Bölüm 14

525 39 1
                                    

Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Acil'inin önünden bildiriyorum, Allah kimseyi aklıyla sınamasın kardeşlerim. Allah sağlıklı ölmeyi nasip etsin. Cam kapıdan annemleri görmeye çalışıyorum ama ağlamaktan lenslerin pertini çıkardığım için kimseyi seçemiyorum. Biraz halim olsa hem içeride bıraktığım montumu alacağım, hem camdan teyzemi görmeye çalışacağım. Ama kalkamıyorum, el mecbur kollarımı kendime dolayıp dertop oluyorum. Bundan sonrası için sessiz bir dua gönderiyorum. Ne olur iyi olsun, bitsin artık bu depresyon.

Sabah kahvaltı ederken günün böyle akşama kavuşacağını söyleseler, hayatta inanmazdım. Annemle yürüyüşe çıktığımız normal bir salı günü, ani bir u dönüşüyle harbiden kornaları öttüre öttüre aldım o dönüşü önce teyzemlere sonra da buraya vardı. Şaşkınlıklar içerisindeyim, bu kız niye böyle oldu. Enişte geber e mi? Bu dünyada da ötekinde de ver bunun hesabını. Anneannemle, annem ve teyzemin bu çırpınışları bırakmasın yakanı. Orosp* çocuğu. Annemin yanıma gelmeyeceğini bilsem, cebimdeki çakmakla ciğerlerimi ateşe vereceğim. Yanıp tutuşuyorum bir dal için,ama hiç mecalim yok kalkmaya.

Üstüme bırakılan erkek montuyla yerimden sıçrıyorum. Babam gelmiş olamaz, şehir dışında. Panikle kafamı çevirince, Berk'i buluyorum karşımda. A- ama?

'Sen niye geldin?' diye çığırıyorum, tarazlı çıkıyor sesim. Sesimin de hiç hali kalmadı.

Sadece omuz silkiyor Berk, banktaki boşluğa kuruluyor. Beni de sarıp sarmalıyor. Kendimi ceviz içi gibi değerli ve korunaklı hissetmemi sağlıyor. Göz yaşlarım dayanamıyor buna. Kendime doladığım kolumu, ona doluyorum. Başımı göğsüne gömüp, ne kadar ağlıyorum.

Hiçbir şeyi çözmeye yetmese de, varlığı beni daha iyi ediyor. Omuzlarımdaki yükün bir kısmını devralıyor sanki. Derin bir nefes çekiyorum, konuşabilmek adına.

'İyi ki geldin, iyi ki varsın.'

'Sen iyi ki varsın.' diyip başımın üstünü öpüyor bu kez. Tam tekrar ağlamaya başlayacakken yüzümü kavrıyor elleri.

'Şşşt.. Kıpkırmızı olmuş gözlerin güzelim, ağlama artık. Nasıl durumu?'

'İki saat öncekiyle aynı hala Berk, ölü gibi bakıyor teyzem.'

Tekrar kendine çekiyor beni,

'Geçecek, inan olur mu? Geçecek kimin teyzesi o.'

'Geçecek.' diye onaylıyorum ben de. Geçmeli. Bir süre sessizce oturuyoruz, kendimde ayağa kalkacak gücü buluyorum sonunda. Berk'in yanağına hafif bir öpücük bırakıyorum,

'Bir duruma bakıp geleyim ben.' diyorum, montunu eline tutuştururken. Kaşlarını çatsa da, beni zorlamaya kıyamıyor.

'Tamamdır.' diye onaylıyor başıyla.

İçeride durumlar dışarıdaki gibi değil maalesef. Annem ve Tülin teyzem doktorun odasının kapısında dikiliyor, anneannem oturma yerlerinden birine çökmüş. Oyy oyyy...

'Söyledi mi doktor bir şey?' Sorumla herkes irkiliyor, oysa sesimi ben zor duyuyorum.

'Söylemedi Deniz'im.' diyor Tülin teyzem. Annem önce bana sonra dışarıda olan Berk'in tarafına bakıyor, başka da bir yorumda bulunmuyor. Ben de çaresizce omuz silkiyorum. Ben n'apayım ki, adam kalkmış gelmiş bana mı sordu sanki?

'Çay alayım mı size içer misiniz? Anneannem sen içer misin?'

'Al hepimize, güzel torunum benim.' diye mırıldanıyor anneannem. Başımla onaylayıp, kantine yol alıyorum.

5 çayı kapıp girişe geri geliyorum. Ne var canım kıyamadım tabi, çocuk o kadar gelmiş. Ben yukarı çıktığımda doktor da gelip gitmiş oluyor. Teyzemi bu gece müşahade altında tutmaya karar vermişler.

'Ben beklerim anne başında, siz eve geçin.' diyorum, çayları servis ederken.

'Saçmalama Deniz, sen anneanneni al dönün eve. Biz teyzenle kalırız.' diye itiraz kabul etmiyor Aylin sultan.

'Annen doğru söylüyor Denizkuşum.' diye destekliyor teyzem.

'Biraz daha duralım Deniz, öyle geçeriz eve.' diye erteliyor anneannem de. Çaresiz kabul ediyorum.

'Anne dışardayım ben.' diyorum korkarak çayı işaret ederken.

'Git hadi.'

Berk'i kapıdan uzak bir köşede sigara içerken buluyorum. Kör istedi bir göz Allah verdi iki göz. Kendi kendime başımı sallıyorum. Böyle bir şeye sevineceğim hiç aklıma gelmezdi ama şu an o kadar ihtiyacım var ki. Şu durumda kimse benden sağlıklı düşünmemi beklemiyordur inşallah.

Beni görünce söndürmeye yelteniyor,

'Söndürme.' diye panikle çığırıyorum. Şaşkın bakışları altında adımlarımı hızlandırıyorum. Hayır istemesem birer ikişer tüttürür, bu da.

'Hayırdır?' diyor tek kaşını kaldırarak. Tepsiyi kaldırıma bırakıp,çayı eline tutuşturuyorum.

Elindeki sigarayı uzanıp alırken, 'Hayır hayır.' diye söyleniyorum ben de. Ciğerlerime çekiyorum zehiri, iyi geldiği yok hiçbir şeye ama. Bu yanılsamaya malesef alışmış bulundum zamanında. Bir yudum çayı da gönderiyorum arkasından.

'Bilsem yakmazdım.' diyor Berk kaşlarını iyice çatarak. İkimizde sigara içmemize rağmen, birbirimize kızmaktan da geri durmuyoruz evet. Öyle şirin geliyor ki, belki de sinirlerim öyle gevşedi ki bilmiyorum. Uzanıp yanağına bir öpücük konduruyorum.

'Sen yakmasan ben yakacaktım zaten.' diyorum, kaşları düzelsin diye. Bir eliyle yanağımı okşuyor önce, sonra uzanıp sigarayı alıyor elimden. Bitene kadar döndürüyoruz kalan sigarayı aramızda. Ben içmeyeyim diye, daha çok nefes çekiyor içine. Bu hareketiyle ben de ciğer falan bırakmıyor asıl, haberi yok. Tam ben bir yenisi için cebime uzanmışken, yakalıyor bileğimden. İkimizin elindeki bitmiş çayları tepsinin üzerine bırakıyor. İki elimi, ellerinin arasına alıyor sonra. 'Yeter güzelim.' diyor sessizce, sonra ellerimin üstlerine birer öpücük bırakıyor.

İkna oluyorum, ellerimi kurtarıp beline sarıyorum. Göğsüne yaslıyorum başımı,

'Teyzemi bu gece burada tutacaklarmış, annemle Tülin teyzem kalacak yanında

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'Teyzemi bu gece burada tutacaklarmış, annemle Tülin teyzem kalacak yanında. Anneannem söyleyince eve geçeceğiz biz. Sen git istersen artık, yoruldun yeterince benim yüzümden.'

'Shht.. Öyle bir şey yok. Sen anneannenle mi kalacaksın bu gece?'

'Anneannemde kalırım muhtemelen, babam İzmir'de zaten.'

'Bende de kalabilirsin istersen, biliyorsun güzelim? Yani kafan dağılır -' diye açıklamaya çabalıyor.

'Biliyorum canım, ama annemleri bu haldeyken bırakmasam daha iyi. Teşekkür ederim.' diyip, kollarımı sıkılaştırıyorum.

'Her zaman.' diyip başımın üstüne bir öpücük konduruyor. Çalan telefonumla ayrılıyoruz, annem. Aramayı kapatıyorum.

'Hadi git artık sen, bana o kadar iyi geldin ki. ' derken gözümden bir damla kaçıveriyor. Kışıma yorgan oldu haberi yok. Elimle kuruluyorum hemen firariyi.

Önce iki yanağımı sonra burnumun üstünü öpüyor Berk. 'Sen de bana çok iyi geliyorsun güzelim.' diyor o da. Biraz göz yaşını da eve saklamak adına kovalıyorum Berk'i. Yoksa öpeceğim.

'Dikkatli sür arabayı.'

'Sen dikkatli sür, eve geçince haberdar et beni.'

'Sen de mesaj at.' diyip hastaneye yollanıyorum. Tam kapıdan dönüp, bir kez daha el sallıyorum. Vedamı karşılayıp gidiyor, ciğerimin köşesi.

YENİDEN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin