17.BÖLÜM - SÜRPRİZDEN KİM NEFRET EDER Kİ?

9.7K 866 135
                                    

Çok yorgunum, şuraya bir bölüm bırakıp gideyim bari =)  keyifli okumalar...

Pazar sabahı İlker ile Naz keyifle kahvaltıyı hazırlıyorlardı. Her gün onunla uyuyor, her sabah ya üzerinde ya ayaklarının altında buluyordu Naz’ı ve bu gerçekten hoşuna gidiyordu. Ama en güzeli de şüphesiz onu her düşündüğünde kalbinin tam içinde bulmasıydı ve İlker bir ömür bu hissi yaşamak istiyordu. Bu kızı başının üstünde, yüreğinin içinde ve tam kalbinin attığını duyduğu o yerde uyutmak istiyordu.

“Bebeğim bu şekilde bir ömür beni çıldırtmana izin veremem. Yakında yaşlanınca kalp çıkarsa uzun yaşamam ben sana söyleyeyim,” dedi kızın bacaklarında ellerini dolaştırarak. Yine üzerinde İlker’in tişörtü vardı.
“Ama rahat oluyor böyle. Yani senin için,” deyip kıkırdadı.

İlker başını sağa sola salladı. Çok küçük bir şeytanı vardı ve tam bir dişi, aynı zamanda çıldırtan cazibeydi. “Bugün gidip sana güzel gecelikler almalıyız bence,” dedi arkadan ona sarılarak.
“Ben senin tişörtlerini seviyorum ama.”

Kapının sesi ile İlker kaşlarını kaldırırken, Naz “Biri mi gelecekti?” diye sordu.
“Kimseyi beklemiyordum ama Jane olabilir. Hemen yollayıp, geliyorum aşkım,” diyerek kapıya gitti ve “Şu kapıya bir an önce delik yaptırmalıyım,” derken gülümseyerek açtı. Ama karşısındakileri görünce yutkunup, hemen geri kapattı.

“Ve ikinci seans. Bu sahne sana da tanıdık geldi mi hayatım?” dedi Cem sırıtarak. Sonra arkadaşına döndü, “Ben sana açıklayayım Ateş bunun anlamını sen acemisin ya-”

“Tabi sen iki kız ve bir oğlunla yüksek lisans yaptın değil mi? Açıkla!”
Cem yüzünü ekşitse de devam etti, “Naz içeride ve oğlunun da üstsüz olduğunu varsayarsak müsait değiller. Siz şu merdivene oturup, rahatınıza bakın.” Ecrin oflayarak ona bakınca, “Ne? Burada da koltuğa atamazsın ya beni?” dedi sırıtarak.

*

İlker ise içeride derin bir nefes alıp verdi. “Kim gelmiş?” dedi Naz hayretle.
“Hemen üstünü giyin. Kapıda Cem amcalar ve annemler var,” diye yanıtladı ve kızın üstündeki tişörtü bir çırpıda çıkarıp giydi.
Naz ise panikle pembe tavşanlı pijamasını giyiyordu. “Ay İlker rezil olduk! Ya neden adamların suratına kapattın?” diye cırladı.

“Bu şekildeyken mi açsaydım?”
“Ay Cem Ernez o! Dilinden kurtulamayız! Yedi köye duyurur bizi.”
“Siktir et, banane. O önce kendine baksın. Korunaklı melek!”

Üzerlerini giydikten sonra İlker Naz’ın üstünü kontrol etti ve kapıyı sırıtarak açtı, “Aaa inanmıyorum bak Naz kapının önünde kimler var kimler var? Hoşgeldiniz... Naz da şimdi geldi, ona hoşgeldin derken-”

“Ay kimler var Allah korusun,” dedi Naz adamın sözünü keserek. Zaten kıpkırmızı olmuştu, İlker de hala saçmalıyordu.
“Annemler, muhteşem Cem Ernez ve ailesi gelmiş.”
“Bak Ecrin bu da sıvama aşaması.”

“Ben şimdi sıvayacağım seni bu duvara Cem Ernez, sus artık.”
“Ooo duvar fantezisi en sevdiğim. Anılar anılar...”
Naz “Oldu o zaman sizi ailecek bırakayım. Konuşacaklarınız vardır,” diyerek tam merdivenlere yönelmişti ki, Cem onu belinden tutup geri çekti. “Gel buraya bıdık aşık, kaçamazsın. Senden ailedensin nasılsa.”

Naz kaçamayacağını anlayıp, geri döndü ve hep birlikte öpüşüp içeri geçerken Ateş adı gibi ateş saçan bakışlarını oğluna yöneltirken Cem daha muzurdu. “Korunduğu sürece bir sorun yok bence Ateş,” dedi.

“Fikrini sormadık Cem, sus!” sonra kadınların içeri geçtiğini görünce, oğluna kaşlarını çattı. “Beni Mirza ile yüz göz etme İlker, bunun konuşmasını yapmıştık. Bu kız daha küçük!”

NAZ'LI SEVDA'M - Aşkın Çocukları Serisi II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin