14.BÖLÜM - AŞK SÖNMEZ BİR YANGIN

9.2K 840 192
                                    

çok beklettim değil mi? Tam tamına 17 saat falan =)

Dışarıda yağmur, Dışarıda fırtına, İçimde öfkemin yangını var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Dışarıda yağmur,
Dışarıda fırtına,
İçimde öfkemin yangını var...
Güneş yaksa,
Her yanı kavursa,
Yokluğunda ellerim buz tutar...
İşte böyle de saçma sapanım senden sonra...

İlker sabırsızca etrafa bakıyordu. Sevgilisini hala görememişti.
“Ee kandırmışsın bizim kızı?”
Mert Ali’nin Naz için kullandığı o ‘bizim kız’ kelimesi ile birden ona baktı. Yok nereden ‘onun kızı’ oluyordu Naz? Naz bir kere İlker’indi.

“Evet,” dedi ifadesizce. “Sende bizim kızı kandırmıştın hatırlıyor musun düğün günü?” İlker -1 / Mert Ali - 1
Mert Ali’nin suratı asıldı. “Pardon da benim karım nerede hepinizin oluyor. O benim!” dedi sinirle kendini göstererek.

İlker keyifle içeceğini içti. “Ee abicim, o kızın da vardır bir ‘benim’ diyeceği birileri. O yüzden kullandığımız kelimelere dikkat edelim lütfen.”
Mert Ali içtiği içkiyi püskürttü. “Bir dakika ya... Naz’ın sevgilisi mi var?”
“Var, demedim. Olabilir dedim.”
“O daha çocuk.”

İlker alayla güldü, “Saçmalama Mert Ali. Senle Meltem’in tanıştığı yaşta o da.”
Mert Ali adama yaklaştı, “Bak İlker bir şey biliyorsan söyle. O saf bir kız. Çok kolay kandırılır.”

“Kim kandırıyormuş ya onu. Asıl o kandırdı.”
“Kimi?”
“İşte kandırır yani. Bakma Naz çok güçlü bir kız.”
Mert Ali bu aralar bunların dilinden anlamaz olmuştu. “Yemin ederim beyin yakıcı madde gibisiniz bu aralar.”

“Sen bak kendi işine. Bak Pars Meltem’in askısını düzeltiyor. Koş yetiş.”
Mert Ali birden o tarafa bakınca, “Lan!” diye bağırıp, koştu o tarafa.
“Şükür,” deyip telefonunu çıkardı. “Deli mi ne? Bizim kızmış. Benim o bir kere.”

İ: “Naz nerede kaldın aşkım ya?”
N: “Geldik. Babam arabayı park ediyor.”
İ: “Tamam canım.”

Telefonu cebine koyup, duvara yaslandı. Şimdi girerdi nasılsa kapıdan.
Cennet’in koşarak onun tarafına geldiğini görünce kaşlarını kaldırdı. “Hayırdır güzelim nereye?”
“Şey... Senin yanına tabiki... Nereye olacak.” Onur geldik diye mesaj atmıştı, ama lanet olsun abisi kapının hemen yanında duruyordu.

İlker huzursuzca kıpırdandı. Neden gelmişti ki şimdi? Kapıdan giren kızı görünce “Senin o elbiseni siksinler Naz!” diye homurdandı.
“Ne dedin abi?”
“Yok bir şey,” dedi sinirle başka yöne bakarak.

Onur ile Naz yanlarına geldiklerinde, İlker kaşlarını çatmıştı. Naz omuzları tüylü, üstü de sarkık taşlarla dolu, minicik bir elbise giymişti ve o lanet süt beyaz bacaklarını cesurca sergilemişti. Hayır yani bu Onur’un midesi kaç odaydı? Ya da Mirza amcanın gözleri neredeydi? İnsan karısından azıcık vakit bulur da kızına bakar çıkarken? Zaten minicik bir elbise, bir saniyesini ayırsa yeterdi. Bir bakışta bitiyordu.

NAZ'LI SEVDA'M - Aşkın Çocukları Serisi II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin