2- her zaman birlikte... belki?

5.9K 363 141
                                    

flashback, 2003

''Jungkook beni bekle!''

Annemin elini bırakıp Jungkook'a doğru koşmaya başladığımda Jungkook da annesiyle beraber durmuş ve bana doğru dönmüştü. Annemin yavaşlamam gerektiğini söyleyen uyarılarını dikkate almadan son hızımla Jungkook'a ulaştım.

''Yun gelmeyeceksin sandım!'' dedi heyecanla.

Annem yanımıza ulaştığında gülerek Jungkook'un annesine döndü.

''Uyanamamışız. Yun da korktu.''

Jungkook'un annesi Eunhee teyze de gülmüştü. ''Evet, sizi aradık. Uyanamadığınızı fark edince yürüyelim dedik.''

Jungkook kendi annesine ve benimkine döndü. ''Tamam siz gidebilirsiniz. Ben Yun'a göz kulak olurum.''

''Aigoo~ Benim güzel oğlum büyümüş mü?'' diyerek yanağını çekiştirdi annem.

''İkiniz de birinci sınıfa gidiyorsunuz ama bazen erkenden büyümüş olduğunuzu düşünüyorum?'' dedi Eunhee teyze.

''Aishh bana göz kulak olmana gerek yok. Ben de büyüdüm!'' diyerek huysuzlandığımda Eunhee teyze gülerek saçlarımı okşadı.

Okulun dibinde olduğumuzdan biz demir kapıdan içeri girene kadar bizi izlemişler ve sonrasında büyük ihtimalle okulun yakınlarında beraber kahve içmeye gitmişlerdi.

''Of ya...'' dedim aklıma gelen şey ile.

''Ne oldu?'' dediğinde ters ters ona baktım.

''Öğretmen neden seni ve Chaeyoung'u eşleştirdi ki?'' dedim. ''Hani birlikte olacaktık.''

''Bilmiyorum. Chaeyoung ayağıma basıp duruyor her provada. İkimiz iyi bir ikili olurduk.'' dedi o da ve dudaklarını büzdü.

Okulun kapısının önüne geldiğimizde ilk dersimizde prova yapacağımızı hatırladım. Okula başladığımız için gösteri yapacaktık ve Jungkook ile eşleşmediğim için çok üzülmüştüm. Hatta ağlamıştım ama öğretmen değiştirmemişti.

''Arka bahçede oturalım mı ilk ders?'' dedi Jungkook, birden düşüncelerimi okuyup okumadığını sorgulamıştım.

''Daha birinci sınıftayız, hemen dersten kaçmayı mı öğrendin?'' dedim gülerek.

''Sanki sen de düşünmedin, Yun.'' dedi. ''Çantamda çilekli süt var. Annem ikimiz için koydu. Sütlerimizi içip sınıfa gideriz.''

Heyecanla ellerimi çırptım. Teklifini kabul ettiğimi anlayınca önden önden koşmaya başlamıştı. Ahhh, koşmasından nefret ediyordum. Asla yetişemiyordum fakat nefes nefese takip etmiştim onu. Tıpış tıpış gidiyordum her seferinde peşinden.

Arka bahçedeki banklardan birine oturduğunda kendimi yanına bıraktım. Ben nefes nefese kendime gelmeye çalışırken o sütümü açıp pipetiyle birlikte bana vermişti.

''Büyüdüğümüzde de bundan içmeye devam ederiz değil mi?'' dedim çilekli aromayla mayışırken.

''Büyükler farklı şeyler içiyorlar. Hiç görmedin mi?'' dediğinde kaşlarımı çattım.

''Benimle çilekli süt içmeyi bırakacak mısın?'' dedim ona karşılık.

''Hayır.'' dediğinde güldüm.

Arka bahçede çilekleri sütlerimizi bitirip oyun oynamıştık. Dersin çoktan geçtiğinin ve ikinci ders vaktinin geldiğinden bihaberdik. Sanki evimizin sokağında oynuyormuş gibi dalmıştık oyuna. Tabii her seferinde olduğu gibi oyunun ortasında kavga etmiştik, şimdi ise bankın bir ucunda o bir ucunda ben küsmüş bir şekilde oturuyorduk.

strawberry milk • jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin