Yoksa-" dedi Erkan şüpheyle. Koşarak çatıya çıktı ve etrafına bakmaya başladı. Sonra ağlayan birinin sesini duydu. Kafasını sesin geldiği yöne çevirdiğinde Hazal'ın dizlerini kırmış bir halde ağladığını gördü. Aklına gelen düşüncenin gerçekleşmemiş olması onu rahatlatmıştı. Yanına doğru adım atmaya başladı. Hazal ise gelen kişiyi fark etmesine rağmen başını yerden kaldırmıyordu.
"Neden dışarı çıktım ki? Ya 5 dakika. Neden?" diyerek sitem etti Hazal. Kendi kendini hırpalarken Erkan onu engelledi ve iki kolundan birden tuttu.
"Kendine gel."
"Erkan ben çok acı çekiyorum." diyerek ağlamaya başladı Hazal.
"Biliyorum." dedi Erkan. İki eliyle tuttuğu kolları serbest bırakıp Hazal'a sarıldı.
"Az önce abinle konuştum. Sen dışarı çıkmasaydın da değişen bir şeyin olmayacağını söyledi. Yani sen geç kalmadın. Tam zamanında müdahale etmişler ama anneannenin artık yaşamaya gücü kalmamış Hazal. Senin bir suçun yok."
"Bunları üzülmeyeyim diye söylüyorsun. Suçlu ben olmasam da artık anneannem yaşamıyor. Sabah uyandığımda onun yüzünü bir daha göremeyeceğim."
"Göremeyeceksin ama o hep anılarında yaşayacak."
"Ben nasıl alışacağım peki?"
"Zamanla."
Erkan, zor da olsa Hazal'ı bu soğuk yerden uzaklaştırdı. Hastanenin içine girdiklerinde gözü yaşlarla dolu orta yaşlı kadınla çarpıştı. Hazal anlamsız gözlerle bakarken kadın bir anda şaşırdı ve hemen oradan uzaklaştı.
&&&
Hazal hastanedeki yatağına geri döndüğünde hemşire sakinleştirici bir iğne yaptı. Yavaşça gözleri kapanan Hazal uykuya daldı. Erkan başucunda beklemeye başladı. Aradan uzun bir zaman geçti. Odadaki sessizliği Erkan'ın telefonu bozdu. Hazal'ın uyanmaması için koridora çıktı. O sırada etrafta dolanan kadın odadan çıkan Erkan'ı gördü. Kimseye görünmeden odaya girdi. Hazal'ın hemen yan tarafına oturup eliyle onun saçlarına dokundu.
"Özür dilerim kızım. Her şeyi senin omuzlarına yüklediğim için özür dilerim. Benim çekmem gereken acıları sana da yaşattığım için özür dilerim." diyerek ağladı kadın. Hazal öylesine derin bir uykudaydı ki hiçbir şey duymuyordu. Kapıya gelen Erkan son sözleri duydu ama pek bir anlam çıkaramadı.
Kadın hızlı adımlarla odadan çıkarken Erkan yönünü değiştirdi. Önünden giden kadının ardından odaya girdi. Hazal'ın henüz uyanmadığını gördü.
3 HAFTA SONRA
Aradan çok fazla zaman geçmese de Hazal işlerine odaklanmaya çalışıyordu ama bir türlü olmuyordu. Para konusundaki sorunlar yüzünden bu davaya bakmak zorundaydı. Herkesin işe gitmemesi konusunda ısrar etmesine rağmen o büroya gitti. Masa başında otururken dikkatini dağıtan bir şey onu pencereye bakmaya zorladı. Kar yağdığını gördü. Tam yan tarafında duran kar küresini hatırladı. Ve şimdi de yılın ilk karı yağıyordu. Erkan'a söz vermişti ama tam olarak ne cevap vereceğini bilmiyordu. Henüz yaşadığı acı kalbini terk etmemişti. Hiç gitmeye niyetli değildi. Derin nefes aldı. Buruk bir tebessümle ayağa kalktı ve pencereden dışarıya doğru baktı.
"Erkan beni bekliyor mu acaba?" diye düşündü Hazal. Cebinden telefonu çıkarıp mesaj attı.
"İlk kar yağıyor ama sana verdiğim sözü şuan tutamayacağım için çok üzgünüm."
"Ne olursa olsun ben seni bekleyeceğim." diye mesaj attı Erkan.
&&&
Demir hastane odasında otururken birden Selin'in onu yendiği anı hatırladı. Kalbinin nedensiz yere hızlı çarpışından dolayı sinirliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONSUZ AŞK-2
General FictionHazal ve Erkan başlarındaki Utku belasından kurtulduktan sonra yeni hayatlarına devam ediyorlardı. Fakat sorunlar bitmiyordu. Hazal ve Selin avukatlık bürosunun kredi borçlarıyla başları dertteydi. Kimseden yardım almadan büroyu kurtarmak için her ş...