+Tilki, küçük prensin sonu olacaktı.+

178 22 31
                                    

Bir süre yalnızca bekledik. Kalbim, varlığını belli etmek için son hızda çarpıyordu. Camları indirip derin derin soluklandık. Konuşacak hiçbir şeyimiz yoktu. İçten içe onun da benim gibi kavrulduğunu biliyordum. O hep bahsettiğimiz şey sonunda olmuştu. İkimiz bedenen ilk büyük temasımızı kurmuştuk. Ateş ve barut yan yana  gelmişti. Tutuşmuştuk. Bedenlerimiz alev alıyordu ve bu fizikseldi.

Seongwoo Hyung peşpeşe ısrarla arayınca arabadaki süremizin sonuna gelmiştik. Eve doğru adımlarken dizlerim titriyordu. Yine de düşmeden, arkama dönüp bakabilmiştim. Bu araba yalnızca, o hep hayranlık duyduğum arabamız değildi artık benim için. Bu anı asla unutmayacaktım.

"Neden bu kadar geciktiniz ki?" Kapıyı açar açmaz Daniel Hyung'dan duyduğumuz ilk cümle bu olmuştu. Seongwoo hyung hemen onun koluna vurup yüzündeki samimi gülümseme ile bizi selamlamıştı. İçeri girmek için hazırlanıyorduk ki, Ha Neul babasının uzun bacaklarının arasından çevikçe kaymış ve Kuanlin'in kucağına atlayıvermişti. Dengesi bir anlığına bozulduğu için hemen arkasından belini tuttum. Kuanlin kendini toparlayıp Ha Neul'u kucağına aldı. Kollarıyla ufaklığı sarıp yanaklarını öptükten sonra hala arkasında duran bana döndü. 'Teşekkür ederim' diye fısıldadı. Gülümsedim.

Yemek çoktan hazırdı. Bu yüzden gecenin geri kalanı masada geçti. Ha Neul, yeni oyuncakları için bize çok teşekkür etti. Oldukça nazik ve akıllı bir çocuktu. Ufak yaşında bir boşanma travması atlatmasına karşın mental sağlığını koruyabilmiş olması beni fazlasıyla rahatlattı. Bu ailenin kolay kurulmadığını biliyordum. Kuanlin'de biliyordu. Bu yüzden Ha Neul'e karşı çok hassastık ikimizde.

Oyuncakları açarken dizlerimiz üzerinde çöküp tatlı tepkilerini izledik. Kuanlin her oyuncak başına iki öpücük alıyordu. Ben sadece onları izlemekle yetiniyordum çünkü Ha Neul ve ben birbirimizi onunla olduğu kadar tanımıyorduk, bir amda beni de bu kadar sevmesini beklemiyordum elbette. Ama beklemediğim şekilde Ha Neul bana teşekkür edip minik kollarını boynuma sardı. Yüzümdeki şaşkın ifade ile donup kalsam bile, hemen ona karşılık verdim. Masaya benim kucağımda ilerlerken, Kuanlin'in üzerimizdeki parlak bakışlarını hissedebiliyordum.

Muhtemelen benim nasıl bir baba olacağımın hayalini kuruyordu. Bunu biliyordum çünkü Ha Neul'u kucağına aldığı ilk andan beri bende bunu düşünüyordum. Nasıl bir baba olacağını yalnızca düşlemek bile tarifi imkansız bir duyguydu. Muhtemelen dünyanın en iyi babası olacaktı.

Babaları uyarıp durmasına rağmen masada her söze girip Kuanlin'le sohbet etmeye çalışıyordu. Kuanlin için sorun değildi çünkü Ha Neul'u ne kadar çok sevdiğini biliyordum. Amcası sayılırdı. Onun bebekliğini bile biliyordu. Onunla ilgilenmek Kuanlin için bir zevkti. Sooyoung'u yani evin en minik üyesini sorduğumuzda 'uyuyor' cevabını almak ikimizi de üzmüştü elbette. Kuanlin araba yolculuğumuz boyunca Sooyoung'un biraz tombul bir bebek olduğundan ve onu görür görmez kollarını ısıracağından bahsedip durmuştu. Yüzündeki hayal kırıklığını net şekilde okudum. Yine de bozuntuya vermedi.

İşten, okulumdan, kariyer planlamalarından konuştuk. Seongwoo hyung, Daniel hyung ile beraber şirkette yönetici olarak çalışmaya başlamıştı. Anlattıklarına göre her şey çok iyi gidiyordu, Daniel hyung bunun sebebi olarak Seongwoo hyung'u gösterdi. Uzanıp yanağına sulu bir öpücük kondurduğunda biraz utandım ama Seongwoo hyungun kızıla dönen suratından, utanan tek kişi olmadığımı anladım. Üstelik Ha Neul mızıkçı bir tonda 'Baba' diye söylenmişti. Daniel hyungun bu davranışlarına alışık olsak bile her seferinde aynı senaryo oynuyordu.

Tatlı faslına geçtiğimizde duyulan tatlı bir ağlama sesi ile ağzım kulaklarıma vardı. Sooyoung uyanmış olmalıydı. Daniel hyung bizden izin isteyip koşar adımlarla minik kızını almaya gitti. Birkaç kapı ve adım sesinden sonra baba kız yanımıza geldiler. Sooyoung babasının koca gövdesinde ufacık kalmıştı. Ufacık elleriyle gözlerini ovuşturuyordu. Uyku mağrurluğu üzerindeyken yüzünün bazı kısımlarında kalan battaniye izlerine baktım. Sooyoung cidden tombul bir bebekti ve fazlasıyla tatlıydı.

Ne Giyerse Giderdi Hoşuma|| PanWinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin