14- kimsesiz kalmış iki çocuk.

3.3K 267 96
                                    

part one

''Kaç yaşında olursan ol geçecekmiş gibi gelecek, kaç yaşında olursan ol geçmeyecek."

flashback, 2011

''Jungkookie, hepimiz seni bekliyoruz. Aşağı gel de gidelim.''

Annemin sesini duymamla irkilmiştim fakat üzerinde olduğum işi bırakmamıştım elbette. Odamın duvardan çıkan kolonuna Yun ile olan fotoğraflarımızdan birkaçını asıyordum. Birkaç tanesi albümümde ve bir tanesi de cebimde duracaktı. Abim abarttığımı söyleyip duruyordu ama fotoğrafı yanımda taşıdığı zaman özlemimi biraz olsun geçirebiliyor gibi hissediyordum.

Hayır özlemim hiç geçmiyordu...

Son fotoğrafı da yapıştırıp birini cebime atınca ceketimi giyip odamdan koşarak çıkmıştım. Aşağı hızlı hızlı inerken abim gülerek bana bakıyordu.

''Yun ile olan fotoğraflarıyla uğraşıyordu eminim.''

Bu kadar çabuk bilmesine şaşırmıştım.

''Bence Japonca tekrarı yapıyordu benim oğlum. Bazılarının aksine daha akıcı konuşmak için çabalıyor.'' dedi babam abime doğru.

''Konuşuyorum işte. Akıcı olmasına ne gerek var?'' dedi abim ve kapıya doğru yürüdü umursamazca.

''Gidebilir miyiz artık?'' diyen annem ellerindeki birkaç eşyayla dikiliyordu. Bir elindekileri ben diğerlerini abim alınca çıkmıştık evden.

Bagaja eşyaları yerleştirirken abim benimle alay etmeye başlamıştı.

''E Japonca çalışmışsın. Konuşsana bir şeyler.'' dediğinde yapmacık bir şekilde gülümseme oturtmuştum yüzüme.

''Çok akıcı küfür etmeyi öğrendim. Etmemi ister misin?'' dediğimde annem kaşlarını çatarak olaya müdahale etmişti.

''Çok ayıp!'' dedikten sonra abime döndü. ''Çocuk arkadaşını özlüyor. Fotoğraflarla zaman geçirmesi normal. Uğraşma!''

Abim gülerek bir adım geri çekilmişti. O sırada babam bagajı kapatıp ellerini çırpmıştı.

''Yerlerinizi alın. Gidelim ve mükemmel bir piknik yapalım.'' dediğinde annem ön koltuğa, babam sürücü koltuğuna ve abimle ben de arkaya geçmiştik.

''Şurada birkaç ay okula gideceksiniz alt tarafı. Tatile giriyorsunuz sonra. Yun'u ziyaret etmeye gideriz tatilde.'' dedi babam.

''Hiç birkaç ay gibi değil. Okula gittiğim zaman saniyeler bile geçmiyor.'' diye mırıldandım.

''En son ne zaman konuştunuz?'' diye sordu annem aynadan bana bakarken.

''Dün gece.'' dedim. ''Bu akşam yine aramayı planlıyorum.''

''Ben de dün sabah konuşmuştum Sominle.'' diyerek cevap vermişti annem.

Elimi pantolonumun cebine sokup fotoğrafın varlığını hissedince gülümsemiştim ve kafamdaki görüntüsüyle cama dönmüştüm. Henüz 3 ay olmuştu ama onu çok özlemiştim. Gülümsemesini, heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatırken önüne gelen saçlarını savurup durmasını, onunla çilekli süt içmeyi ve toplayabildiğim ne kadar leylak varsa ona verişimi. Hepsini çok özlemiştim.

Eskiden uyanır uyanmaz soluğu yanında aldığım insan artık yoktu ve ben burada yalnızca günlerimi dolduruyordum. Sanki bir oyunda zorlu görevdeymişim de görevi tamamlarsam ödülüm Yun olacakmış gibiydi.

''Üniversite için Kore'ye dönmek istiyorum. Bu şehir beni geriyor.'' dedi abim birden. Ona katılıyordum.

''Ben de abimle gideyim mi?''

strawberry milk • jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin