tel toka and kredi kartı

11.5K 817 143
                                    

İyi okumalar. 💎

Haneul:
Palton bende kalmış.
Gelip al.

Haneul:
Jungkook?
Sana diyorum.

Haneul:
Dün maçtan sonra almayı unutmuşsun.
Siz erkekler maç dediniz mi kendinizi unutuyorsunuz.

Haneul:
Neredesin.
Hey!

Haneul:
Bak okula gidersem alamazsın.

Haneul:
Sana diyorum.

Haneul:
Ah, cidden.
Tanrım!

Haneul:
Bir de seninle mi uğraşacağım?

Haneul:
Jungkook?

Haneul:
Oyun mu oynuyorsun?

Haneul:
Peki.
Bende çöpe atarım.

Haneul:
Paltonu diyorum.
Çöpe atarım.

Haneul:
Neden mesajları okumuyorsun?

Haneul:
Eger dün sana sövdüğüm için yapıyorsan umrumda değil.

Haneul:
Eve gidip yine ses yaptın.

Haneul:
Ve ben zor uyudum.

Haneul:
Trip falan atıyorsan da umrumda degil.

Haneul:
Jungkook iyimisin?

Kaşlarımı çatıp elimde ki telefonu koltuğun üzerine bıraktım. Bu çocuk cevap vermemezlik yapmazdı? Önemli bir şey mi oldu acaba? Ne diye merak ediyorum ki?

Ama ya bir şey olduysa? Yani sevmiyorum falan ama, bir şey olsun istemezdim tabi ki. Koltuktan kalkıp hızla kapıdan dışarı çıktım, jungkook'un kapısına ilerleyip kapıyı tıklattım. Fakat açan olmamıştı, zile bastım. Yine açan olmamıştı, acaba bir yere mi gitti?

Telefondan numarasını tuşlayıp aradığımdan telefonun sesi evden geliyordu. Demekki evde, banyo da olmasın? İyi de yarım saat oldu yani, gerçi erkekler çok duruyor duşta ya. Malum. Ihm, neyse konu o değil.

"Jungkook, içerde misin?" kapıya vurup bağırdığımda ses gelmemişti. Derin bir nefes alıp ne yapacağımı düşündüm. "Min jae, tel toka getir bana!" diye bağırıp kaşlarımı çatarak kapının kilit yerine bakmaya başladım. Küçükken böyle kapı açmışlığım çoktur, televizyonda görüp merak edip denemiştim. Hepimiz yapmışızdır kesin.

"Ne oldu haneul? Ne yapyorsun?" diyip gözlerini ovuşturarak elindeki tel tokayı bana uzattı. "Daha yeni mi kalktın öküz." diyip göz devirdim. "Jungkook cevap vermiyor. Bir şey oldu sanırım." diyip tel tokayı kilite soktum.

Eğer yukarıdan kilitkemediyse açılırdı kapı. "Bak sen, sevgili(!) yan komşunu mu merak ettin sen?" diyip alayla gülümsediğinde elimle ayağına bir tane yapıştırmıştım. Biraz uğraş sonrası açılmayacağını anlamıştım. "Kart getir bana, kredi kartı gibi bir kart." diyip min jae'ye baktım. Ayakta uyuyordu, tanrım!

"Tamam." diyip sarsak sarsak eve yürümeye başladı. 5 dakika sonra geldiğinde kartı alıp açmaya çalıştım. "Ne yapıyorsunuz evladım burada?" evet, yaşlı teyze de geldiğine göre bütün bina'da dedikodu time başlasın. "Huh? Ne yapıyorsunuz siz öyle?" diyip platonik kız da gelmişti. Ah ne diye bu saatte uyanıyorlar? Okulum olmasa asla uyanmam.

"Aramalarına cevap vermemiş, bu da endişelendi." diyip parmağıyla beni gösterdiğinde dişlerimi sıkıp ayağına bir tane daha geçirdim. "Ah! Bu acıdı." dediğinde göz devirip kapıyı açma çalışmama devam ettim.

Sonunda kapıyı açtığımda hızla içeri girip odaları aradım. Odasına geldiğimde yerde yatıyordu, tanrım! Umarım ölmemiştir. Yanına gidip yüzümü yüzüne yaklaştırıp nefes alıp almadığına baktığımda nefes alıyordu şükür ki. Geri çekilip derin bir 'oh' çekip omuzlarından tutarak sarsmaya başladım.

apartment 55 ° jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin