"Ama o hala seni seviyor. O zaman da seviyordu. Hep seni sevdi. Sen o kadar aptalsın ki bunu hiç fark etmedin."
"Ne?" dedi şaşkınlıkla Hazal.
"Senden nefret ediyorum. Sen yokken ben vardım onun yanında. Senin yüzünden bana neler söyledi haberin var mı?"
"Buket sen iyi değilsin. Kalk hadi!" dedi Hazal şaşkınlığını üzerinden atmayı bile düşünmedi. Çünkü bu durum onu şaşırmamıştı. O zaman da şüpheleri vardı ama emin değildi. Hatta kendini o kadar değersiz gördüğü zamanlarda bile seçildiğini düşünme hissi onun için saçmaydı. Herkesin dalga geçtiği kilolu bir kızı kim sevebilirdi ki?
Buket elini kaldırarak onu tutan Hazal'ı itekledi. Kayalıklara doğru takılıp düşen Hazal olduğu yerde derin bir nefes aldı.
"Ne halin varsa gör!" diyerek bağırdı Hazal. Gitmek üzereyken Buket onu saçından tuttu ve kendi tarafına çevirdi.
"Ne yaptığını sanıyorsun? Lise öğrencileri bile bunu yapmıyor. Bırak saçımı!"
İkisi arasında bir itişme olurken Hazal dengesini kaybedip bu kez sert bir şekilde kayalıklara çarptı. Onları uzaktan gören Yusuf koşarak yanlarına geldi.
&&&
Gözlerini yavaşça açtı Hazal. Nerede olduğunu anlamaya çalışırken bir çift gözle karşılaştı.
"Burası?" diye sordu Hazal.
"Hastanedeyiz." dedi Yusuf.
"Neler old-" dedi Hazal zar zor. Boğazında bir şey takılmış gibi öksürmeye başladı.
"Ben hemen su getiriyorum." diyerek hızla yanından ayrıldı Yusuf. O sırada elinde bir şişe suyla duran Erkan'ı gördü.
"Erkan!" dedi Hazal. Sanki bir suç işlemişcesine pişman gözlerle bakıyordu.
"İç!" dedi Erkan gözlerini kaçırarak. Hazal suyu alıp içti.
"Saatlerdir uyanmadın. Sana bir şey olacak diye ne kadar korktum biliyor musun? Ya ölseydin? Hazal ben..." dedi Erkan sonra derin bir nefes almak için boş duran sandalyeye oturdu ve iki eliyle yüzünü kapadı. Ardından ağlamaya başladı. Hazal onu bu halde gördükçe göz yaşlarını tutamadı.
"Ben iyiyim." dedi Hazal elini kaldırıp Erkan'ın omzuna dokundu. Erkan o an başını kaldırıp ona baktı ve birbirlerine sarıldılar. Tam içeriye girmek üzere olan Yusuf bu ani görünce kapıda durdu. İkisini birlikte gördüğü an başını eğdi ve gülümsemeyi denedi. Kendini toparlayıp yanlarına geldi.
"Hazal ben Buket adına senden özür diliyorum."
"Senin bir suçun yok. Aslında kimse suçlu değil ama hepimizin canı yanıyor." dedi Hazal dalgın bir halde.
"Buket'in derdi ne? Neler oluyor? Biri bana anlatacak mı?" diyerek sesini yükseltti Erkan. İçi içini kemiriyordu. Herkesin bildiği ama onun bilmediği şey onu öfkelendiriyordu.
Hazal ile Yusuf birbirlerine baktı. Erkan ikisine de bakıp durdu.
"Yusuf ben anlatmak istiyorum. Bizi biraz yalnız bırakabilir misin?"
Yusuf gittikten sonra Hazal önüne gelen saçlarını kulaklarının arkasına aldı. Derin bir nefes alıp yönünü Erkan'a çevirdi.
"Ben lise 2deyken başka bir liseye gitmek zorunda kalmıştım. Daha doğrusu hiç arkadaşım yoktu. Şuan göründüğüm gibi zayıf değildim. Kilolu, sivilceli ve kimsenin sevmeyeceği kadar bakımsız biriydim. Annemin yokluğundan dolayı hep yemek yerdim. Bir gün kantinde yemek alırken okuldan bir kız bana çarptı. Ben ona hesap soramadan benimle tartışmaya başlamıştı. Ben de kendimi savunmak için onun tepkisine daha sert tepkiler vermiştim. Kız okul müdürünün yeğeni olduğu için beni başka liseye gönderdiler. Ama bu kez Buket başıma bela oldu. Tüm herkes benim diğer liseden nasıl gönderildiğimi öğrenmişti. Herkes beni gördüğü zaman alay ederdi. Bir gün kazayla kolum Buket'in yüzüne çarptı. O da öfkelendi. O günden sonra hep benimle daha çok uğraşmaya başladı. Kuzeni Yusuf ise ona karşı beni hep savunuyordu. Yusuf'u bütün okul saygı gösteriyordu. Neden bilmiyorum ama lisedeki herkese göre daha olgun biriydi. Disiplinli, çalışkan ve herkese karşı eşit davranırdı. Ama kimseyle arkadaşlık etmezdi sadece Buketle kuzen olduğu için arada bir onunla konuşurdu. Sonra biz Yusufla arkadaş olduk. Buket bu durumdan hiç hoşlanmadı. Çünkü Yusuf'u seviyordu."
"Peki sen?" dedi Erkan.
"Ben...Erkan ben gerçeği söylemek istiyorum. Yusuf lisedeyken bana iyi davranan ilk kişiydi. Ona olan duygularım düşündüğüm gibi bir aşk değildi. Şimdi daha iyi anlıyorum. O zamanlar karanlık bir yerde gibiydim. Yusuf ise o karanlığı umursamıyordu. Herkes gibi beni kilolu ve çirkin biri olarak görmüyordu. O yüzden onun yanında kendimi iyi hissediyordum. O gidince Selinle arkadaş oldum. Yani benimkisi sadece ona karşı bir hayranlıktı. Ben şuan sadece seni seviyorum. Ölene kadar hatta ölsem bile yalnızca seni seveceğim. Bunu kimse değiştiremez. Çünkü ben senin haritanım. Bu yolların hepsi sadece sana çıkıyor."
Erkan gülerek başını eğdi. Ardından Hazal'ın ellerinden tuttu.
"Ben de seni seviyorum. Ölsem de hep seni sevmiş olacağım."
&&&
Yusuf bahçede yalnız başına oturan Buket'i gördü. Yanına gidip oturdu.
"Özür dilerim, özür dilerim." diyerek ağlıyordu Buket. Yusuf onu sakinleştirmek için kendine çekip sarıldı.
"Sakin ol, Hazal iyi."
Buket ondan ayrılıp başını eğdi.
"Katil olmak istemedim Yusuf. Ben seni-" dedi Buket tam devam etmek üzereyken Yusuf onu susturdu.
"Biliyorum. Beni bu kadar çok mu seviyorsun?" diye sordu Yusuf.
Buket cevap vermedi ama suratından her şey anlaşılıyordu.
"Bunca yıl kalbim doluydu. Beklediğim gibi olmadı hiçbir şey. Ama senden tek isteğim bir daha Hazal'ın karşısına çıkma. Ben hep senin yanında olacağım. Seni sevmeyi deneyeceğim."
Buket'in yüzü gülüyordu ama bir yandan kaygılıydı.
"Peki son kez Hazal'ı görebilir miyim?"
"Hadi içeri girelim öyleyse."
&&
Buket hastane odasından içeri girdikten sonra pişman bir halde Hazal'ın önünde durdu ve başını hafifçe yere eğdi.
"Özür dilerim Hazal. Sana yaptığım her şey için özür dilerim. Yusuf benim için o kadar değerliydi ki onu kaybetme düşüncesini kaldıramadım."
"Hatırlıyor musun? Okulda sana yanlışlıkla vurmuştum ama sen bilerek yaptığımı sanıp okul çıkışında benim peşimden gelip bana zarar verecektin. Sonra ben takılıp düşmüştüm. O gün bana yaptıklarından sonra bir karar aldım. Beni güçlü yapacak ne varsa ona tutunacaktım. Beni güçlü yapan şey benim karakterim oldu. Aileme dayandım. Annesizliğe rağmen onun eksikliğini yaşamamak için herkesi anne gibi gördüm. Bakkalın karısını, karşı komşudaki teyzeyi ve bana kızı gibi davranan herkesin sevgisine öylesine sıkı sarıldım ki ben bu sevgiyle güçlendim. Sen de öyle yap. İnsanı güçsüz yapan nedir biliyor musun? Sevgiye aç kalması o insanı bitirir. Hiç sevgi görmeyen bir çocuk hırçınlaşır. Sen de öylesin. Bu yüzden seni affediyorum ama bir daha karşıma çıkma."
Kapıda ise onları dinleyen biri vardı. Kimseye görünmeden hastaneden çıktı. Bahçede kendine oturacak bir yer aradı ve sonunda bulup oturdu. O sırada çalan telefonunu açtı.
"Onu buldum." dedi telefonu açar açmaz.
BÖLÜM SONU
Yeniden sizlerleyim. Insallah bir daha ayrılık olmadan kitaba devam edecegim. Umarim bu bolumu begenmissinizdir. Yusuf olayini uzatmak istemedim o yuzden kisa kestim.
En sevdiginiz kısım varsa veya etkilendiginiz bir yer varsa yorumda yazın lütfen!!🤗🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONSUZ AŞK-2
Ficción GeneralHazal ve Erkan başlarındaki Utku belasından kurtulduktan sonra yeni hayatlarına devam ediyorlardı. Fakat sorunlar bitmiyordu. Hazal ve Selin avukatlık bürosunun kredi borçlarıyla başları dertteydi. Kimseden yardım almadan büroyu kurtarmak için her ş...