+O güzel eller benden yorum esirgemesin şiirlerim, evet ben en çok şiirleri severim bu yüzden sizde benim şiirlerimsiniz. ++++
"Ve bende bir daha açmamak üzere bu konuyu kapattığımızı söyledim."
Cümlemi bitirdiğimde Kuanlin'in ufak bir onay hırıltısı çıkardığını işittim. Her akşam ona günümü anlatmak bir rutin olmuştu artık. Hala saçlarımı tarıyordu. Kemikli parmakları sarı tutamlarımın arasından yumuşakca kayıyordu.
Kuanlin oturma odamızdaki lavicert koltuğa oturmuştu. Bende bağdaş kurduğu uzun bacaklarının arasındaki boşlukta oturuyordum. Islak saçlarımı taraması için eğilmeme gerek yoktu, benden oldukça uzundu zaten. Elimdeki aynayı biraz daha kaldırıp saçlarıma baktım. Ense köklerim giderek uzuyordu ve sanırım favorilerimi kısaltmam lazımdı.
"Sarı çok güzel oldu, siyaha geri dönmen lazım."
Pür dikkat odaklanmış şekilde saçlarımı tararken mırıldandı. Konuştuklarımı duymamış bile olabilirdi. Aynamdan gördüğüm kadarıyla son derece odaklanmış görünüyordu. Hafifçe ona çevirdim başımı. Tek kaşımı kaldırıp keskin hatlara sahip yüzünde gezdirdim gözlerimi. Beyaz tenine zıt zift siyahı saçları ve gece karası gözleri ile ev halimizde bile yakışıklı görünüyordu.
"Ne? Sarı yakışmıştı ama? Hatta sende az önce güzel oldu dedin."
Kafamı ona çevirdiğimde elindeki tarağı kendine çekip yüzüme baktı. Saçlarımı boyamak istediğimi söylediğimde kararsızdı ancak boyayınca iyice kötü olmuştu. Kendisi çok beğense bile her sabah o bol berelerimi tüm tellerimi kapatacak şekilde geçiriyordu kafama. Sırf çıkarmadığımdan emin olmak için her gün o yorgunlukla kampüsün önüne geliyor ve beni alıyordu.
Kuanlin yirmi yedi yaşındaydı, bir aile hekimiydi. Çok zeki ve başarılı bir doktordu ve Seul Hastanesinin gözdesiydi. Ben ise Jihoon'dum. Feminen giyinen, moda tasarımı üçüncü sınıf öğrencisi. Yirminci yaşıma yeni girmiştim.
Ben henüz son sınıftayken, hayalim bu bölümü okumaktı. En başta idol olmak istiyordum. Bu okuduğum lisedeki herkesin hayaliydi, ancak realist olmak gerekiyordu. İdol olmak zordu. Stajı, stresi ve sorumluluğu yeterdi. Sonuç olarak ailemin desteği ile istediğim bölümü okumayı tercih etmiştim. Kampüsümüzün erkek yurdu yoktu. Sınırılı sayıda erkek öğrencisi vardı zaten, gerek duymamışlardı muhtemelen.
Ben ise dışarda kalmanın ve aileme daha da yük olmak istemememin sonucu olarak strese girmiştim. Havaların son derece sıcak olduğu o yaz günlerinden birinde annemi dinlememiş ve yurt aramaya çıkmıştım ki, gün boyu önlemsiz gezmem sonucu başıma güneş geçmişti ve bayılmıştım.
Bayıldığım gün acil nöbetçi doktoru Kuanlin olmuştu, uyandığımda endişeyle beni süzen gözlerini görmüştüm. Gün boyu bana yardımcı olmuştu. Neredeyse her saat başı yanımdaydı, aileme haber vermişti ve ben o gün sırf önlem olsun diye üç serum yemiştim. Taburcu olmak için prosedürleri imzaladığım sırada ise Kuanlin yanıma gelmişti.
Ailem ve ben dikkatle onu dinlerken utanarak bize kulak kabarttığını söylemişti ve bunun için özür dilemişti. Kendisinin Tayvan'dan yeni geldiğini ve bir ev arkadaşı istediğini açıklamıştı. Annem ve babam şüpheci gözlerle onu süzdükten sonra bana dönmüşlerdi, ben ise biraz düşüneceğim demiştim.
Tam olarak iki saat sonra valizler ile kapısındaydım. Tabikii düşünmüştüm, üç saniye kadar.
Bakın bir doktordu, herşeyden önce can güvenliğim vardı. Mesleğinin verdiği yetilerle temiz ve düzenliydi. Yemek yapabiliyordu, çok iyi yapıyordu hemde. Ayrıca o gün üzerimde bol beyaz tişörtüm ve dizlerimin biraz üzerinde biten papatya işlemeli kot elbisem vardı. Yani Kuanlin çoğu kişinin aksine, beni feminenliğimle benimsemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Giyerse Giderdi Hoşuma|| PanWink
FanfictionVe ben, senin için tüm bedelleri ödemeye hazırdım Küçük Prens. - Feminen Jihoon, Karizmatik Doktor Kuanlin.