11.BÖLÜM - SENDEN GİDİYORUM

8.5K 818 220
                                    

Sertaç ft. Öfkesi sizlerle ...

-------------
“Serdar sen Eylül’ü al annemlere götür. Bende geliyorum.”
Serdar’ın gözleri kocaman olurken, Sevda duyduğu şeyle çöktüğü kaldırımdan hızla kalktı ve yanlarına koştu.
“Kı-kızımı nereye gönderiyorsun?”

Sertaç sinirle baktı kıza, “Güvenli bir yere merak etme!” Serdar yerinden kımıldamayınca tekrar ona döndü, “Serdar sana diyorum, duymuyor musun?”
“Abi... Ama-”
“İkiletme ve götür!”

Sevda başını sağa sola salladı, “Sertaç ne olur, saçmalama!” diye bağırdı ve kızını kucağına almak için yeltendiğinde Sertaç onu tutup, çekiştirdi, “Seninle konuşacağız biz, gel sen!” deyip, yürüttü onu.

Sevda arkasına baktığında kızının Serdar’ın omuzunda uyuyan halini hafızasına kazıdı. “Sertaç, yapma! Ne olur o daha bebek. Bensiz olmaz!”
Sertaç birden durdu ve kadına gözündeki yaşlarla baktı, “Ama bensiz oldu Sevda! Sen ona bir baba yarattın kendince, kendine harika bir kılıf düzenledin! Beni o resmin dışına kolayca attın!”
“Ya Sertaç çaresizdim neden anlamıyorsun? Sadece on dokuz yaşındaydım!”

Sertaç gözündeki yaşları sertçe sildi ve tüm gücüyle bağırdı, “Senin çaresizliğini becereyim Sevda! Senin o on dokuz yaşındaki aklına tüküreyim! Yeter lan yeter! Benim kızım dört yaşında Sevda! Ben onu tanımıyorum! Ben her şeyini kaçırdım!” sonra kadının karnına baktı ve sessizce fısıldadı, “Ben senin hamileliğini bile göremedim. Sen yaşından, ne çaresizliğinden bahsediyorsun. Asıl bana bakıp gör çaresizliği. Bana bunları verebilir misin Sevda? Bütün bu kaçırdıklarımı verebilir misin?”

Sevda ağlayarak baktı ona, “Sertaç çözüm bu değil, bu kadar ağır olmamalı. Ben kızım olmadan nefes alamam.”
Sertaç gözündeki yaşlara zıt bir görüntü ile şeytanca gülümsedi, “Biliyor musun, ben kızımın varlığından habersiz dört yıl yaşadım. Bu acı verici,” sonra kadına yaklaştı ve bir zamanlar aşkla baktığı gözlerine saf bir nefretle baktı, “Ama sen kızının varlığını bile bile, tükenerek, onun özlemiyle yanarak yaşayacaksın. İşte bu Sevda... Bu ölüm demek.”

Sevda hayretle adama baktı ve tüm gücü ile itti onu, “Hayır, bunu yapamazsın! Seni polise veririm. Çocuk kaçırmaya girer bu!” dedi delirir bir şekilde.

Sertaç kahkaha attı, “Allah aşkına git polise, hatta ne diyorsunuz siz,” dedi düşünür gibi, “Kanki mi? Hah kankin Serdar’ı ara, uzağa da gitme.” yine öfkeli haline döndüğünde onu kolundan sertçe tutup, çekti. “Senin dört sene yaptığın ne? Çocuk kaçırmaya geçmiyor mu?”

Sevda eli ile ağzını kapatıp, hıçkırdı. “Sertaç...”
“Sus!” sonra kolunu daha sıkı tuttu. Kadının canı acıyordu ama bunu çok iyi saklıyordu. “Biliyor musun?” sinirden dudaklarını dişledi, “Şuan diyorum ki, keşke o çocuk gerçekten de o adamın olsaydı. Öyle olsaydı da ben senden, sevdiğim kadından ölürcesine nefret etmeseydim. Bunca yılımı kızımdan ayrı geçirmeseydim. Sevda sen bizi bitirdin. Beni bitirdin. Sen gittiğinde ruhum, kalbim buz tuttu. Ama şimdi ruhum da kalbim de yok oldu. Benden insaf bekleme artık,” kadının kolunu sertçe bırakıp, arkasını döndü ve hızlıca yürümeye başladı. Rüzgarda akan yaşları yanaklarına hızlıca süzülürken, onları kolunun tersi ile sildi.

Sevda giden adamın bıraktığı boşluğa öylece bakmaya devam ediyordu ki, “Kızım...” diye sayıklayan sesini zor duydu. Sonra birden kendine geldi ve adamın peşinden koşmaya başladı. “Sertaç! Sertaç yapma! Sertaç yalvarıyorum yapma!”

Adam onu dinlemeden arabasının kapısını açıp, son kez kadına döndü, “Sakın bize yaklaşma artık!” diye fısıldadı ve arabasına binip uzaklaştı.

NAZ'LI SEVDA'M - Aşkın Çocukları Serisi II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin