14

35 12 0
                                    

5 Şubat 2017
Aradan iki gün geçmişti. Sorgu odasında masada başını kaldırıp, gözünü kırpıştırarak açan Garo: "Neredeyim ben, Sayhan'ı karşısında görünce gözlerini büyükçe açarak, Seeen...Hani şu lüks restoranın yakışıklı garsonu, Hakan! AB ülkesi vatandaşı olarak gelen benim gibi diplomatı..." Birden suspus olan Garo, çıt çıkarmadan açılan televizyonla şok olmuştu. Haberde:
"Değerli seyirciler, dün gece Diyarbakır'da bir restoranda yemek yiyen Kürt kökenli diplomat Gewre Gülnaz, Lüks otel odasında ölü bulundu! Güvenlik güçleri, konu hakkında soruşturma başlatıldığını söyledi."
Garo, öfke ve şaşkınlık içinde kekeleyerek ayağa kalktı: "Bu..ne demek oluyor..Ve nasıl? Ne istiyorsunuz benden?!!"
Sorgu odasında tansiyon, birden yükselmişti. Çünkü Sayhan, Garo'nun boğazını sıkarak:
"DEVRAN..NEREDE!!"
Ayakları havada kalan Garo, kısık ve boğuk sesle: "Bil..mi..yorr...umm!"
Sayhan, elini bıraktığında yere düşen Garo, eliyle boğazını sıvazladı: "BU YAPTIĞIN BEDELİ AĞIR OLACAK. BUNDAN HİÇ ŞÜPHEN OLMASIN, ESKER!"
Sayhan tebessüm ederek: "Öyle mi? Başını kaşıdı ve geri çekilerek, AYAZ!"
Avcı pantolonu ile içeri giren Ayaz, belinde takılı Mega 2000 cinsi tabancanın namlusuna sürdüğü mermiyi beklemeden Garo'nun bacağına sıktı. Garo yerde kıvranırken yanına yaklaşıp, sakin sesle: "Bak kızım, bu makinanın ömrü 25 bindir. Çoğu kişi bu makinaya taş atar. Yok ismi, boktan derler, yok menzili kısa derler. Sen bilmezsin, bizde siki yemeyen herşeye laf eder. Ha sen diicek olursan, bu da iş görür öbürü de, diye. O zaman tamam! Ama..ben, gördüğü işten ziyade hız isterim, çabuk olsun,dersen; Ayaz, elinde tuttuğu tabancayı Garo'nun başına bastırarak O zamanda bu makina, senin işini görür!!"
Garo, bir daha bağırarak: "TEMAM TEMAM, PES!! CEVAP VERECAĞM!! SÖYLE, SÖYLE SEN KİMİ İSTERRRSİN ESKER, KİMİİİ?!!"
Sayhan, Garo'nun bu kadar hemen pes etmesini beklemiyordu. Şüphelenmişti. Renk vermeden: "Neden burdasın! Az önce o adamla ne konuştun?"
Garo, az önce başına tabanca tutan Aynur'a bakarak: "Sen de gördün, eski sevgilimle eskileri hatırlamaya geldik."
Sayhan, gözlerini ayırmadan: "Neden önden gitti? Sanki emir verilmiş gibi bir hâli de vardı."
Garo, büyük bir kahkaha attı ve: "Diyerbekr'in sıradan kalay ustası ile ne işim olur?"
Sayhan: "Doğru doğru, size ancak Amerikan siki yeter, değil mi!" İkinci kez: "Devran nerede ve neler konuştun?"
Garo, bir daha gülerek: "Madem konuştukh ne konuştuysak, söyle bizde bilek!"

Aynur, Garo'nun kastane renkli saçından tutup yüzünü masaya vurdu. Ağzı burnu kanlar içinde kalan Garo, ayağa kalkarak kısık gözlerle: "Sana, bunun bedelni ödetceğm! Ödetceğm!"
Aynur: "KES LAN TIRAŞI! SANA, NE SORUYORSA ONA CEVAP VER!"
Sayhan'ın da ters bakışları arasında odadan dışarı çıkan Aynur, giderken de bağırarak:
"GÖZÜM ÜZERİNDE BİLMİŞ OL! BU DEFA KİMSE ELİMDEN ALAMAZ, SENİ!"
Aynur'un ardından Sayhan, kaldığı yerden Garo'ya: "Evet cevap bekliyorum! İstersen onunla devam et!"
Masadaki peçetelerden burnuna tampon yapan Garo: "Bak esker, oraya biri araci olmadan asla giremezsin! Çünkü bildiğim bir tek ana karargah var: Kandil! Devran'la herhangi konuşma yapmamışım. Hema bugin geleceğni de bilirim. Aynı restoranda.."
Sayhan, ikinci kez şüphelenmişti. Garo'ya: "Sana nasıl güveneceğiz peki?"
Garo ise, keyifle sandalyeye kasılarak: "Ben de bunu sormanı beklerdim. Kabul, Devran'ı size verecağm hemaaa.. Yılan misali yeşil gözleriyle, Sayhan'a bakarak, Benim, dosyamı kapatacakhsınz!"

40 DAKİKA (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin