15.BÖLÜM - HANİMİŞ BENİM ROMEO'M?

9.4K 847 199
                                    

Ve yine yine yeniden Cem sahnede.... Ben bu bölümü yazarken çok eğlendim umarım sizde eğlenirsiniz =)

-----------------------
Naz sabah erkenden kalktı, bugün Roma’ya dönüyorlardı. Deli gibi heyecanlıydı. Telefonunu saate bakmak için açtığında İlker’den gelen mesajları ve iki aramayı gördü.

İ: “Günaydın pamuk şekerim, uyandın mı?”
İ: “Yarın sabah kollarımda gözlerini açacaksın.”
İ: “Hadi meleğim uyan, sesini duymaya ihtiyacım var.”

Naz gözlerinde kalpçikler, içinde birbirini ezip geçen kelebek ordusu ile arama tuşuna bastı.
“Bebeğim?” diyen boğuk ses ile mest olmuştu Naz.
“Telefon çalmadı bile İlker,” dedi kıkırdayarak.

“Sesini duymaya o kadar ihtiyacım vardı ki...”
Naz tekrar yatağa attı kendini, “Neden, ne oldu?”
“Kötü bir rüya diyelim. Gittiğin günü gördüm. Çok korktum. Beni sensiz bırakma bir daha Naz, sakın yapma bunu.”

“Hanimiş benim Romeo’m” deyip, neşeli bir kahkaha attı, “Hani sen bir Romeo olamazdın, bak isteyince olunuyormuş.”

İlker gözlerini yumdu, “Mert Ali de senin için ‘saf’ diyor ona bakacaksan. Ama senin tavşan kılığına girmiş bir cadı olduğunu ve bana büyü yaptığını bilmiyor. Ayrıca hani senin baban sevgilinle aynı evde kalmana izin vermezdi. Bak sen bugünden sonra benimle aynı evde kalacaksın.”

“Bir kere bizim dairelerimiz ayrı.”
“Bugünden sonra benden ayrı hiçbir şeyin olmayacak.”
Naz derin bir nefes alırken arkadan Yağmur’un sesini duydu.
“Bunları alacak mısın İlker?” dedi bir kaç gömleğini göstererek.

“Hayır anne, kalsın onlar.”
“İyi tamam. Naz’a selam söyle,” deyip göz kırpınca İlker başını eğip güldü.
“Sen çok fenasın Yağmur Polatlı.”
Gözümden bir şey kaçmaz diyelim İlker Polatlı.”

Annesi odadan çıktığında Naz yüzünü yelliyordu. “Annen biliyor mu?”
“Ernez ailesi başta olmak üzere, çoğu kişi dün fark etmiş. Ailenle bir an önce konuşman lazım Naz, dışardan duymalarını istemiyorum.”

“Söyleyemem İlker ya, göndermezler beni Roma’ya.”
“Ne demek göndermezler? Naz kaçıncı yüzyıldayız Allah aşkına? Mert Ali ile Meltem de aynı apartmandaydılar. Çınar her haftasonu oradaydı.”
“Neyse biraz zaman geçsin de, şimdi diyemem.”

“Tamam, çok da uzatma. Kahvaltıyı evde mi edeceksin? Havaalanında mı yapalım? Bence de havaalanında yapalım.”
Naz kıkırdadı, “Hayır İlker Polatlı, bu son sabah. Ailemle yapsam daha iyi.”
“Peki pamuk prenses. Görüşürüz.”

Naz telefonu kapattığında annesi girdi içeri. “Uyandın mı bebeğim?”
“Uyandım anne.”
Zehra kızının yanına oturdu, “Sanırım bazıları aşkını ilan etmiş.”
Naz başını aşağı yukarı salladı. “Evet anne.”

“Dün o kadar güzeldiniz ki...”
Naz’ın yanaklarını yine kızardı. “Çok mu belli oluyordu anne ya?”
“Yani bilmiyorum, ben bildiğim için belki öyle görüyordum.”

Naz dudaklarını sarkıttı, “İlker bütün ailesinin fark ettiğini söyledi. Bir an önce sizlerle konuşmamı da ekledi”
“Ben zamanı geldiğinde babanla tatlı bir dille konuşurum. O kadar takılmayın, nasılsa tek değildiniz,” deyip göz kırptı. “Hadi kahvaltıya.”

“Kim kimdik? Anne kim kimdik ya?” Zehra bir şey demeden odadan çıktı.
Nasıl kızını oğluna söylemiyorsa, oğlunu da kızına söyleyemezdi. İlker’in şimdi duymasını istemiyordu. Naz azıcık konuşmayı severdi. Çok ama çok az(!)

NAZ'LI SEVDA'M - Aşkın Çocukları Serisi II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin