23. Melek

5.4K 123 79
                                    

Kuşlar bulunduğu ağaç dallarından hızla ayrıldı ve yeniden bir sürü olarak başka bir ağaca doğru uçuştular. Dizleri, sertleşmiş toprağa çarptı. Çevresindeki hafif esen yeli, kuş seslerini duyamayacak kadar güçlü bir çınlama vardı şimdi kulaklarında... Bu şey, telefonu kapalı olan birini uzunca çaldırmaya andırıyordu.

Vücudu soğuk ve nemli toprağa değiyordu. Yağmur dineli toprak hala kurumamıştı. Vücudundaki keskin yanmayı nefes alıp verdikçe daha çok hissediyor, akan kan, yerdeki kurumuş çam çöplerini ve küçük taş parçalarını ıslatıyordu. Göz odağını yavaşça kaybediyor, görüntüsü her geçen dakika bulanıklaşıyordu. Bunu gözlerini kırpsa da geçiremiyordu. Bedenine değen bir çift elin, vücudunu sardığını hissetse de karşılık veremiyordu.

Nefes alması güçleşiyordu. Ok, kolunu sıyırıp kaburgasına saplanmıştı. Bill oku çıkarmaması gerektiğini iyi biliyordu. Bunu yapacak olursa iç organlarına zarar verebilir, kan kaybından ölebilirdi.

Artık öldüğümü anlamıştım. Bir melek ismimi sayıklıyordu. Gitmek istediğim cennete çağıran bir melekti bu.

"Hayır. Beverly, hayır!" Melek korkuyla bağırıyordu.

Özlemle beklediğim ses arada sırada kesiliyor, yerini hıçkırıklara bırakıyordu. Kulağımın çınlama sesi yerine meleğimin sesine odaklanmaya çalışıyordum.

"Beverly,lütfen! Beverly, beni dinle,lütfen,lütfen. Beverly,lütfen!"

Evet bende bir şeyler söylemek istedim;herhangi bir şey fakat yapamıyordum.

"Beverly..." diye seslendi melek. O mükemmel sesinde acı vardı.

"Geçecek güzelim tamam mı? Gözlerini açık tut, benimle kal Beverly. Lütfen..." Melek hıçkırıklara boğulmuştu.

Başımda ve kulaklarımda sert bir baskı vardı ve çok acıyordu. Kaburgalarımdaki ağırlaşan acı gittikçe çoğalıyordu. Nefes nefese inledim. Yapabildiğim tek şey buydu.

Beverly'nin inlemeleri artıyordu. Bill, onu kaybetmekten o kadar çok korkuyordu ki, onu duyabileceğini umarak bir çok şey söylüyor,bilicini açık tutmaya çalışıyordu. Onu kanlar içinde ve acıyla kıvranırken gördüğü için oldukça üzgün hissediyor, kendini sorumlu tutuyordu. Gözyaşları yanaklarından süzülüp gömleğini ıslatırken elleri kan kaplıydı... Beverly'nin kanı ile.

"S*ktiğimin ambulansı nerede kaldı?!" Elini yumruk yapıp sertçe ağacı yumrukladı. Beverly, Bill'i aradıktan hemen sonra 911'i aramış, verdiği adrese polis ve ambulans çağırmıştı. Polis Teşkilatından bir grup ekip olay yerine ve dağ evine arama başlatırken, şerifin ekiplerinden bir kaç kişi Lukas'ı tutuklayıp götürdü. Lukas zorluk çıkarmadan amirler ile giderken gülümsüyordu. Bill'in Lukas'ı öldüresiye dövme arzusu Beverly yüzünden askıda kaldı.

Keskin bir bıçak saplanmış gibi hissettim. Burası cennet olamazdı değil mi? Burada cennet için fazla acı vardı.

Meleğin yüzüne güneş ışıkları vuruyordu.Dudakları nemli duruyordu. Görüntü iyice bulanıklaşmadan yüz hatlarına son kez baktım. Vücudum uyuşuyordu ve sanki acım diniyordu. Gözlerimi kapatmadan önce göz ucumda duran yaşı yanaklarımdan aşağıya bıraktım.

Artık meleğimin yanına gidebilecektim.

Dudaklarını kanayasıya ısırdı. Elleri ağaca vurmaktan bitap olmuş sızım sızım sızlıyordu. Beverly'nin gözünden akan yaşı sildi ve saçlarını okşadı. Hıçkırıklarını onun alnına dudaklarını bastırarak dindirmeye çalışıyordu. Gözyaşları Beverly'nin yüzünü ıslattı. Kan ile karışık çilek kokusunu ciğerlerine çekti. Onu öylesine özlemişti ki. Bu koku onu biraz olsun yatıştırmıştı.

Bubblegum || Skarsgård -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin