H/34

36.9K 2.1K 720
                                    

34. Bölüme gelmişiz yahu.

Ne kadar hızlı akıyor zaman.

Farkında bile değildim.

Bu arada medyada Ece kızımız varr

Neyse, yavaş yavaş bölüme alayım sizi o zaman dmdmd

Yebeyee hegeee

...

Öylece durup Kamil'in ardından bakarken beni hareketlendiren şey Kuzey'in yanımdan geçip gitmesi ve Kamil'in peşine takılması olmuştu. Bende Ece'yi tutup onların peşinden gitmeden hemen önce son kez Berna'ya bakmış, hala aynı pozisyonda dona kalmış olduğunu gördükten sonra ona üzüldüğümü gizlemeyen bir surat ifadesi takınmaktan kendimi alıkoyamamıştım.

Elini tuttuğum Ece'yi kendimle beraber hızla adımlayan Kuzey ve Kamil'in ardından ilerletirken hala Berna'ya üzülmekteydim.

Kamil'in ona yaptıklarından dolayı üzülmüyordum, hayır.

Üzüldüğüm, onun yaptığı yanlış şeyleri bir savunma olarak kullanmasıydı. Belkide bu yaptığının işe yarayıp Kamil'in onu affedeceğini sanmasına da üzülüyor olabilirdim. Durumum karışıktı. Sadece içimden bir ses 'keşke böyle olmasaydı' diyordu.

Gerçekten keşkelerin bir işe yaramadığını tekrar tekrar anlarken bahçeye çıkmıştık.

Kamil bahçenin sonuna doğru yürüyüp boş bir banka kendini attığında Kuzey'de yanına varmıştı. Ece'nin duraksayan adımları benide durdururken dönüp ona baktım. Suratında ki ifadeyi anlamıyordum. İçinden geçenleri tahmin etsemde kesin bir kanı koyamıyordum ne yazık ki. O an Kuzey ve Kamil'in yanına gitmektense rotamızı değiştirip onu arka bahçeye çekiştirmeye başldım.

Konuşmaya ihtiyacı vardı.

Hem Kuzey ve Kamil'in de yalnız kalması, Kamil için daha iyi olabilirdi.

Ece ve Kamil, Aslı'nın anlattıklarına göre 9. Sınıftan beri tanışıyorlardı. Ben bu okula geçen yıl geldiğim için olayları pek bilmiyordum. Bildiğim çoğu şeyi ya Ece'den ya da Aslı'dan öğrenmiştim. Arka bahçemizde yalnızca iki bank vardı ve şu an ikiside boştu. Daha yakın olanına oturduğumuzda direkt olarak Ece'ye döndüm. Başını önüne eğmişti.

"İyi misin?" diye gereksiz bir soru sordum.

Değildi.

Bana baktı önce sonra pes edip suskunluğuna ara verdi.

"10. sınıfın ikinci döneminden beri birlikteydiler. Ve ben o günden beri içten içe ayrılmaları için dua bile ettim. Biliyorum yanlıştı. Ama yaptım. Çünkü o kız Kamil'i sevmiyordu. Kamil onu her ne kadar çok sevsede."

Duraksasada, içini dökmesine devam etmesi için, bir şey söylemedim.

"Eğer gerçekten Kamil'i sevseydi yemin ederim daha çok mutlu olmaları için bile dua edebilirdim. Ama öyle değildi Derin. Onu sevmiyordu. Ve ben hiç bir şey yapamazdım çünkü Kamil'i kaybetmiştim."

Gözleri daha da dolarken elimle omzunu tutup okşadım.

Aslı'nın anlattıklarına göre; Kamil ve Ece 9. sınıfta sürekli birbiriyle atışıp duruyorlarmış. Ancak bu atışmalar kavga babında değilmiş. Ece ondan hoşlanıyormuş ve bunu bir türlü kabul etmiyormuş. Kamil'se ondan etkileniyormuş. Bir nevi hoşlanma gibi. Kamil her ne zaman ona yakınlık göstermeye çalışsa Ece 'hoşlanmıyorum' görüntüsü vermek için umursamaz davranıyormuş. Bir süre sonra Kamil, Ece'nin bu davranışlarından dolayı gerçekten ondan hoşlanmadığını sanmış ve bu durumu yavaş yavaş sonlandırmış.

Hissiz || Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin