Bölüm 4

1.1K 54 12
                                    

Telefonuma sadece whatsapp gruplarından mesaj geldiğini görüp sıkıntıyla üsküdar motoruna doğru yürümeye başlıyorum. Son üç gündür olduğu gibi diye hatırlatıyor sinsi hafızam. Düşünmemek için kulağıma kulaklıkları takıp, son ses açıyorum. Dün ve ondan önceki gün de Berk sadece ona attığım mesajlara cevap vermişti. Sıcak mı oldu buralar ? Daralıyorum galiba iyiden iyiye. Tıpkı beni terk ettiği zamanki gibi. Yine mi ama ya? Yine mi zirveden kafa üstü çakılacağım Allah'ım? Tamam, olabilir. Bu ihtimalin hep farkındaydım. Evet, tamam içten içe hep bunun geleceğini de biliyordum. Ne yapalım? Ben elimden geleni yapmıştım. Kısmet bu kadarmış. Bu kez o üçüncü mesajı atmayacaktım, o başkasını seviyorumu görmeyecektim. Görmeden de anlayacaktım. Göz yaşı mı o yüzümü ıslatan? Hayır ama Deniz ya.Yoldayız be kızım.

Tamam tamam sakin oluyorum. Olabilir. Hem ben de zamanında bir kızın mutsuzluğu için dua etmiştim. Pişman olmam bir şey değiştirmez. Bunu BEN, KENDİM hak etmiştim. Kimsenin suçu yoktu. Berk başka birini sevebilirdi. İnsanız ya hu. Bu kadarmış. Güzel zamanlardı.

Ağlama ama Deniz ya! Okay, eve gitmiyoruz bu halde. Kızları da ele. Hayır, içki yok.Henüz değil.

Ama bir marlboro rede hayır diyemeyeceğim. Bir de kahveye ihtiyacım var, sert.Karşıya geçmeyeyim o zaman ben.

Beşiktaş sahilde bir kafeye çöküyorum uzun kararsızlıklarım sonucu. En boşunu bulmak biraz zamanımı aldı ama değdi. Bir de insan sesi çekemem. Bir filtre kahve söyleyip, sigarayı yakıyorum. Berk'e veda edişim bu kez böyle sessiz. Böyle içten olacak. Yıkılmayacağım.

Kısmet böyleymiş ya.

Elimden geleni de yaptım hem.

Adamla öpüştük bile be! Yazıklar olsun bana.

Keşke...

Tamam, TAMAM. KEŞKE YOK!

Bir sigara daha patlatıyorum. Artık ağzımın da kalbim gibi tadı tuzu yok. Kaçıncı oldu acaba diye paketi elime aldığım sırada tanıdık bir ses fark ediyorum. Gerçekten mi ama ya? Allah'ım bir günde bir insanın bu kadar üstüne gelmese miydin acaba? Melis ve o gece tanıştığım ismini anımsayamadığım diğer kızlar. Tam onlara yakalanmadan gidecekken görüyor beni adını anımsayamadığım kız.Önce göz göze geliyoruz, sonra durur mu patlayor 'Aaa Deniz merhaba!'yı. HARİKA. İsmimi de hatırlıyor. Kıvran dur şimdi. 'Aaa merhaba kızlar. Nasılsınız?'

'İyiyiz sen nasılsın?'

 'İyi ya, kalkıyor musun?'

 'Yaa ama otururduk Deniz'ciğim.' Tabi ki sonuncu samimiyetsiz Melis. Doğru bildiniz.

 'İyiyim teşekkür ederim. İşim var malesef kızlar ya başka sefere artık.' İnşallah gözlerim kırmızı değildir! Ayyy, of amaa.

'Hadi ya neyse bir dahakine artık.' Diyen daha az sevimsiz kıza gülümsüyorum. Melis ağzını açacak gibi olsa da fırsat vermiyorum. Evet, Melis ağladım. Ama bu soruyu sormana izin vermem.'Ahh pardon' diyerek aslında titremeyen telefonumu açarak 'Tamam, çıkıyorum gelirim 5 dakikaya.' diyorum. 

Yine kıyamadı bana yukarıdaki, yoksa ben bunu kendim akıl edemem. O nasıl oyunculuktur öyle be Deniz? diyerek kendimi konuşacak kadar morallendiriyorum yarım dakika kadar.'Kusura bakmayın kızlar hemen çıkmam gerekiyor...Görüşürüüüüz.'diyerek onların seslerine arkamı dönüp yoluma devam ediyorum. Beşiktaş'ta bile huzur yoktu. Ben en iyisi evime gideyimdi.

Eve gelene kadar kendimi tutsam da eve gelince beynim online oluyor. Kismenin olmamasını fırsat bilerek, duşa koşuyorum.

Melis'le mi çıkıyor bu salak?..

YENİDEN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin