe kolunu kendine doğru çekip onun güçlü elinden kurtardı Jimin. Omuzlarından itip odadan kaçmak üzere hareketlendiğinde daha bir kaç adım atabilmişti ki bu defa Taehyung onu arkasından yakalayıp kollarını karnına sardı.

Jimin havaya tekmeler savurup ondan kurtulmaya çalışıyorken çıplak sırtına yaslanmış göğsünün hızlı hızlı iniş kalkışlarını hissediyordu. Taehyung onu kollarında tutmaya çalışırken zorlanıyordu belli ki...

"BIRAK! KORKUYORUM BIRAK BENİ!" Hiç istememesine rağmen Jimin'in sesi çatlamıştı. Ona karşı bu denli güçsüz görünmek istemiyordu çünkü değildi. Dirseklerinden birini sertçe kaburgasına geçirdiğinde Taehyung boğulur gibi bir ses çıkarıp kollarını karnından çözmüş, yere yığılmıştı bir anda.

Jimin arkasını dönmeden yatak odasından çıkmaya çalışırken onun o garip, boğuk sesleri doluyordu kulaklarına. Odadan çıkıp merdivenleri ikişer ikişer inerken gözlerine çarpan çıplak bacaklarıyla kıyafetlerinin nerede ve ne halde olduğu geldi aklına.

Yeniden o odaya, onun olduğu yere girmek istemiyordu ancak mevcut durumlarında Taehyung'a göre ayık ve daha dirençliydi Jimin. Ondan fiziksel olarak daha üstündü, başına bir şey gelmeyeceğinden emindi aslında.  On üçüncü ve son basamakta durup tekrar geldiği yere, yatak odasına doğru döndü. Bu kez daha yavaş adımlarla, teker teker çıktı basamakları.

Yatak odasının kapısına ulaştığında içeriden daha kesik ama hala çok boğuk olan nefes seslerini duydu. Kaşları çatıldı Jimin'in. Kapıyı itip içeri girdiğinde direkt olarak banyoya yönelmişti ki yerde yüz üstü yatmış, tir tir titreyen Taehyung'u buldu. Nasıl nefes alındığını unutmuş gibiydi sanki esmer olan. Ciğerlerine hava çekemiyor gibiydi. Bir el boğazını sıkıyormuş gibi sesler çıkarıp titrerken yüzünün morardığına şahit oldu Jimin. Dünyası durdu bir anda.

"TAEHYUNG! Tanrım Taehyung!" Hızlıca onun yanında dizlerinin üstüne çöküp önce sırt üstü çevirdi onu. Gözleri kaymıştı Taehyung'un. Gözlerinin kırmızıya bürünmüş beyazları görünüyordu yalnızca. O kahve irislerinden ya da irislerini örtüp siyaha bulayan gözbebeklerinden hiçbir iz yoktu.

"Taehyung bana bak nolur. Yalvarıyorum bana bak! Nefes al nolur! APTAL HERİF NEFES ALMAYI MI UNUTTUN BANA BAK TAEHYUNG!" Jimin korkunun ıslattığı gözleriyle Taehyung'u dizlerine çekmiş yakalarına yapışmıştı küçük elleriyle.

Daha sonra onu doğrultup dik bir şekilde oturttu. Sırtını yatağın kenarına yasladı. Kendisi de bacaklarının üstüne oturup yüzünü yüzüne çevirdi. Yanaklarını tokatlamaya başladı hafif hafif. Ne yapabileceğine dair hiçbir fikri yoktu Jimin'in. Terden sırılsıklam olmuş alnını ovuyor, diğer eliyle de yüzüne hava çarpmaya çalışıyordu çaresizce. Taehyung'un irisleri yerlerine döndüğünde derin bir nefes aldı rahatlamanın verdiği hisle.
Hala çok gürültülü ve hırıltılı nefesler alıyordu ama en azından havayı nasıl ciğerlerine dolduracağını hatırlamış gibiydi Taehyung. Teninin rengi yavaş yavaş normale dönüyordu sanki. Titremeleri azalmıştı. Elleri titriyordu hafif hafif, bir de zaman zaman omuzları. O geniş ve güzel omuzları...

Jimin saçma sapan düşüncesini aklından savurup Taehyung'un bacaklarının üstünden kalktı. Kollarından sardı onu, kendiyle birlikte yukarı çekti. Yatağa oturttu önce. Bu gece böyle bitmeyecekti belli ki...

Weiss ✯ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin