Jimin ona doğru yaklaşıp saçlarını okşamaya başlayan Taehyung'un etkisine girmekten kurtaramamıştı kendini. Bacakları ılık suyun içinde birbirine dolanmışken ve bu denli yakınken çekimine kapılmaması bir mucize olurdu zaten. Suyun içine iyice itti vücudunu . Ürkek bakışlarını onun gözlerine dikti. İstemiyordu böylesi bir temas kurmayı.
Taehyung'un aklında ise tek bir düşünce hakimdi. Ona dokunmak...
Daha önceki dumanlı gecelerinde dokunduğu onlarca tenden daha güzeldi onun teni. Işıldıyordu sanki karşısında. Tanrı tarafından böylesi bir güzellik bahşedilmişti ona. Teni, Taehyung'a Tanrı'yı düşündürdü. Dokunduğu beyaz, pürüzsüz ten sıcacıktı ancak bacakların arasındaki güzel bacaklar titriyordu nedense. Taehyung bir an onun üşümüş olabileceğini düşündü. Ellerini saçlarından yanaklarına, oradan da omuzlarına indirdi. Boğazına kadar suya saklanmıştı Jimin karşısında.
"Üşüyor musun? Neden titriyorsun?" Taehyung uzun parmaklarını Jimin'in kollarına doğru kaydırıp okşarcasına suyun içinde ona dokunmaya başladı usul usul.
"H-hayır. Çıkmak istiyorum. İyi olduğuna göre artık gitmek istiyorum. Çek ellerini." Jimin sudan çıkıp gitmek istiyordu ancak ıslanıp üstüne yapışan iç çamaşırıyla onun önünde ve üstelik artık bilinci de yerindeyken, çırılçıplak ayağa kalkmak istemiyordu.
"İyi değilim Jimin. Burada kalamaz mısın? Sana bir oda veririm. Biraz konuşsak iyi gelebilirdi... Böyle gecelerde sohbete ihtiyaç duyuyorum." Taehyung gitmesini istemiyordu onun. Yalan da değildi söyledikleri. Bu tür gecelerinin sonunda genelde pişmanlığa batar ve kendine fiziksel olarak zarar vermek isterdi. Yanında hep arkadaşları olurdu bu yüzden.
"Kalamam. Ne konuşacağız? Neden konuşacağız? Oda falan istemiyorum gitmek istiyorum anlıyor musun? Bak bu kadarı çok fazla. Bu kadarı bana çok fazla, kaldıramıyorum ben böyle şeyleri. Ve ayrıca artık üşüyorum da. Çıkar mısın dışarı? Ya da gözlerini kapatır mısın? Ben çıkacağım. Jimin gömüldüğü sudan göğsünün yarısına kadar çıkıp Taehyung'un ellerini itti. Bacaklarıyla bacaklarını itti. Uzaklaştırdı kendinden.
Açığa çıkan güzel boynu ve köprücük kemiklerinden süzülen su damlalarıyla Taehyung'a nasıl bir görsel şölen sunduğunun farkında değildi Jimin.
"Tamam. Çıkma. Yıkan, rahatla. Ben çıkacağım." Taehyung küvetin iki yanından güç alıp ayağa kalktığında başı döndü, hafifçe sendeledi olduğu yerde. Gözleri karardı ani hareketiyle. Küveti bırakan elleri yeniden tutunacak bir yer aradı.
Jimin bir anda karşısında ayağa kalkıp ilah gibi dikilen esmer bedene bakakalmıştı. Onu soyan kendisiydi ancak ilk kez dikkat ediyordu vücuduna. Geniş omuzlarının altında kendini belli eden iki kaslı göğüs ve sıra sıra dizilmiş karın kaslarıyla ıslak bir ilah inmişti sanki yeryüzüne. Gözlerini alt taraflarına indirememişti utançtan. Yanıyordu yanakları. Çok utanmıştı içinde bulundukları andan. Sonra onun sendeleyip bir eliyle gözlerini kapattığını ve diğer eliyle tutunacak bir yer aradığını görünce bir anda ayağa kalkıp kolundan yakaladı onu Jimin.
"Hey, hey dur. Yavaş ol koca herif... Lanet olsun sana. Tutun hadi. Çıkaracağım seni." Jimin Taehyung'dan tutunarak küvetten çıkıp onu bırakmadan arka tarafta kalan raflardan havlu kaptı. Taehyung'u kısa bir anlığına bırakıp havluyu sıkıca beline sardı. Ardından ona yardım ederek ayaklarının zeminle buluşmasını sağladı. Bir havlu da onun beline sarıp çıkardı banyodan yavaşça.
"Taehyung şu haline bak. Öyle acınılası görünüyorsun ki... Neden buradayım ve neden sana yardım ediyorum diye sorguluyorum kendimi. Tanrı aşkına bu noktaya neden geldin?" Jimin onu yatağa oturttuğunda içini kaplayan hüznün nereden geldiğini düşünmeye başladı. Karşısındaki çocuğa tüm duygulardan önce şefkat duyuyordu sanki. Sarı saçlarından sırtına, tenine akan suları izledi dalgın bakışları. Banyoya gidip bir havlu daha aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weiss ✯ vmin
FanfictionBeyaz... Aklımı bıraktığım, tenimi sattığım, ruhumu dağıttığım toz... Beyaz... Aklıma dolan, tenime karışan, ruhuma ulaşan ten... Weiß - Vmin Cinsellik ve Olumsuz Örnek Oluşturabilecek Davranışlar Barındırıyor. Lütfen Dikkate Alın.