H/25

36.6K 2.3K 962
                                    


Seaa

Medya: Aşkım canım balım bebeem Kuziim

Yani Kuzey

Smkfkdkelakdmm

..

"Neden öyle yazdım ben de bilmiyorum tamam mı? Sanırım yalnızca, bir an için, anlamasını istedim"

Hızla arkamı döndüm. Beni görmelerini istemiyordum. Derin'in arkası bana dönüktü. Ece ise önünde Derin olduğundan beni görmüyordu. Aslı ful odak ikisine bakıyordu. Gidip gitmemek arasında kalırken merakıma yenik düşüp duvarın dibine doğru gizlendim. Riske girmeye gerek yoktu.

"Ona ne zaman söylemeyi düşünüyorsun Derin?"

Ece'nin sesiyle kaşlarım çatılırken umarım yanlış anlamıyorumdur diye dua ediyordum.

"Söylersem bir şey değişmeyecek ki Ece."

"O zaman söyle gitsin, hem belki öğrenirse daha çok güvenir" diyen kişi bu kez Aslı'ydı.

"Yanılıyorsun, öğrenince güveni azalacak. O bana güvenmiyor, o bilinmeyene güveniyor."

Kaşlarım mümkünmüş gibi daha çok çatıldı duyduğum kahkaha sesi sanırım Ece'den geliyordu. Beni vurguna çeviren o cümle ise Aslı'dan çıkmıştı.

"Derin sen salak mısın kızım ya? Bilinmeyen sensin zaten ne demek bana değil de bilinmeyene güveniyor?"

Bir anda yükselen zil sesi ile konuştukları başka bir şeyi duymamıştım. Olduğun yerde kalakalmak şu an da tam bana uygun bir cümleydi. Sırtımı yaslayarak ağırlığımı duvara verdim. Bilinmeyen Derin'di. Bilinmeyen Derin Alkan'dı. Derin, bilinmeyendi!

Şimdiye dek bunu ne zaman düşünsem imkansız diye adlandırıyordum. Birkaç kez aklımda şüphe uyandırsa bile, ihtimal vermekte zorlanıyordum. Çünkü Derin'in bana karşı hisler barındırmadığını düşünüyordum. Normalde bu tür durumları kolayca anlayabilen biriydim. Ama görünen o ki Derin çok iyi bir oyuncuydu! Bunu benden çok iyi saklamıştı.

Açık kalan ağzımı zar zor topladım ve kafamı duvardan çıkarıp oldukları yere baktım. Gitmişlerdi.

Ulan bilinmeyen Derin'di!

Ağzımda yayılmaya başlayan gülümsemeyi elimle ağzımı kapayarak tuttum. Duvarın arkasından çıkıp merdivenlere doğru koşmaya başladığımda ise ne yaptığımın idrakında değildim. Derin'i görmek istiyordum. Ona her şeyi duydum demek istiyordum. Koridorun sonunda ki sınıflarına doğru koştum. Kapının önüne geldiğimde durmak istemiş olsamda hızımı alamamış, açık olan kapıdan içeri bodoslama dalmıştım. Öyle ki öğretmen masasına çarparak durabilmiştim. Bir anda tüm sınıf bana dönerken kendimi toplayıp direkt olarak Derin'in sırasına doğru bakındım.

Onu gördüğümde tam bir adım atacakken onun bir önünde oturan Kamil'i görmemle kaşlarımı çatıp duraksadım. Okula mı gelmişti?

Salak çocuk.

Dün gece feci şekilde sızmıştı ve bende onu yatırıp eve gitmiştim. Zaten o çoğunlukla dayısının boş evinde kaldığı için onu orada tek bırakmak pekte sorun değildi. Çünkü sürekli ailesiyle kavga edip evden çıkınca zaten yalnız başına orada kalırdı.

Dün ki kötü durumuna rağmen bu aptal uyanıp bir de okula mı gelmişti yani? Cidden böyle bir şeyi hangi akılla yaptı? Olduğum yerde durmaya son verip hızlı adımlarla onun yanına ilerledim.

"Olum sen mal mısın?"

İstemsizce yüksek çıkan sesimden dolayı tüm sınıf tekrar bana bakmıştı. Bunu fark edip fısıldarcasına konuşmaya başladım. "Gece hayvan gibi içip sabahında okula mı geliyorsun" dediğimde gözlerim bize bakan, hemen bir arka sırada oturan Derin'e kaymıştı. Yutkunup tekrar Kamil'e dönmüştüm.

Şimdi değil Kuzey, şimdi değil, odaklan.

Kamil kafasını sıradan kaldırıp esnedi. "Evde kafayı yerdim oğlum ne yapayım" diyerek arkasına yaslanırken benim aklımda Burak'ın sabah söyledikleri yankılanıyordu. Kamil'in şu an okulda olması hiç iyi olmayacaktı.

"Kamil!"

Bir anda bağırarak ayağa kalktım ve Kamil'i kolundan tutup kaldırmaya çalıştım. İkinci denememde başarılı olduğumda "sana çok önemli bir şey anlatacağım gel" demiştim. Kamil kolunu ellerimin arasından çekerek yürümeyi sonlandırdı ve gözlerinin altını ovuşturdu.

"Zil çaldı ders başlayacak şimdi nereye" diye sormuştu. Onu çekelemeyi bırakıp sırasından çantasını aldım.

"Çok önemli şeyler oldu anlatmam gerek okuldan çıkmamız lazım" dediğimde yalan söylemiyordum. Ona gerçekten anlatacaklarım vardı. Birkaç aydır bilmediğim bir kızla konuştuğum ve o kızın Kamil'in yakın kankası Derin'in çıkması gibi.

Kamil gülüp "siktir git Kuzey" diyerek sırasına dönerken uykulu uykulu mırıldanıyordu. "Daha dün gece beraberdik sabahın köründe ne yaşamış olabilirsin?"

Dediklerini duyduğumu bilmiyordu. Sözlerine göz devirdim. Daha sabahın köründe neler neler yaşamıştım bir bilse. "Kamil gerçekten çok önemli" dediğimde pes etmeyip sırsına doğru yürümeye devam etmişti. Onu okuldan çıkaracaktım çünkü Burak rahat durmayacaktı. Ona doğru ilerleyip kolundan tuttum ve ilerlemesini durdurdum. Elimle ağzımı kapatıp kulağına eğildim. Madem gelmiyordu. Bende onu getirtecek şeyleri söylerdim.

"Ben Derin'den hoşlanıyorum."

....

Siktttiiiir dediğinizi duyar gibiyim.

Ya da
Kuzey galiba cümleyi karıştırdığının farkında bile değil

Şimdi ne yapsa Kamil inanmaz

dediğinize de duyar gibiyim.

Ama bakalım, Kuzey cümleleri mi karıştırmış. Yoksa bilerek mi söylemiş. 🤷🏻‍♀️🤷🏻‍♀️🤷🏻‍♀️

Hissiz || Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin