Jimin üstünü başını giyinip arkasına bile bakmadan evden çıktığında gözlerinden yağmur olup yağıyordu gözyaşları. Hangi cesaretle o adamın koynuna girdiğini düşündükçe daha da şiddetleniyordu ağlayışı. Onu ilk kez evine götürdüğü gece düşmüştü Jimin Taehyung'un kahve gözlerine. Sonra o gözleri kararıp kızarsa da engel olamamıştı kendine. Yerde emekleyerek kollarının arasına sokulduğu an onu battığı yerden çekip almak istemişti.
Onun evinden biraz uzaklaşmıştı ki kaldırıma bıraktı kendini Jimin. Taehyung'un o kendinde olmayan hareketsiz hali gözlerinin önünde canlandıkça kalbi sızladı göğsünde. Onu öylece bırakıp kaçmakla nasıl büyük bir hata yaptığı vurdu yüzüne. Ellerini yüzüne kapatmış hıçkıra hıçkıra ağlarken daha büyük pişmanlıklara sürüklendi vicdanı. O kaldırım taşında yol kenarında otururken Taehyung'un başına bir şey geleceği düşüncesi nefesini kesti.
Jimin onun ne hale geldiğini görmüştü... Hem de iki kez. Onun ne kadar savunmasız, ne kadar muhtaç durumda olduğuna iki kez şahit olmuştu ve iki kez Taehyung'u çekip çıkarmıştı yaşadığı o krizlerden. Yanında birinin olmasına ihtiyacı vardı esmer olanın ve Jimin hayal kırıklığıyla kaçmıştı ondan. O an iliklerinde hissettiği hayal kırıklıkları yok etmişti tüm duygularını ve kaçıp gitmişti evinden.
Şimdi de en az Taehyung gibi çaresiz oturuyordu yol kenarında. Gecenin saat bilmem kaçında yalnız, mutsuz, kırgın ve dağınıktı Jimin. En az Taehyung kadar...
Aklından onu atamadı, gözyaşları kendi kırıklıklarından arınıp onun için akmaya başladı bir süre sonra. Deli cesareti ve isteğiyle nasıl onunla birlikte olduysa şimdi de aynı cesaretle ona gitmek istiyordu içi. Yorgun bacakları ve sızlayan kalçasıyla yerinden kalktığında bu defa gözünün önünde paylaştıkları sıcak dakikalar canlandı. Yanaklarında kurumaya yüz tutmuş yaşları sildi Jimin. Yanında olmadığı yaklaşık bir saat boyunca onun başına bir şey gelmemiş olsun diye dua etti.
Bu defa kaçtığı eve döndü yüzü. Gelişinden çok daha hızlıydı adımları. Sızlayan vücudu ve titreyen bacaklarına rağmen koştu zaman zaman. Onu bırakmış olmanın vicdan azabı öyle güçlüydü ki içinde, ne yorgunluğu ne de acısı geçebildi bunun önüne.
Taehyung'un büyük bahçesinin kapısında durdu ayakları yolda geçen on altı dakikanın ardından. Hem geceyi hem bahçeyi aydınlatan ışıkların arasından geçip kapıyı bulduğunda onun kapı açamayacak halde olduğu geldi aklına. Nefes nefese kalmışken bir yolunu aradı eve girmenin. Bahçede dolaşıp geniş pencereleri, cam kapıları yokladı bir bir. Mutfak kapısını aralık bulduğunda sevinç çığlıkları patladı içinde. Kendini içeri atıp kapıyı kapadı arkasından. Mutfakta küçük adımlarla ilerleyip bir kaç saat önce Taehyung'un kucağında çıktığı merdivenlerin başında durdu ayakları.
Ölüm sessizliğinin hakim olduğu evde yukarıda karşılaşacağı manzaradan korkarak, tüm bedeni tir tir titrerken bu defa tek başına çıktı basamakları. Tırabzanları sımsıkı tutan ellerinden güç aradı kendine.
Taehyung'un odasının kapısında durup başını içeri uzattı Jimin. Odada nefes sesi bile yoktu. İçine dalga dalga soğukluk yayıldı bir anda. Karanlık odaya adımlayıp bebek adımlarıyla dağınık yatağa yaklaştı. Boş yatağı görünce gerginliği iyice arttı, midesi kasıldı içinde. Boş odaya doğru fısıldadı Taehyung'un ismini. Odanın duvarlarına çarpıp geri döndü kendi sesi. Başka hiçbir şey duymadı kulakları.
Banyosuna girip ışığı açtığında boş banyo karşıladı onu. Birlikte yıkandıkları küvet hala doluydu. Ağlama isteği doldu Jimin'in içine yeniden.
Bir kez daha onun yatağına gidip kendini üstüne bıraktığı an çıt çıkmayan evden inlemeye benzer sesler doldu kulağına. Bir anda yerinden sıçrayıp odadan çıktı. Sesin geldiği yeri aradı dikkatlice.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weiss ✯ vmin
FanfictionBeyaz... Aklımı bıraktığım, tenimi sattığım, ruhumu dağıttığım toz... Beyaz... Aklıma dolan, tenime karışan, ruhuma ulaşan ten... Weiß - Vmin Cinsellik ve Olumsuz Örnek Oluşturabilecek Davranışlar Barındırıyor. Lütfen Dikkate Alın.