Taehyung parkta dolaşıp durdu sabaha kadar. Sonunda yorgunluk çökünce dizlerine en yakınındaki ağacın gövdesine dayadı sırtını. Dizlerini karnına çekip oturdu öylece. Bomboş...
Aydınlanmaya başlayan havayla birlikte içinde bulunduğu kasvetli ruh hali de dağılmaya başladı biraz biraz. Köpeklerini gezdirmeye çıkan çevre sakinleri, okuluna gitmek için parkı kullanan öğrenciler, sabah sporu yapan yetişkinler... Hepsi birer birer geçip gittiler önünden. Hiçbirinde Jimin'i bulamadı Taehyung. Hiçbir duygu barındırmayan soğuk gözleriyle izlemeye devam etti onları. Ta ki onun adını seslenerek parkta koşuşturan adamı görene dek...
"Jimin! Lanet olsun neredesin JİMİN?!" Telaşlıydı uzun boylu adam. Bir o tarafa bir bu tarafa koşarken sürekli olarak Jimin'in adını sesleniyordu. Taehyung'un kaşları çatıldı. Bir anda tüm odağı o herif oldu. Oturduğu ağacın altından kalkıp pantolonunu temizledi. Uzun boylu adama doğru yürümeye başladı.
"Hey! Sen kimsin? Jimin'i neden arıyorsun?" anlamsız bir meydan okuma hissi kaplamıştı içini ve o adam... Fazla yakışıklı göründü gözüne. Jimin'i böylesi telaşla arıyor oluşu rahatsız etti Taehyung'u.
"Ne? Asıl sen kimsin? Jimin'i nereden tanıyorsun? Gördün mü onu??" Uzun boylu ve sinir bozucu derecede güzel gamzeli adam Taehyung'un kolunu tuttu sıkıca. Endişesi her halinden belliydi.
"Uzun hikaye. En son ne zaman gördün? Yakın arkadaşı falan mısın?" Taehyung aynı anda iki bilgi almaya ve bu kimliği belirsiz herifin Jimin'in neyi olduğunu anlamaya çalıştı.
"İki gün önce akşam evden çıktı ve bir daha gelmedi. Geceleri evde olmamasına alışkınım ancak sabah ben çıkmadan gelmiş olurdu. Kahvaltı hazırlardı bize... Dün ben eve geç döndüm. Ben geldiğimde yine yoktu ama gelmiş. Kıyafetlerini değiştirmiş. Gece buraya kaçmıştır diye düşündüm. Sabah yine gelmeyince korktum bu defa. Jimin yok." Büyük elleriyle yüzünü kapatıp sesli bir nefes verdi. "Bu arada adım Namjoon. Sen kimsin?"
"V. Gidebileceği başka bir yer var mı? Onu bulmalıyım." Taehyung Jimin'in neden kaçtığını, nereye kaybolduğunu düşünmekten kendini alamıyordu.
"Ne biçim ismin var. Çok saçma, anlamsız. Her neyse. Gidebileceği başka bir yer yok. Yani nerede olursa olsun mutlaka günün sonunda buraya gelir o. Ahhh Jimin... Nereye kayboldun ki..." Namjoon başını sallayıp saçlarını çekiştirdi.
"O da ilk duyduğunda beğenmemişti..." Anlamaz gözlerle ona bakan adamın sorusunu duymuşçasına devam etti Taehyung. "İsmimi. Beğenmedi. Her neyse. Ben etrafa bakmaya devam edeceğim. Onu benden önce bulursan arar mısın? Burada numaram var." Cebinden yalnızca isminin ve numarasının yazılı olduğu bir kart çıkarıp Namjoon'a uzattı. "Lütfen ara. Onu çok merak ediyorum. Gerçekten görmeliyim." Namjoon'a elini uzatıp tokalaştı, ardından ayrıldı yanından.
Nereye gittiğini bilmeden, neden onu bulmayı bu kadar çok istediğini bilmeden sokak sokak dolaştı. İzine rastlamadı Jimin'in.
Geceye gebe gün batarken Taehyung aç susuz, yorgun bacaklarıyla birlikte bu defa Jimin'in onu baygın bulduğu ağacın altına gitti. Karanlığın kucakladığı parkı titrek sokak lambaları aydınlatırken Taehyung Jimin'in de onu kucaklayıp aydınlatmasını diledi içinden. Tıpkı evinde olduğu gibi, tıpkı yatağında kollarında uyandığı gibi...
Başını ellerinin arasına alıp, dizlerini karnına çektiğinde gözleri loş ışıkların altında yerdeki bir taşı ite ite yürüyen gölgeye takıldı. Simsiyah giyinmiş, saçlarını siyah bir bereyle kapatmış çocuğu gördü gözleri. Başı önüne eğik yürüyordu dikkatini çeken çocuk. Taehyung yüzünü görmek için bekledi, görüş açısını değiştirdi biraz. Ona doğru yaklaşırken yüzünü gökyüzüne çeviren çocuğu görünce oturduğu yerden kalkıp nasıl koşacağını bilemedi Taehyung.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weiss ✯ vmin
FanfictionBeyaz... Aklımı bıraktığım, tenimi sattığım, ruhumu dağıttığım toz... Beyaz... Aklıma dolan, tenime karışan, ruhuma ulaşan ten... Weiß - Vmin Cinsellik ve Olumsuz Örnek Oluşturabilecek Davranışlar Barındırıyor. Lütfen Dikkate Alın.