2.BÖLÜM - YAZ ATEŞİ

10.7K 758 93
                                    

Bol müzikli, iki bölümlü geri döndüm =) uzun bir ara oldu. Ama Şubat'ta bir şeylik vardı, İnşallah İlkbaharın ilk günü uğurlu gelir =)
Bahar ayının ilk gününe yakışan, sımsıcak bir bölüm sizlerle =) Özlendiniz...

*****
Hiç de İlker’in düşündüğü gibi olmamıştı, yolda çok eğlenmiş sürekli fotoğraf çekilmişlerdi ve kamp alanına geldiklerinde yine gülüşerek çadırları kurmaya başladılar.

Etraf hep yeşillikti. Coşkun derenin sesi kamp kurdukları yere kadar geliyordu. Çeşit çeşit ağaçlar ve doğa kokusu hepsini büyülemiş, kendine hayran bırakmıştı.

Kuzey İnci’ye sırıttı, “Akşam çadır fantezisi yaparız. Temiz hava iyi gelir ikimize de. Ben yerli yamyam olurum, sen de yiyeceğim yem,” deyip, göz kırptı.

İnci yüzünü buruşturup, belini doğrulttu ve adama bakarak elini beline koydu. “Ya ne berbat fantezilerin var. Arabada Cem abiye yakalandık, tutturdun iş yeri fantezisi diye, Oğuz’a yakalandık. Şimdi de topluca kuzenlerine mi yakalanalım, o çadır başımıza devrilince? Cık cık cık... Yazık ya!”

“Ya ne yıkılacak çadır? Niye yıkılsın, bina mı bu?”
İnci “Sabır ya! İki günde sevişmeden dur Kuzey. Eminim yapabilirsin."
“Bu konuda çok da güvenme bana.” dedi.
İnci çadırı bıraktı “Kendi kendine kur çadırı,” deyip, kızların yanına gitti. “Çadırınızda fazladan yer var mı?”

Kuzey arkasından “İnci! Saçmalama ya!” diye bağırsa da kadın onu duymamıştı.
Melisa ile Naz gülümsedi, “Var tabi,” dediler aynı anda.
“İyi ben sizinle kalabilir miyim?”

Naz bir kadına bir de arkasından saydıran Kuzey’e baktı. “Eşiniz?”
“O eşim değil. Yerli bir çeşit yamyammış.”
“Ne?” Melisa yüzünü buruşturdu.
“Evlenince her erkek öküz olur. Benimki yamyam çıktı. Bu da benim şansım.”

İki kız kıkırdadı. “İyi kal da akşam bizi de kazana atmasa bari.”
“Atmaz atmaz, korkmayın.”
İlker çadırını kurduktan sonra eline uzun bir sopa aldı ve Kuzey’e seslendi, “Ben ormanda yürüyorum.”
“Tamam. Fazla uzaklaşma.”
“Korkma kurtlar kapmaz,” dedi ve yürümeye başladı.

Bunu duyan Naz elindeki ip ve küçük malzemeleri Melisa’nın kucağına atıp, adamın peşinden gitmek için ayaklandı.
“Ben gidiyorum.”
“Kızım saçmalama,” diye fısıldadı Melisa. İnci’nin onlara anlamadan ve sırıtarak baktıklarını görünce, Melisa da ona sırıttı.

“Ya bırak, adam gidiyor Meli ya.” Kuzeninden kurtuldu ve kimseye çaktırmadan İlker’in peşinden koşturdu.
Melisa İnci’nin bakışlarını görünce yutkundu. “Şeyi var. Tik.”
“Tik mi?”
“Evet, tiki var. Biri ormanda yürüyüşe çıktı mı illa o da çıkacak. Duramaz.”

“Anladım. Bizim orada adı değişik demek ki.”
Melisa sesini düzeltmek için öksürdü, “Af buyur sizin oralarda adı ne?”
İnci gülümsedi, “Aşk.”

*

İlker elindeki sopayla çalılara vura vura yürürken, Naz da sessizce adamın peşinden gidiyordu. En iyisi ilgisini çekmek diye düşünürken, birden kendini yere atıp, “Ah bacağım!” diye inledi.

İlker ise duymamış gibi yürümeye devam etti.
Naz ayağa kalkıp, biraz daha yaklaştı, yine kendini yere atamazdı, poposu acıyordu canım, bu sefer yere oturup daha kuvvetli bağırdı. “Ah bacağım!”
İlker yine duymamıştı.

Naz lanet edip, adamın peşinden koştu. Bacağına hep çalıların dikenleri batıyordu, “Of!” diye inlerken İlker’e fazla yaklaşmıştı. İlker arkasında birinin olduğunu hissedip, elindeki sopa ile birden dönünce yüz yüze geldiler.
İşte o an Naz anladı adamın neden onu duymadığını.
“Has siktir, kulaklık takmış!”

NAZ'LI SEVDA'M - Aşkın Çocukları Serisi II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin