"Bugün saklambaç oynuyoruz sanırım." diyerek arabadan indi Hazal. Arkasından ona yaklaşan birini fark etti. Tam arkasını döndüğü sırada hiç beklemediği bir yüzle karşılaştı.
"Hazal." diye seslendi arkadan Erkan. Duyduğu sesle arkasına dönüp baktı Hazal ve sonra karşısında duran adamın ismini söylemesiyle bir anda duraksadı. Usulca ona doğru döndü.
"Çok değişmişsin." dedi genç adam.
"Evet. Aradan kaç yıl geçti. Ama sen hiç değişmemiş gibisin."
"Neler yapıyorsun?" dedi genç adam gülümseyerek. Hazal cevap vermeye hazırlanırken Erkan yanlarına geldi.
"Hazal bir sorun mu var?" diye sordu Erkan.
"Hayır. Yok bir şey." dedi Hazal. O sırada genç adam şaşkınlıktan hiçbir şey duymuyordu. Onu tanıyamamış olması şaşırtmıştı.
"Gerçekten ismini duymasam sen olduğundan şüphe duyacaktım." diye yorumladı genç adam.
"Liseden beri hiç görüşmedik. Çok normal tanıyamamış olman." dedi Hazal. Genç adam başını haklısın anlamında sallarken aklına takılan soruyu sordu.
"Siz kimsiniz? Hazal şaşkınlıktan bizi tanıştırmadı. Ben Yusuf." dedi genç adam elini uzatarak.
"Erkan." dedi ve ağır bir şekilde karşılık bekleyen eli sertçe sıktı. Sonra gevşetip geri çekti.
"Memnun oldum." diyerek göz devirdi genç adam.
"Neyse ben sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim. Kendine iyi bak Hazal." diyerek uzaklaştı Yusuf.
Erkan yana doğru kendini çevirdi ve adamın gidişiyle Hazal'a soru sorarcasına baktı.
"Neden öyle bakıyorsun?" diye sordu Hazal.
"Bakışlarında farklı bir şey var. Bu adamı gördüğün an olan bir şey. Neler oluyor Hazal? Bana açıklama yapmayacak mısın?"
"Erkan saçmalıyorsun. Biz sadece liseden tanışıyoruz. Düşündüğün gibi aramızda bir şey olmadı." diyerek sesini yükseltti Hazal.
"Tamam biraz sakin ol. Belki de ben yanlış anladım. Gidelim mi?" diye sordu Erkan.
Hazal başını evet anlamında salladı. Arabaya bindiler. Eve geldiklerinde Hazal'ın yüz ifadesi donuktu.
"Bana kızgın mısın?" diye sordu Erkan.
"Yok. Benim aklım Yelizde kaldı. Bir an önce bu olaylar bitsin istiyorum."
"Merak etme hepsi geçecek demek isterdim ama biri bitince diğer sorunlar baş gösteriyor. O yüzden biz birbirimizin yanında olalım yeter."
Hazal durgunlaştı. Gözleri dolmaya başladı. Belli etmeden güldü. Erkanın yanağına ufak bir öpücük kondurdu.
"Görüşürüz." diyerek arabadan indi Hazal. Eve girip hiçbir şey demeden odasına çekildi. Kalbi nedenini anlayamadığı bir sebepten dolayı hızla çarpıyordu. İnsanın kalbi çoğu sebepten bu kadar hızlı atabilirdi. Anneni yıllar sonra görmenin sevinci, korktuğun bir şeyin karşına çıkması veya aşık olduğun kişinin hiç beklenmedik bir zamanda rastlamak gibi şeylerdi.
Hazal ilk aşkını gördüğü zamanı düşünüyordu. O zamanlar hissettiği duygu yalnızca aşk mıydı bilmiyordu. İlk olması durumu daha da çıkmaza sokuyordu. Çünkü ilk aşk, insanın yüreğine kazınan bir damga gibiydi. Hiçbir şey o damgayı oradan kazıyamazdı.
Uzandığı yataktan kalkıp kendine gelmeye çalıştı ve bu yüzden suratına bir tokat attı.
"Aptal olma Hazal. Sen Erkanı seviyorsun." diyerek kendi kendine konuştu. Odadan çıkıp mutfağa girdi. Yemek hazırlarken telefonuna mesaj geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONSUZ AŞK-2
General FictionHazal ve Erkan başlarındaki Utku belasından kurtulduktan sonra yeni hayatlarına devam ediyorlardı. Fakat sorunlar bitmiyordu. Hazal ve Selin avukatlık bürosunun kredi borçlarıyla başları dertteydi. Kimseden yardım almadan büroyu kurtarmak için her ş...