13.BÖLÜM - BERDEL MESELESİ

8.9K 858 238
                                    

Bombalı bir bölümle bugün  son kez sizlerleyim =)

---------------------------------
“Aaa inanmıyorum, İlker sen miydin?” dedi Naz sempatik bir şekilde gülümseyerek.
Onur kıza kaşlarını çattı, “Abi, Nazlım. İlker abi diyeceksin.”

İlker kaşlarını çatarken, Naz yutkundu. “Abi ne alaka ya? Ben şimdi ona abi, buna abi dersem senin ne özelliğin kalacak. Sana birtanem desem sen inanır mısın bana Allah aşkına?” dedi çemkirerek.

İlker kızın kıvırmasıyla ağzını ‘Yuh’ diye oynatırken, birden son duyduğu şeyle öfkelendi. “Ya sen abine ne diye ‘birtanem’ diyorsun? Zaten onun sıfatı var işte, ‘Abi’ yeter.”

Onur adamın çıkışına anlam veremese de üstünde pek durmadı, “Kusura bakma İlker, seni de kapıda beklettik. Girsene.”
“Yok teşekkür ederim,” sonra arkadaki adamı fark edip, “Merhaba Mirza amca,” dedi kibarca.

“Merhaba İlker oğlum. Kapıda kalma gir içeri.”
“Ya ben Naz ile konuşmaya geldim aslında. Okulu bırakacakmış.”
Mirza başını sağa sola salladı, “Sorma İlker gel-git akıllı bu benim kızım. Şıpsevdi işte. Bir anda ortalığı aleve verdi ‘İtalya’ diye, şimdi de gitmem diyor. Heves hep.”

Naz kaşlarını çattı, “Heves değil babacım, kalp kırıklığı. Sen orada ne Jane’ler, ne ateşler gördüm biliyor musun? O ateşin oğlu varya o, ne gıcık bir şey. Beceremedim ya ben, valla. Yani anlamıyorum, madem yapamayacaksın ne diye o adımı atıyorsun da beni heveslendiriyorsun? Ama benim salak, bu işler öyle çok çok düşününce başka şeye sarıyor.”

Onur başını ovaladı, “Abicim benim beynim yandı. Jane kim? Ne oldu? Anlamadım. Alt tarafı bir kek çırpmayı bu kadar dert etmesen mi? Gidip muhasebe mi okusan? Yemin ederim şimdi sen anlatınca, Muhasebe bana kolay geldi.”

“İstemiyorum ben Muhasebe!” dedi huysuz bir şekilde. “Ben pasta istiyorum. Ama İtalya’ya gitmem. Küstüm.”
“İtalya’ya mı küstün?” dedi Onur yüzünü buruşturup.

Mirza başını sağa sola salladı, “Sana kolay gelsin İlker oğlum. İkna edebilirsen yöntemini söyle bizde kullanalım.”
İlker öksürdü, “Olur söylemeye çalışırım,” diye mırıldandı. “Çıkalım mı Naz?”

“İkna olmayacağım ama çıkalım bakalım. Buraya kadar gelmişsin sonuçta,” dedi montunu alarak.
Onur saatine baktı, “Ya ben gelemem ama. On ikide Şeyma ile, üçte de Şule ile buluşacağım.”

“Allah arttırsın abi. Jane ile de buluş Jane ile de. Çok ateşli. O kadar ki seninkini kırk ikiye çıkarıyor. Nevrin dönüyor. Bir bakıyorsun Şule olmuş sana Angelina Jolie. O derece.”

“İlker Allah sana kolaylık versin kardeşim, görüşürüz.”
İlker gülümsedi, “Çok sağol, görüşürüz.”
Birlikte evden çıkıp, arabaya bindiklerinde Naz hala homurdanıyordu. “Jane yok mu Jane?”

İlker arabaya bindiğinde, “Sen Jane mi sinirlendin?” dedi gülerek.
“Yok canım, ne sinirleneceğim elin kızına? Nerenden öpmüş, ne yapmış banane?”
“Jane’ni aramamı ister misin?”

Naz kaşlarını çattı, “He, ara Allah aşkına ara. Allah’ın adını verdim, ara. Grupta yapalım istersen!” diye çemkirdi kız adama.
İlker arabayı çalıştırdığında, kızın elini tutup öptü. Naz birden adamın teması ile yutkundu. “İlker...”

“O gün şirkette çok kötüydüm şeker pembem, arkadaşım ve ‘erkek’ olan Janeiro’ya beni eve bırakması için rica ettim. O da beni eve bırakıp, gitti.”
“Jane dedin ama.”
“Tamam, kısaca Jane diyorum ben ona. Ama inan tipim değil. Yani ne öptü, ne de elledi beni.”

NAZ'LI SEVDA'M - Aşkın Çocukları Serisi II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin