- 6 -

3K 380 365
                                    

Jimin burnunu kaşındıran yumuşak tüy gibi şeyin hissiyle bir kaç kere burnunu kırıştırıp kolunu kaldırmaya yeltendiğinde üstündeki ağırlığa anlam veremedi. Kolunu hissetmiyordu sanki. Eziliyor gibiydi vücudu. Göğsünde de hissediyordu aynı ağırlığı. Kaşları çatıldı henüz tadına doyamadığı uykusunun mahmurluğunda. Başını diğer tarafa çevirip kaşıntı hissinden kurtulmaya çalıştı ve başarılı da oldu. Boşta kalan eliyle gözlerini ovdu. Yavaşça kalın perdelerden sızan gün ışığının aydınlatmaya çalıştığı loş odaya açıldı gözleri. Sağ tarafındaki anlamsız ağırlığı ve uyuşukluğu anlamlandırmak için başını çevirdiği an şaşkınlığının ve inanamayışının histerik kahkahası doldurdu odayı.

"Siktir git Taehyung. Gerçekten siktir git..." sağını işgal edip vücuduna yapışmış uyuyan Taehyung'u dürterek itmeye çalıştı Jimin ilk başta. Onun mırıldanarak tenine daha çok sokulması ve karnındaki kollarını daha da sıkılaştırması yardımcı olmuyordu Jimin'e.

"TAEHYUNG SİKERİM SENİ NE İŞİN VAR BURADA?! UYAN!" Kulağına avazı çıktığı kadar bağırınca korkuyla yerinden sıçrayıp gözlerini açan Taehyung'u hala yüzünden silemediği anlamsız kahkahasıyla karşıladı Jimin.

"Ne yapıyorsun? Tanrım... Jimin neden bağırıyorsun? Bu ne manyakça bir uyandırma şekli..." Taehyung bir yandan çınlayan kulağını tutup diğer yandan da açmakta zorlandığı gözlerini kapatıyordu eliyle. "Günaydın..." esneyip yatakta gerilirken fısıldadı ona doğru.

"Günaydın mı? Sahiden mi Taehyung? Nasıl bu kadar pişkin olabilirsin? Ne işin var yatağımda?" Jimin ayaklarıyla onu itip yastıklardan birini yüzüne fırlattı.

"Jimin! Tanrım ne kadar hırçınsın... Sen çağırdın beni." Taehyung pişkin olduğu düşüncesine içten içe katılıp bir yalan uydurdu Jimin'e.

"Ben mi çağırdım? Nasıl ben çağırdım? Ben neden çağırdım seni? Yalan söylüyorsun." Jimin uykuya nasıl daldığını bile hatırlamıyordu. Deliksiz uyumuştu tüm gece. Ne ara uyanıp onu çağırmış olabileceğini düşündü, zihnini zorladı ancak öyle bir an gelmiyordu gözünün önüne.

"Korkmuşsun gece. Seslendin ben de geldim." Taehyung gözlerine bakamadı küçük yalanını söylerken. Umursamazlıkla omuzlarını silkti.

"Gerçekten mi? Başka şeyler söyledim mi? Söylemedim değil mi? Söylediysem sakın ciddiye alma. Uykumda konuşuyorum ben bazen. Söylediğim şeyler doğru değil tamam mı? Unut onları." Jimin'in yüzüne yayılan endişe Taehyung'un bu defa kaşlarını çatarak bakmasına neden olmuştu. Uykusunda konuştuğunu düşünerek bir anda panikleyip endişeye kapılmış olması garip hissettirmişti Taehyung'a.

"Sakin ol. Konuşmadın. Uyudun hemen. Jimin iyi misin? Rengin daha da beyazladı..." Taehyung yatakta doğrulup bacaklarını altına alarak ona doğru oturdu. Jimin de kucağına çektiği yastıklardan birine sarılmış, bakışlarını örtüde gezdiriyordu.

"İyiyim. Ben şey... Özür dilerim. İnan hatırlamıyorum seni ne zaman çağırdığımı. Korkmuşumdur bir şeyden. Çok özür dilerim bu saçmalık için." Gözlerini ona değdirmeden olabildiğince kısa ve net konuştu Jimin. Kalçasının üstünde yavaşça geriye kayıp ona arkasını döndü, çıktı yataktan.

Taehyung ilk defa o an gördü paçaları yerleri süpüren, kolları güzel ellerini kapatan pijamayı. Öyle sevimli bir görüntüsü vardı ki Taehyung kendini iç çekerken buldu o anda.

"Immm yatak ve pijama için teşekkür ederim. Gitmem gerek. Ve Taehyung... Lütfen bir daha o parka gelmeyin olur mu? Orası benim parkım..." son cümle dudaklarından fısıltıyla çıkmıştı ancak Taehyung'un dikkatinden kaçmamıştı fısıltısı.

Weiss ✯ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin