Weiss ✯ vmin

- 11 -

Taehyung karnına baskı yapan şeyin verdiği rahatsızlıkla gözlerini araladığında koca yanakları yastıkla iyice sıkışıp büzüşmüş, dudakları iyice ortaya çıkmış ve tam bir bebek gibi görünen Jimin'i buldu yatağında. Hayatındaki en güzel ikinci sabahına uyanmıştı o gün ve Jimin'le daha çok sabaha uyanmak istedi içi...

Karnının üstündeki bacağını hafifçe kaldırıp bacaklarının üstüne bıraktı. Küçük küçük kıpırdanıyordu Jimin koynunda. Her kıpırdanışında yanaklarının dudaklarını sıkıştırıyor oluşu içini ısıttı Taehyung'un. Onu görene kadar haberdar bile olmadığı, yıllarca içinde saklı kalmış ruhu ısındı birden bire. Onu uyurken izlemenin bile nasıl büyük bir keyif olduğunu düşündü. Bir insanın uyurken bile bu kadar güzel olmasının haksızlık olduğunu düşündü...

Alnına dökülen gri tutamlarını okşayıp usulca geriye doğru tararken yüzünü bütünüyle ona çevirdi Taehyung. Geceden kalma keskin baş ağrısı kendini bütün şiddetiyle belli etse bile karşısındaki çocuğu izlerken hiçbir şey umurunda değildi. Onun büyüsünden kendini sıyırmayı başarıp başka bir şeye odaklanamıyordu yatağın içinde. Gözleri ona dalmışken, dudakları onun için kıvrılmışken ve duygularının en yoğun hali gözbebeklerinden ona doğru akarken Jimin'in titreyen kirpiklerine aktı içi bir anda. Onun uykulu gözleriyle bakıştı uzun bir süre.

"Günaydın." Jimin gözlerini kırpıştırarak onun üstünden çekti bacağını. Yatakta gerindi hafifçe. Taehyung'un bir cevap vermediğini görünce ona çevirdi bakışlarını yeniden. Gülümseyerek garip bir ifadeyle yüzünü izlerken yakaladı onu.

"Hey... Günaydın diyorum sana." Jimin Taehyung'u hafifçe itti kendinden, hala bir cevap yoktu karşısındakinden.

"Taehyung iyi misin? Şşşş... Sana söylüyorum. Taehyung bir şey mi içtin sen yine? Daha kahvaltı bile yapmadık. Gerçi bunun bir saati olur mu bilmiyorum. Taehyung neden bana yaklaşıyorsun? Ah siktir ben bu anı yaşadım. Öpeceksin değil mi? Ah biliyorum öpeceks..." Jimin'in uyku mahmurluğuna bulanmış boğuk sesini, gülen yüzüyle santim santim ona yaklaşan Taehyung'un dudakları kesti. Dakikalarca izlediği güzel dudaklarına incitmek istemezmiş gibi yumuşacık öpücük kondurup geri çekildiğinde bir kez daha baktı Jimin'in gözlerine. Şaşkınlıkla ve yakınlığının etkisiyle kapanan gözlerini açamamıştı henüz Jimin. Uzanıp titrek kirpiklerini de öptü Taehyung. Yatakta biraz daha sokuldu sıcacık tenine. Eli sırtını buldu, sırtını okşadı hafifçe. Ensesindeki saçlara uzanan ince uzun parmakları gri tutamlarına dolanırken kulağına fısıldadı Jimin'in...

"İşte şimdi günaydın güzelim..."

Jimin tek gözünü açıp ona baktığında karşısında yine aynı garip ifadeyle kendisini izlediğini görünce itti omzundan.

"Uyuştun sandım gerizekalı. Ve ben güzel değilim." Kendini ondan birazcık uzağa yuvarladı yatakta.

"Sen güzelsin Jimin. Hem de çok güzelsin."

"Sen benden daha güzelsin gerizekalı herif. Şimdi bırak beni. Sokulup durma bana. Ayrıca Kim Taehyung... Beni bir daha öpme."

Jimin Taehyung'un kollarından firar edip yataktan çıktı. Önünde sadece iç çamaşırıyla geziyor oluşunu umursamadan kıyafetlerini alıp banyoya girdi. Yatakta suratı asık bıraktığı Taehyung'un ise hiç çıkmaya niyeti yok gibiydi onun sıcaklığının sardığı yataktan. Onu öpmüş olmasına karşı garip uyarısı dolanıp duruyordu zihninde. Onunla sevişmişken bu garip ikazı ciddiye alıp almamak arasında gidip geliyordu düşünceleri.

Jimin tamamen giyinmiş halde banyodan çıktığında gözlerini Taehyung'un üzerinde gezdirdi bir süre.

"Neden hala yatıyorsun? Kalksana. Çok açım ben ve sen bir halt hazırlamayı bilmiyorsun. Kahvaltı yapmaya gidelim mi? Benim bildiğim çok güzel bir yer var. Ama sen orayı beğenmezsin... Şu tipinle oraya gitsen onlar da seni beğenmezler zaten. Paralı piç imajın çok sıcak karşılanmaz. Immm acaba ben kendim mi gitsem? Sen de ne yersen ye. Evet evet öyle yapacağım. Hoşçakal Taehyung. Görüşürüz." Jimin kendi kendine konuşup kendi kendini onaylamıştı Taehyung'un şaşkın bakışları altında. Odadan çıkıp koridoru adımlamaya başladığı sırada esmer olanın sesleri doldu kulaklarına. Yüzüne keyifli bir gülümseme yayıldı o an.