otobüs

24.3K 1.2K 694
                                    

İyi okumalar. 💎

Sabah uyandığ-siktir. Geç kalmışım, tanrım! İkici ders biter ben okula gidene kadar. Ah, lanet. Alelacele üzerime bir şeyler geçirip dış kapıya çıktım, ama beklemeye vaktim yoktu yürüken botlarımı giyinmeye çalışıyordum.

Asansöre geldiğimde hafif öne savruldum, az kalsın düşecektim. Son anda fren yaptım, Aferin haneul! Sevineceğin şey bu mu gerizekalı geç kaldın geç. "Bu da yeni moda mı?" tanıdık sesi duyduğumda kafamı kaldırıp doğruldum, belim çıkacakmış az kalsın.

Gülüyordu karşımdaki, sevgili(!) yan komşum. Neye güldüğünü anlamak için üzerime baktım, ah cidden. Çoraplarımın teki siyah teki beyaz gitmişim. "Senin yüzünden bu haldeyim." diyip diğer ayağımda botumu giydim. Asansör geldiğinde kapıyı açıp bana yol vemişti jungkook. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım.

"Çok sinirlisin, biraz sakin olmalısın." diyip dudaklarını aşağı sarkıttı, yüzüne ifadesizce bakıp tekrar bakışlarımı asansör kapısına çevirdim. "Benden ne kadar uzak olursan o kadar sakin olurum." diyip ayağımı ritimle yere vurmaya başladım, bu asansör neden bu kadar yavaş?

"Malesef, yan komşunum. Hergün görürsün büyük ihtimal." dediğinde başımı aşağı eğip derin nefes aldım, tanrım ben bunun gürültüsünü çekemem. Ne yapacağım? Daha yeni taşındım burayada? Ah cidden! Kahretmesin.

Asansör durunca hemen koşmaya başladım, otobüs durağı yakınımdaydı şükür ki. Durağa geldiğimde komşu bozuntusu'da arkamdan geliyordu. Sevmediğim ot dibimde bitiyor. Evet.

Otobüsüm geldiğinde hemen aceleyle binip kartımı okuttum, otobüs oldukça fazla kalabalıktı. Yanıma baktığımda jungkook'unda binmiş olduğunu gördüm. Yanıma gelip boş yere yerleşti, elimde kalan defterimi çantama yerleştirecekken araba birden hareket etti ve herşeyim yere döküldü. Tanrım! Bir gün içerisinde çok fazla değil mi bu aksilik? Apartman lanetli falan olmalı. Evet, kesinlikle öyle.

Eğilip zorda olsa toplamaya başladım, jungkook'da eğilip yardım etmeye başlamıştı. Hepsi onun yüzündendi zaten. Çantamı toplamıştık sonunda, ayağı kalkacakken tümsekten geçmişti otobüs ve ben jungkook'un üzerine düşmüştüm. Rezillik! Hiç biride yardım etmiyor, nerede insanlık?

"Ah cidden!" diyip söylene söylene ayağı kalktım, jungkook ise salak gibi sırıtıp duruyordu. Tanrım bu apartman bana hiçte şanslı gelmedi. Sabır dileyip sakinleşmeye çalıştım.

Otobüs ineceğim durakta durunca inip hızla okula girdim, arkama bakmak dahi istemiyordum. Normalde böyle sinirli bir insan değilim ama, tanrı aşkına olanlar çok saçma ve sinir bozucu değil miydi? Evet öyleydi.

"Ne bu sinir bebeğim?" diyip yanımdan yürümeye başladı ıseul. "Sorma, yeni taşındığım yer. Kabus." diyip başımı iki yana salladım, hatırlamak istemiyordum. "İlk defa böyle geç kalıyorsun haneul, bir sıkıntı yok ya? Kim canını sıktı, söyle gidip döveyim?" diyip yalandan hava yapınca haline gülüp kampüstün kafetaryasında bir masaya yerleştik.

Evet çoktan ara vermişlerdi. Bir daha ki derste artık azara hazır olmam lazım. "Anlat." diyip ısrarla yüzüme bakınca olanları anlattım geveze arkadaşıma. "Çoçuk yakışıklı mıydı bari?" diye bir soru yöneltince; 'çüş ıseul, o kadar şey anlattım tek düşündüğün bu mu?' Bakışlarımı attım. Omuz silkip güldü. "Selam kızlar." diyip masaya yerleşti taehyung. Kafamı suratsızca sallayıp ıseul'e çevirdim bakışlarımı.

"İşte öyle, acayip can sıkıcı biri. Birde işim diyor." diyip sabır istercesine tavana bakmaya başladım. "Neyi var yine bunun?" diye araya girdi taehyung. "Bu mu? Ben yanındayım salak." diyip suratımı huysuzca buruşturdum.

"Baya sinirli anlaşılan." diyip dudaklarını aşağı sarkıttı taehyung. "Evet, sinirliyim. Siz dengesiz erkekler yüzünden." diyip sinirle kaşlarımı çattım, taehyung'un suçu yoktu ama sinirliyim işte. Taehyung bizimle aynı bölümü okuyordu.

"Aaa, sevgilinden mi ayrıldın yoksa?" diyip masaya dayadı kollarını merakla kaşlarını kaldırdı, sonra aklına birşey gelmiş gibi elini bana doğru sallayıp arkasına yaslandı. "Doğru ya, senin sevgilin yoktu değil mi?" diyip güldüğünde göz devirip masanın altından ayağına bastım. Yalandan acıyla inleyince elimle 'oh olsun sana' işeratimi yapıp sessizce bize gülen ıseul'e çevirdim tekrar bakışlarımı. Onunda ayağına bastığımda ikiside suratsız suratsız bana bakmaya başlamıştı.

Şimdide ben gülüyordum, benimle dalga geçerseniz böyle olur. "Hadi derse gereksizler." jimin gelip bizi dürttüğünde derin bir nefes alıp yiyeceğim azarı düşündüm. Tanrım! Kabus gibi. Bu günlerde herşey kabus bana.

"Geldi sınıfın büyük başı." diyip alayla güldü ıseul. Bende gülmeden edememiştim, çünkü komikti. "Bana diyene bak." diyip dudak büzdü jimin. "Yuh jimin, karşında bir bayan var. Biraz nazik ol öküz." diyip göz devirdim. Suratını buruşturup omuz silktiğinde gülüp kafamı iki yana salladım. Asla değişmeyeceklerdi, kedi köpek gibiler cidden.

Sınıfa girdiğimizde herkez ayrı bir alemdeydi, mutluluklarına göz devirip sırama geçtim. "Bu yüz neden asık bakayım?" sıra arkadaşım daniel yanıma yerleşip elini sıraya yüzünü eline dayayıp bana odaklandığında omuz silktim.

"Ufak defek aksilikler." diyip göz devirdiğimde halime gülüp sırada düzelmişti. "Sonra konuşacağız." diye sessizce fısıldayınca içeri giren öğretmeni daha yeni fark etmiştim. Azara hazııır.

~~

"Hadi ya." diye başımda geveleyen arkadaşıma omuzlarımı düşürüp çaresizce baktığımda omuz silkip tekrar koluma yapıştı. "Ya rahat bırak beni, sen git ye iç. Hoca nasıl kızdı görmedin mi?" dediğimde kaşlarını çatıp ellerini belinde sabitledi. "Boş ver, dersini evde yaparsın, kafeteryaya gidiyoruz yürü." diyip zorla beni kaldırdı, evde yapamıyorum ki ders mers.

"Ya yapamıyorum işte ya." diyip omuz düşürüp kaşlarımı çattım, cidden ders yapmam lazımken ses var diye yapamamak; hapşuracakken, hamşuruğun geri kaçması gibi bir şeydi. "Hadi biraz kafan dağılsın." diyip zorla koluma girip kafeteryaya sürüklemeye başladı.

Masalardan birine yerleşip arka cebimden telefonu çıkartıp masaya koydum, koyduğum anda mesaj gelmişti, bu saatte annem babam mesaj atmaz ki. Gerçi onlar hiç mesaj atmaz, direk ararlar. "Oha bu kim? Sevgilimi yaptın benden habersiz?" diyip telefonumu eline aldığında anlamazca ıseul'e bakıyordum.

"Ver bakayım." diyip elinden telefonu aldığımda ekranda acayip bir resim vardı, yüzü seçilmiyordu. Oha! Bu benim telefonum değil ki? "Ya oha, telefonumu çaldırlar ya." diyip ağlama moduna geçtiğimde ıseul kolumu çimdikleyip 'salak mısın?' bakışlarını fırlattı bana.

Oy ve yorum yapmayı ihmal etmeyin, ilk bölümler sıkıcı olabilir. İleride şenlenecek umarım. Kitabımı çokca sever ve yorum yaparsınız umarım. Sizi seviyorum, kendinize cici bakın! 💜

apartment 55 ° jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin