Baha Erdem ;
Zeynep bunu söylediğinde afallamıştım. Böyle bir karar vermek zaten kolay değilken bunu söyleyip aklımı iyice karıştırmıştı.
"Zeynep saçmalama. Sırf bu yüzden böyle bir şey yapmanı istemiyorum. Bu böyle verilecek bir karar değil." dedim karşı çıkarak.
Ama o umursamamış gibi görünüyordu. "Baha iyide bu zoraki bir karar değil ki. Bunu seni kurtarmak için söylemedim. Zaten ilişkimizin varmasını istediğim nokta bu." dedi gülümseyerek.
"Tamam ama bu şekilde olmaz. Cidden. Bunu sana yapamam hem daha okul bitmedi. Olmaz yani Zeynep." dedim yine itiraz ederek.
"Baha, lütfen. Bunu gerçekten sırf amcan yüzünden yapmıyorum. Hem zaten neredeyse birlikte yaşıyoruz. Evlenince ayrı bir şey yapmamıza gerek yok. Eğer sende istersen ben buna uyarım." dedi.
Biraz düşündükten sonra "Sen bana evlenme teklifi mi ettin bana mı öyle geliyor?" dedim gülerek.
Ardından o da bir kahkaha patlattı ve "Evet. " dedi bekledi ve diz çöktü. Ardından gülerek çöktüğü yerden onu kaldırdım.
Biraz daha bunun üzerine konuşup karar verdik. Evlenecektik. Aslında söyledikleri doğruydu. Zaten neredeyse birlikte yaşıyorduk. Çok iyi anlaşıyorduk. Ve böyle büyük bir şeye girişmek isteyebileceğim tek insan Zeynep.
Fakat daha okullarımız bitmedi. Ve biraz erken olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar o da öyle düşünse de benim için bunu yapmayı kabul etti. Onu böyle bir şeye sürüklemek istemedim.
Benim hayatımın onu rahatsız etmesi beni daha çok rahatsız ediyordu. Ama o kabul etmişti. Hiç kimsenin yapmayacağı bir şeyi benim için kabul eden bu kişi zaten hayatımı birleştirebileceğim tek insandı.
Uyumak üzere odaya gittikten sonra yarın diğerlerine de bu kararımızı söylemeyi düşündük.
Ertesi Gün
"Siz ciddi misiniz?!" diye bağırdı Yiğit. Şaşırmakta haklıydı aslında. Ardından Burcu "İnanamıyorum, tebrik ederim." dedi.
Kuzey ve Mert, Yiğit ve Burcu'nun çıldırmasına gülerken Zeynep ve bende onlara katıldık.
Biz gülerken, Burcu ve Yiğit mutluluktan gülüyordu.
Bugün hep birlikte bir şeyler yapıp ardından yüzük bakmaya gidecektik.
Dışarı çıktık ve Kadıköy'e gittik. Dolaşırken Yiğit acıktığını söyledi ve ardından Mert "Sen ne zaman doydun?" yanıtını verince biz gülmeye Yiğit ise somurtmaya başladı.
Bir şeyler yemek üzere gördüğümüz ilk restorana kendimizi adeta attık. Siparişlerimizi verirken Burcu, Yiğit ve Zeynep yüzük bakıyorlardı.
Yemekler gelince Burcu telefonunu kaldırdı. Yemeğimizi yedikten sonra oradaki kuyumcuları dolaşmaya başladık.
Zeynep beğendiği şeyleri gösteriyordu. Hepsi sade ve zarifti. Genel olarak Zeynep'in her şeyi böyleydi.
En sonunda seçtiği bir tanesini aldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moonlight
RomanceMüzik sayesinde tanışan iki aşık, karmaşık olaylar, tarifsiz duygular, bitmeyen hisler, zorlu ilişkiler, sevilmeyen bir takım insanlar. İmkansız bir son.