F I N A L
''Okullar tatil olduğunda evleneceğim derken şaka yapıyorsun sanmıştım ama şu haline bak seni gelinlik içinde izliyorum.''
Aynadan gülümseyerek kendimi izlemem Min hee'nin söyledikleriyle son bulmuştu. Onun inanamıyormuş gibi bakan suratına bakıp bir kahkaha patlattığımda kısa bir duraksamadan sonra o da gülmüştü. İnanamıyorduk. İkimiz de.
''Yun-ah, Tanrı'm çok duygusallaştım neden böyle oldu?'' derken gelinliğimin etekleriyle uğraşıyordu.
''Ağlayayım deme sakın. İkimizin de makyajı berbat olacak.'' dediğimde kafasını salladı ağır ağır.
Min hee gelin odasını ikimiz için de su almak için terk ederken aynaya dönüp beyazlar içindeki halime bakıp gülümsedim. Hayatımın hiçbir anında bu kadar mutlu ve heyecanlı olduğumu hatırlamıyordum. Yaşadığım her şeyin bir rüya olmasından çok korkuyordum, hiç bitmesin istiyordum ve sonsuza kadar Jungkook ile birbirimize ait olalım istiyordum. Bir daha ondan ayrılmak aklımın ucundan geçirmeyeceğim bir şeydi artık. Bir daha asla ayrılmayacaktık.
Sabah yanımda getirdiğim sırt çantamdan anne ve babamla olan fotoğrafımı çıkartıp eteklerimi düzeltip uzun kırmızı koltuğa oturdum. Anne ve babamın gülerek bana bakan suratlarını gülümseyerek izledim bir süre.
''Anne, baba...'' dedim. ''Ben evleniyorum. Hem de Jungkook ile inanabiliyor musunuz?'' derken kıkırdadım. Şuan biri içeri girse fotoğrafla konuşan bir gelini anca deliler hastanesine yatırırdı.
''Eskiden fotoğraflarınızla konuşurken hep ağlardım... Beni izlerken nasıl üzüldüğünüzü ve endişelendiğinizi biliyorum. Artık rahat uyuyun, Jungkook benimle ve ben de hep onunla olacağım. Çok mutlu olacağım, söz veriyorum.'' dedikten sonra fotoğrafı dudaklarıma bastırıp derin bir nefes aldıktan sonra geri çektim. ''Artık yorulduğum zaman sırtımı yaslayacağım biri var. Ben yalnız değilim, korkmayın olur mu?''
Gözlerim dolmuştu. Makyajı akmış bir gelin olacağım gibi gözüküyordu. Evlenmeden önce bu odada babamla konuşmayı, annemle vedalaşmayı ve ne bileyim ailelerimizin de olduğu bir düğün hayal ederdim. Bu beni duygusallaştırıyordu.
''Beni görselerdi benden başka bir damat hayal edemezlerdi eminim.''
İçeride benden başka birinin olduğunun farkında bile değildim. Duyduğum tanıdık ses korkmamı ve irkilerek kafamı kaldırmama sebep olmuştu. Jungkook kapı pervazında bütün ışıltısıyla beni fotoğrafla konuşurken izliyordu. Göz pınarlarımdaki yaşın akmasını engelleyip fotoğrafı koltuğa bırakırken ayaklandım.
''Ve ben de senden başka bir insanla hayatımı birleştirmeyi hayal edemezdim.'' derken baştan aşağı beni süzdü. ''Çok güzelsin...''
''Sen de öylesin.'' dedim. ''Sen her şeyinle çok güzelsin, bana özelsin.''
Gülümseyerek kafasını eğdi ve kapıyı kapattı. Yavaş adımlarla bana doğru gelirken takım elbise içindeki bu adamın birkaç saat içinde tamamen, resmiyette de bana ait olacağı gerçeğini kalbime alıştırmaya çalışıyordum. Kalbim... Birazdan duracaktı.
''Seni o kadar güzel seveceğim ki, Yun-ah... Tüm kalbimi sana vereceğim. Her şeyimle senin için yaşayacağım.''
Ellerini belime yerleştirirken bana çok güzel bakıyordu. Bir kedi gibi göğsüne yaslanıp kolları arasına kıvrılıp yatmak istiyordum.
''Ben de...'' dedim. ''Her saniye seni daha fazla seveceğim.''
Dudağıma yakın bir yere öpücük kondurup çekildiğinde gülümsüyorduk ikimiz de. Onun da gözleri ışıl ışıldı, benim de öyle. Böyle parıldamak için gereken tek şey buymuş diye düşündüm. Sadece birbirimizin olmak yetermiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberry milk • jjk
Fanfiction''Tüm o güzel anılar ve fotoğraflar... Tutunduğum tek şey.''