Sevgisizliği, sevgiye boğulması gereken yerde tatmış; sevgi yerine en büyük acılara boğulmuştu o yerde Taehyung. En büyük kayıplarını yaşadığı o korkunç geçmişiyle yüzleşmekten kaçarken, toyluğunun onu başka yanlışlara sürüklediğinin farkına varamamıştı. Şimdilerde ise tüm o anıların üstünü örtecek, çırpındıkça daha çok battığı bataklığından kendisini kurtaracak Jimin vardı hayatında.
Her şey yoluna girdi, karanlıklardan sıyrıldım, kötülüklerin giremeyeceği duvarlar ördüm etrafıma derken; işlediği hangi günahın cezası olduğunu bilmediği bir başka kaosun ortasında bulmuştu kendini Taehyung.
Yan tarafında oturmuş, endişeyle parmaklarını ısıran Jimin'e çevirdi bakışlarını. Fazla tedirgin, fazla korkuluydu ama ona yansıtmamaya gayret ediyordu Taehyung. Kendisi gibi travmatik bir çocukluk geçirmiş sevgilisini yanında sürüklemeyi hiç istemiyor olmasına rağmen, peşine takılmasına da engel olamamıştı.
İçinden bir ses, Jungkook'un bulaştığı aptalca bir şey yüzünden bu gece yaşanılanlara maruz kaldıklarını söylese de; bir başka ses, başlarına gelenlerin hepsini ilgilendirdiğini söylüyordu. Taehyung hangisine inanması, hangisini istemesi gerektiği konusunda oldukça büyük bir ikilemdeydi.
Öyle ya da böyle, iyi ya da kötü çok şey paylaşmıştı Jungkook'la. Onun başına bir şey geleceğini düşünmek, midesini bulandırıyordu. Girdiği stres ellerini titretirken, sırtından soğuk terler akıyordu.
Evinin yolundan bu kadar nefret ettiği başka hiçbir gün olmamıştı Taehyung'un. Üstelik o yolun sonunda kendisini neyin karşılayacağını bilmeden, yanında Jimin'le gidiyor oluşu daha da delirtiyordu onu. Altından kalkıp kalkamayacağını bilmediği sorunlara doğru ilerlerken yanında Jimin'i de götürüyor oluşu, ellerini karıncalandırıyordu.
"Sence ne olmuş olabilir? Biz evdeyken başka birilerinin de olduğunu düşündükçe tenim ürperiyor Taehyung. Hem nasıl olabilir ki böyle bir şey? Acaba şu an nerede? Taehyung başına kötü bir şey gelmemiştir değil mi? Tanrım... Biz havuzdayken bizi görmüş olabilirler mi? Ah, bu çok utanç verici... Çok az kaldı ama ben yaklaştıkça daha da çok geriliyorum. Neden Jungkook'u aldılar acaba? Çok kafa karıştırıcı. Kişisel bir meseleymiş gibi geliyor bana. Sen ne dersin? Ama eğer öyle değilse-"
"Jimin! Lütfen düşünmem için bana biraz izin verir misin?"
Kendisine ilk defa bağıran Taehyung'a şaşkınlıkla açılmış gözlerini dikti Jimin. Stresinin getirdiği gerginlik ve merakla fazladan birkaç cümle kurduğunun farkındaydı ancak bağırılmayı hak edecek kadar çok konuşmadığına inanıyordu kendince. Kriz anında o kendisini konuşarak rahatlatırken, Taehyung tam aksine susup düşünerek üstesinden gelmeye çalışıyordu sıkıntılarının.
Kalan dakikaları katı bir sessizlik içinde tamamlamıştı Jimin. Öyle ki nefeslerini bile sessiz sessiz alıp veriyordu asılmış suratıyla. Tüm ışıkları yanan evin kapısında araç durduğunda önce Taehyung indi, ardından da tüm tereddütlerine rağmen Jimin...
Taehyung bahçede birbirlerine sarılarak oturan Yoongi ve Hoseok'un yanında aldı soluğu. İçeriye girmekten çekindikleri her hallerinden belli oluyor, henüz zihinlerinin tam olarak açılmadığı hissedilebiliyordu. Özellikle Yoongi'nin boş bakışları, o tanıdık hissi yaşadığını rahatlıkla gösteriyordu Taehyung'a.
"Ne oldu? Ne yazmışlar? Kimlere bulaştı bu çocuk Hoseok? Ne biliyorsanız söyleyin, hemen." Taehyung'un sesindeki telaş, merak... Fazlasıyla sabırsız tavrı... Hoseok elinde tuttuğu kağıdı ona uzatıp, direkt olarak sorularının cevabını kendisinin bulmasını istedi.
"Bu ne?" Üzerinde sadece kendi adının yazdığı kağıda hiçbir anlam veremedi Taehyung. Doğrudan kendisi için bırakılmış nottaki el yazısı fazlasıyla düzgündü. Kendi adının yazdığı küçük bir kağıt parçası bırakarak Jungkook'u almalarına bir anlam verememiş, neden kendisine bir mesajın bırakıldığını hiç anlayamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weiss ✯ vmin
FanfictionBeyaz... Aklımı bıraktığım, tenimi sattığım, ruhumu dağıttığım toz... Beyaz... Aklıma dolan, tenime karışan, ruhuma ulaşan ten... Weiß - Vmin Cinsellik ve Olumsuz Örnek Oluşturabilecek Davranışlar Barındırıyor. Lütfen Dikkate Alın.