"Bu yüzden gri ve kırmızı şeritli sık dokulu bir ekose giyiyorsanız mutlaka şık ve tek renk ayakkabılar tercih etmelisiniz, tercihen mat siyah."
Bay Kwon konuşuyordu. Bu benim için yalnızca bir arka sesti tabi kii. Çünkü kafam doluydu. O kadar doluydu ki, bedenimi bile taşıyamıyordum. Sabah okula gelirken yanlışlıkla iki farklı çorap giymem bu yüzdendi. Şükürler olsun ki moda tasarım okuyordum. İnsanlara bunun üzerinde çalıştığım yeni bir moda akımı olduğunu söyleyerek sıyrılmıştım işin içinden.
Dün gece Kuanlin ve ben dakikalarca ağlamıştık o balkonda. Böylece evrenimizin en derin anılarının yer aldığı o mucizevi mekanımız, artık olduğundan bile daha derin bir balkon olmuştu. En büyük sırdaşımız olan yıldızlı gecelerimizden bile daha büyük sırlara tanık olmuştu dün gece. Gözyaşlarımız geçmişe damlıyordu. O kadar çok damlamıştı ki anılarımızda boğulmuştuk.
Ben asla benim olmayan, Kuanlin ise bizzat başrolünde yer aldığı felaket senaryolarında boğulmuştu.
Aklıma gelince yine ürperdim. Onu sakinleştirmem çok uzun sürmüştü. Çünkü onu sakinleştirmek için önce kendime hakim olmam gerekmişti ve ben bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Tek yaptığım bilinçsizce titremek ve kesintisizce ağlamaktı. O kadar çok ağlamıştım ki, o kadar çok yorgun düşmüştü ki bedenim uzanıp onun koca bedenini sımsıkı sarmalayan kollarım uyuşuyordu. Tüm hücrelerim karıncalanırken kısa kollarımla acı bir yükle ağırlaşmış o adamı sarmalamıştım.
Sonunda kendimi kaskatı sıkıp titreyen ince bacaklarımın üzerinde durabildiğimde hala bağırarak ağlayan Kuanlin'i tutmuştum. Bir elim belini sımsıkı sararken ancak etrafa tutunarak yürüyebilmiştim kendi odama doğru. Bağımızın daha da büyülendiği ve birbirimizle daha da bağlandığımız o uğursuz gece de onu asla tek bırakamazdım. Bırakmamıştım da.
Zorlukla yardım ettim yürümesine. O an ufak bir panik atak yaşıyordu. Birden bire tarihin tozlu sayfalarını aralamak, kendini o acı kokan satırlara yeniden sokmak onu daha çok etkilemişti. Benim yalnızca duyunca bile kaldıramayıp düştüğüm tüm o anıları bizzat yaşamıştı Kuanlin. Bunca yıl omuzlarına yüklemişti. O kadar yükle yürümeye ve çalışmaya devam etmişti.
Ona olan bakış açım değişmişti. Ondan asla uzakaşmadım. Daha da hayran oldum. Bu kadar güçlü olması daha da derinden etkiledi beni. Daha bir parladı gözlerim iri bedenini süzerken. Mesleğindeki bu olağanüstü başarısına deli gibi hayran oldum. Zekası, gücü ve dimdik duruşu beni o kadar etkiledi ki. Bir kez daha diz çöktüm yalnızca gölgesine bile tapabileceğim bu adamın önünde.
İkimizde hiç konuşmadık. Yatağıma oturttum onu usulca. Odam her zaman ay ışıklarını net şekilde ağırlardı. Karanlıktan korkan ben asla perdelerim kapalı uyumazdım. Dün gece de öyleydi. Titreyen ufak parmaklarım binbir zorlukla teker teker usulca ilikleşmişti üzerine tam oturan dar kesim siyah gömleğini. Soğuktan ve şoktan buz keşmiş avuç içlerimi çıplak omuzlarına yerleştirmiştim güçlükle. Sert kumaşı usulca ittirdim zıt yönlere doğru. Gömlek teninden usulca kayıp hiçliğe düştü o gece.
Tam karşımda, bedenini örten tek kumaş siyah dar pantolonu. Nefesi sigarasının koyu gri dumanıyla süslenmiş, dolgun dudakları kurumuş ve kenarları çatlamış. Kaslı gövdesi ay ışığını bir ayna misali yansıtıyor. Usulca terlemiş boynundaki ter damlaları daha başarılı olmuş ay ışığını yansıtmakta. Ay çok kıskanmış kendisinden daha beyaz, tonlarca yıldız tozu serpilmiş kadar parlak olan bu teni. Bu kadar kusurlu bir geçmişe sahip olan adamın kendine tezat bu kadar kusursuz olması küstürmüş evreni kendine.
O an acıyla kavrulan bedeni boşlukta, karşısında yükünü almak isteyen ben. Boş boş bakıştık saniyeler birbirini kovalarken. Gözleri siyahın en koyu tonuydu. Ay ışığı hafifçe yansıdığı için birkaç parlak beyaz nokta süslüyordu irislerini. Kuanlin o an kelimeleri kifayetsiz kılacak kadar güzeldi. Onu betimlemek insanı şair ederdi. Ben ise edebiyattan anlamayan, boş beleş feminen bir çocuktum. Kuanlin herkes için zirveydi. Onun bir seviyesi yoktu, o seviyelerin en üstüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Giyerse Giderdi Hoşuma|| PanWink
FanfictionVe ben, senin için tüm bedelleri ödemeye hazırdım Küçük Prens. - Feminen Jihoon, Karizmatik Doktor Kuanlin.